ODTÜ’de 7 yıl çalıştı.
Petrol ve Doğalgaz Mühendisliği bölümünde Sondaj Anabilim Dalı’nda akademisyendi.
9 yıldır ise ABD’de.
Tulsa Üniversitesi Petrol Mühendisliği bölümünde akademisyenlik yapıyor. Tulsa Üniversitesi Sondaj Araştırma Merkezi’nin de başkanlığını yapıyor.
Evren Özbayoğlu.
Bana mektup gönderdi.
Dün bu köşede “Sondaj” başlıklı yazı yazdım. Akdeniz’de Türkiye’nin kendi hakkı olan sularda petrol ve doğal gaz aramakta neden geç kaldığını değil “Rum ağzıyla konuşma” seçim polemiği yapıldığını anlattım.
Evren Özbayoğlu, mektubunda “geç kalmak” bir yana Akdeniz’de petrol- doğal gaz arama ve çıkartma yarışında “Atı Alan Üsküdar’ı geçiyor...” diye uyarıyor.

★★★

Mektuptan tespitler:
Karada geç kaldık.
Denizde de kalıyoruz.
Üzülmek boşuna.
Uyanmak gerekir.
Evet doğrudur. Akdeniz potansiyel gaz sahalarındaki su derinliği ile baş edebilecek kapasitede gemilerimiz yoktu. Son 2-3 yılda alınan 2 gemi, bu derinliklerde operasyon yapabilecek kapasitededir. Bu gemilerin işletme ve operasyon masrafları çok yüksektir.
Ancak şu var.
Güç ortaya koyma.
Uluslararası itibar.
Güç dengesi gözetme.
Gövde gösterisi.
Bu açılardan bakınca Türkiye’nin “sondaj gemilerine kendisinin sahip olması” siyasi ve diplomatik olarak yerinde bir adımdır. Bu konuda uzmanların görüşlerini dikkate almak gerekir. Türkiye yetişmiş iyi uzmanlara sahip bir ülke.
Bir de şu gerçek var:
Kıbrıs Rum tarafı, Akdeniz’de gaz arama ve üretimde oldukça aktif. Birçok büyük firma ve ülke ile ortak hareket ederek çalışmalarını meşru bir zemine çekmeye çalıştı, başardı. Örnek: Mart ayında Kıbrıs Rum Kesimi’nde 2 günlük uluslararası kongre düzenlediler. Üzülerek gerçeği söylemeliyim: Bu kongrenin sponsorluğunu Türkiye’de faaliyet gösteren bir takım ana ve servis firmaları (Total- Eni- Oceaneering- Schlumberger v.s) üstlendiler. Belirtildiğine göre bu kongrede Exxon- Mobil- Noble gibi devler de boy gösterecek ve üst düzeyde temsil edilecekler. Konumum gereği geçen hafta kongreyi düzenleyen organizatörlerden bana e-posta gönderilmesi üzerine haberdar oldum. Türkiye’de bu gelişmelerden haberdar olan var mıdır?
İyimser değilim.
Domates-patates satışından fırsat bulunursa belki bir şeyler yapılabilir ve “Sondaja izin vermeyiz, hele bir denesinler” tarzı yaklaşımlarla maalesef sonuç almamız mümkün değil.

★★★

Ortada şu somut gerçek de bizi uyanmaya çağırıyor: Adamlar deneme safhasını geçeli çok oldu. Kıbrıs’ta Rum Kesimi adına henüz ticari boyutta üretim başlamış değil ama kuyu testleri ve rezerv tespiti yapıyorlar. İsrail ve Katar başta olmak üzere Norveç, İtalya, ABD gibi ülkelerin de ortaklıklarıyla son derece hızlı bir şekilde “Atı alan Üsküdar’ı geçti...” seviyesini aştılar. Avrupa ile İsrail’e doğru boru hattı döşeme projeleri üzerinde de çalışıyorlar. Türkiye’nin de bu masaya bir an önce oturması şarttır.
Durum ciddidir.
Herkesi ciddiyete çağıralım.

KALEMİN GÖR DEDİĞİ

Akdeniz’de Türkiye’den 100 bin kilometre alan çalıyorlar!


Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz, Cumhuriyet Gazetesi’nde yayımlanan demecinde; “Yunanistan ve Güney Kıbrıs, AB ve ABD desteği ile bizden 100 bin kilometre alan çalmaya kalkıyor. Buna sadece donanma varlığı ile cevap veremeyiz. Pahalı da olsa sismik ve sondaj faaliyetleriyle sürekli cevap vermemiz gerekiyor. Devletler sadece çıkarlarını korumaz, aynı zamanda çıkarlarını geliştirir de... Türkiye Akdeniz’de ikinci Sevr mücadelesi ile yüz yüze geldi...” dedi.