Kayıt dışı ekonomiyi, “resmi istatistiklerde kapsanamayan ekonomik faaliyetler ve onların sonuçları” olarak geniş bir tanıma oturtabiliriz.
Ülkemizde kayıt dışı ekonomi ve özellikle vergisel kayıt dışılık, uzun yıllardır bilinen ve dikkat çekilen bir konudur. 1964 yılı programında “Türkiye’de geniş ölçüde vergi ziyaı hadisesi bulunduğu, ödenmesi gerekli vergilerin ödenmediği veya alınmadığı, bunun vergi hasılatını azalttığı, dürüst vergi mükellefleri aleyhine vergi adaletini ve rekabet şartlarını zedelediği” belirtilerek konunun önemine vurgu yapılmıştır.
2019 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nın “Kayıt dışı ekonominin azaltılması programı” başlığı altında yer alan 239. tedbir gereği Maliye Bakanlığı kayıt dışı ekonomi ile mücadele stratejisi eylem planını (2019 -2021) hazırladı ve kamuoyu ile paylaştı.

Üç yanlıştan bir doğru çıkmaz!


Ülkemizde her yıl “kayıt dışı ekonomi ile mücadele yılı” ilan edilir, birçok program açıklanır ama sonuç hiç değişmez. Ülkemizde “kayıtdışı ekonomiye dayalı bir büyüme modeli” uygulandığı için yazılanlar, çizilenler hep kağıt üstünde kalır.

Açıklanan eylem planına bir göz atalım:

1 -Kayıt dışı ekonomiyle mücadele kapsamında, özel muayenelerden konaklamalara, turistik turlardan araç ve gayrimenkul satışına kadar her alanda yakın takip yapılacak.
2 -3 ve üzeri sayıda işçi çalıştıran işverenlerin ücret ödemelerinin bankalar vasıtasıyla gerçekleştirilmesine yönelik düzenlemeyle bu kapsamda elde edilen verilerin analizi gerçekleştirilecek.
3 -Ödemelerin nakit yerine banka kartı gibi araçlarla yapılmasının teşviki amacıyla kart kullanıcısı ve üye iş yerleri nezdinde avantaj sağlayan düzenlemeler hayata geçirilecek.
4 -Kayıt dışılığın yoğun olduğu sektörlerde ödemeyle mali belgenin uyumunun sağlanmasına yönelik e-fatura, e-arşiv fatura, e-irsaliye, yeni nesil ödeme kaydedici cihaz, mobil POS gibi elektronik uygulamalar yaygınlaştırılacak.
5 -Spor müsabakaları, tiyatro, sinema ve konser etkinlikleri gibi biletle girilen alanlarda e-bilet uygulaması yaygınlaştırılacak ve belirlenecek etkinliklere zorunluluk getirilecek.
6 -Sahte belge düzenleyen mükelleflerin mükellefiyet kayıtlarının resen durdurulmasına yönelik idari ve teknik düzenlemeler yapılacak.
7 -İnşaat projesinin onayından itibaren her aşamanın izlenebilmesi için gerekli sistem ve teknik altyapı vasıtasıyla kurumlararası veri paylaşımı ve çapraz kontrol gerçekleştirilecek.
8 -Bir takvim yılı içinde kanunda belirtilen sınırın üzerinde taşıt ve gayrimenkul satış işlemi yapanların, vergi kanunları uyarınca ticari kazanç elde eden mükellef kapsamında değerlendirileceğine yönelik bilgilendirme yapılacak.
9 -Vergisel yükümlülüklerini aksatmadan yerine getiren uyumlu mükelleflere kamu tarafından sunulan hizmetlerde ayrıcalık sağlayan düzenlemeler yapılacak.

Aynı nakarat...


Kayıt dışı istihdam oranının devletin resmi rakamlarına göre Şubat 2019’da yüzde 33.5 olduğu dikkate alındığında, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın hazırlamış olduğu kayıt dışı ekonomi ile mücadele eylem planını, vergi kayıp ve kaçağınının olduğu sektörlere ilişkin bir eylem planı şeklinde okuyorum. Kayıt dışı ekonominin neredeyse resmi ekonominin yerini aldığı Türkiye’de, vergi matrahlarının %15 arttığı bir dönemde milyonerlerin bankalardaki mevduatlarının %50’den fazla arttığı dikkate alındığında; olayın ciddiyetinin henüz kavranamadığını görüyoruz.
Kayıt dışı ekonomiyi sadece vergi kayıp ve kaçağı olarak görmenin de doğru olmadığını ifade etmek zorundayız. Konusu suç olan gelir, yani kara para açısından da yapılması gereken oldukça fazla iş mevcuttur. Yabancıların ülkemizi kara para aklama merkezi olarak tanımladıklarını da unutmamamız gerekmektedir.