İlk “100 gün” bitti. İkinci “100 gün” de tükendi. Üçüncü “100 gün” de rüzgar gibi geçti.
Geriye hayaller kaldı.
Geçen yılın Haziran ayında TV ekranlarından ve yandaş gazete manşetlerinden “Türkiye’yi uçuracak ve dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi içine yerleştirecek” tazelenmiş müjdeler yağıyordu.
Ne çabuk unuttunuz!
Şık şemalar çiziyorlardı.
Halka içinde halka!
Daire içinde yarım daire!
Kırmızı renk daire ile mavi yarım dairelerin üstlerinde kara siyah noktalar. Her bir noktanın yanına “bakanlık-başkanlık- kurul- ofis- özel kalem- yardımcı” isimleri yazılıyor. “Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı” şeması umutlu anlatımlarla cilalanıyordu.

★★★

16 bakanlık.
9  kurul.
4 ofis.
8 başkanlık.
1 özel kalem.
Hepsi Cumhurbaşkanı’na bağlı ve ondan emir ile talimat alarak “Tek Vücut” çalışacaktı. “Türkiye Tipi Başkanlık Sistemi” demişlerdi.  “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” adını yakıştıranlar da vardı. Halk ise kestirmeden “Reislik sistemi” adını takmıştı.
Türkiye çok şanslı ülkeydi.
Dev bir adım atılmıştı.
Bir büyük devrim olmuştu.
Fransız devrimi, Amerikan devrimi, Rus devrimi, Çin devrimi, Japon ve Kore kalkınma modelleri, “Türk Başkanlık Devriminin” yanında hiç kalır, diye anlatıyorlardı.
Bakanlar...
Kurullar...
Ofisler...
Parti...
Meclis çoğunluğu...
Hepsi Başkana bağlı olacaktı.
Bütün güç tek kişinin iki dudağı arasında toplanacak böylece enerji, enerjiyi çekecek, büyük sinerji doğacaktı.
Türkiye uçacaktı.
300 günde ne oldu?
Patates tanzim satış.
Ucuz soğan kuyruğu.
Enflasyon yükseldi.
Büyüme eksiye döndü.
İşsiz sayısı 8 milyon.
Tarım tükendi.
Dolar artışı enflasyonu beslemeye, enflasyon dolar artışını yemlemeye girişerek “sarmala mahkumiyet” doğdu. 300 günde çözüm olsun diye hazırlanan ve adına “yapısal reform” denilen her paketin sonu boş çıktı.

★★★

Yasaklar hortlamıştı.
Yeniden can buldu.
Yoksulluk hortlamıştı.
Yeniden hız budu.
Yolsuzluk hortlamıştı.
Yeniden yol buldu.
Borçlanma soyguna döndü.
Türkiye soyuluyor.
Eski dış borçları ödemek için dünyanın en yüksek faizini (dolar bazında yüzde 8-8.5) ödeyerek yeni borç buluyor. Reislik sistemi, bu soygunu seyrediyor. Çünkü herkes bir kişinin ağzına bakıyor.
Türkiye çakıldı.
Reislik sistemi Türkiye için yıkım oldu!

KALEMİN GÖR DEDİĞİ

Yol gösterici mektup!


Sayın DOĞRU, dünkü yazınızda İzmir ve Eskişehir belediye modellerinin diğer CHP’li belediyelere örnek olabileceğini yazdınız. Kabul ediyorum. 2 önemli ve başarılı örnek. Ancak Aydın Belediyesi’nin de çalışmalarının özellikle mercek altına alınması gerektiğine inanmaktayım. Öncelikle “tarım kesimi üretimini kentli tüketimi ile bütünleştiren yapısal değişim modelinin” başarısı göz ardı edilemez. Aydın’da üç dönemin seçim sonuçları incelendiğinde: 2009’da yüzde 26. 2014’de yüzde 43,8 ve son 2019 seçimlerinde de yüzde 53,9 oy oranı ile başkan Özlem Çerçioğlu’nun yönetim modelinin halktan da destek gördüğü ortaya çıkıyor. Yeni dönemde bütün CHP’li belediyelerin, başarılı olmuş İzmir, Eskişehir, Aydın örneklerini daha da geliştirerek hep birlikte bir ekip ruhuyla organize bir çalışma yaratacaklarını bekliyor, umuyor, diliyoruz.
Okuyucunuz Kemal Parla