Türk tarafı “güvenli bölge” adını verdi. Batı, ABD, AB, Çin, Tüm Arap Dünyası, komşumuz İran, Latin Amerika, neredeyse bütün dünya, topu birden hop oturup hop kalkıyorlar.

Bir algı yaratıldı.

“İşgal...” demekteler.

Hitler’in Polonya ve Çekoslovakya’yı işgaline benzetiyorlar.

Türkiye yapayalnız.

“Türk-Kürt çatışması” diye yazıp söyledikleri bu algıyı terse çevirecek bir diplomatik atağa, sivil bir söyleme, yumuşak gücü harekete geçirmeye ihtiyaç var.

Güvenli Bölge değil.

Onun adı:

Mavi Kuşak.

Türk Ordusu, Suriye’ye “işgal etmek, toprak kazanmak, sınırlarını genişletmek, etnik yapısını değiştirmek, Kerkük ve Musul’u almak, yeni haritalar çizmek” için girmedi. Kendi sınır güvenliğini, toprak bütünlüğünü bölmeye yönelik bir tehlikeyi önlemek için girdi.

★★★

Burası Türkiye’nin değil Suriye’nin toprakları. Bölgenin adı da Fırat’ın Doğusu... Fırat’ın Doğusu’nun suya hasret, üretime küsmüş topraklarını GAP’ın gök mavisi berrak suyuyla buluşturunca bu bölgenin çorak toprak rengi mavi ile yeşilin harmanlandığı cennet rengine dönüşür.

Adı “Mavi Kuşak” olur.

Yeryüzü cenneti doğar.

GAP’ın suları, sınırdaki topraklarla birleşip buluşunca bugün Türkiye’yi işgalci görenlerin peşin hükümlerini yıkacak yumuşak güç doğar. Yanlış hükmü bu yumuşak güç siler atar.

Türkiye’nin sözü olur.

★★★

Dünyaya sözümüz olmalı!

Biz Fırat’ın Doğusu’na askerimizle geldiysek işgal etmeye gelmedik. Fırat’ın Doğusu’nu sulama kanalları, göletler, barajlar, tarımsal üretim çiftlikleri, tarıma dayalı sanayi birlikleri ile donatmaya geldik.

Bu topraklar!

İnsanlığın.

Bütün dünyanın.

Türkiye’nin GAP suları ile Fırat’ın Doğusu birleşince; burada yaşayan hem Türk, hem Kürt, hem Arap, hem Çerkez, hem Ermeni, hem Süryani, hem Türkmen, hem Dürzi, hem Hıristiyan, hem Müslüman, hem Alevi, hem Nasturi, hem Sünni, hem Musevi; kim yaşıyorsa bu topraklarda hepsi, binecekler traktörlere, toprağı birlikte sürecekler.

Barış içinde.

Kardeş kardeşe.

Milletlerin ve mezheplerin kanunlarını ikinci plana koyup birlikte üretecekler. Adilce bölüşecekler.

★★★

Fırat’ın Doğusu’nda!

10 hektar çorak toprak.

GAP’ın suyuyla buluşur.

Bir yoksul aileyi kurtarır.

Bütün dünya bunun yapıldığını görürse ve gösterilebilirse “Türkiye işgalcidir algısı” yıkılır. Bir zamanlar Suriye sınırındaki toprakların mayından temizleneceği ve yoksul, topraksız köylüye dağıtılacağı düşüncesi vardı. O düşünce yeniden canlandırılıp mayınlarından temizlenmiş topraklar bölgenin yoksullarına 10’ar hektar parçalarla ve tarımı ileri teknoloji ile buluşturan kooperatif üretim modeli gözetilerek dağıtılırsa Kürt ile Türk et ile tırnak olur.

★★★

Dünyaya!

Sözümüz olmalı.

Onun adı:

Mavi Kuşak!

KALEMİN GÖR DEDİĞİ

İşçi dövdürüyor!


Soma’daki maden kazası unutulmadı. Facia arkasında yüzlerce yetim çocuk bıraktı. Madenden sağ çıkan işçiler de 5 yıldan beri kıdem tazminatlarını alamadılar. Hak aramak için Ankara’ya yürürken polis, jandarma önlerini kesiyor. Onlar da sarı madenci kasklarını yolun asfaltına vurarak taşlaşmış kulaklarla kalpleri açmaya çalışıyorlar. Dün de maden iş kolunda çalışan bir gurup başka işçi, maaşlarını alamadıkları için Ankara’ya yürümeye başladılar. Polis önlerini kesti ve içlerinden bazılarını dövdü. Kadın işçilerden biri “Anneyim ben anne, 27 yıllık emeğim var benim...” diye bağırdı. İktidarın kulağı tıkalı, gözü Sirkeci ve Haydarpaşa garlarında!