AKP iktidarının daha da dibe batmaması için ülkede bir sevgi iklimi oluşturması, kutuplara ayırdığı toplumu birleştirmesi gerekiyor. Bunu yapabilir mi, bilemiyorum!
İstanbul seçimi, halkın huzur, sevgi ve barışa susadığını gösterdi.
17 yıllık AKP iktidarı bu güzellikleri bitirmişti çünkü...
Bundan sonraki dönemde İmamoğlu gibi temiz, şefkatli, sevecen siyasetçilerin ayakta kalabileceği gerçeğini herkes bilmeli!
Vatandaş “Zehirli dili, çirkin sözleri, iftira ve çamuru bırakın artık!” diyor.
Biber gibi acı, ateş gibi yakıcı söylemlerin nasıl bir Türkiye yarattığı ortada...
Dünyada neredeyse hiç dostumuz kalmadı. Düşmanımız ise pek çok!
İç ve dış siyasetimiz sertlik, tehdit ve korku üzerine kurulu!
Ülkeyi yönetenler “Öfkeyle kalkan, zararla oturur!” atasözünü bile unutmuşlar!
Bunalan halk, iktidara “Artık akıllı olun! Ülkeyi, hakaret ve tehditle değil, sevgi ve şefkatle yönetin. Bunu yapamıyorsanız gidin!” diyor.



Vicdan, aklın ve adaletin nabzıdır.
Adalet olmayan yerde ilkellik ve vahşet vardır.
Bu ülke Ergenekon faciasını yaşadı.
12 yıl önce hain FETÖ’cü savcı ve hâkimlerin başlattığı kumpas nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetleri’nin birçok Atatürkçü komutanı ve aydınlar hapse atıldı.
Hayatları karardı. İntihar edenler, hastalanıp ölenler oldu. Masumiyetleri 12 yıl sonra anlaşıldı ve bu alçakça kumpas, yargı kararıyla çöktü, bütün sanıklar beraat etti.
Tabii ki, geç gelen adalet, adalet değildir. Açılan derin yaraların kapanması zordur.
Peki, bu yargı faciasından hiç mi ders almadık?
Biz bu davanın savcısıyız” diye kükreyenler ne oldu? Kumpası savunan siyasetçiler, kışkırtıcı gazeteciler nerede? Vicdanları hiç sızlamadı mı?
Şimdi mağdurlardan hiç değilse özür dilemeyi düşünüyorlar mı?

★★★

Ergenekon davasının zalim savcısı Zekeriya Öz başta olmak üzere sorumlu birçok yargı mensubu kendilerini kurtarmak için yurt dışına kaçtı.
Gerçekten adaletin yerini bulması isteniyorsa, Ergenekon davasına destek olan tüm siyasetçiler yargılanmalı!
Peki, yargılanırlar mı?
Bu, olmayacak duaya amin demek olur!
Ülkemizde her şey yapanın yanında kâr kalıyor. Sonra da saf saf “Türkiye ne zaman düzlüğe çıkacak?” diye bekliyoruz. Bu kafayla daha çok bekleriz!
Her şeyden önce adalet lâzım.
Eğer ülkenin sorumlu kişileri âdil değilse, on defa hacca gitseler nafiledir! İki yakamız bir araya gelmez!

Meral Hanım’da korkacak göz yok!


Tanrı’nın insana en güzel armağanlarından biri adalet duygusudur.
Adalet vicdandan doğar. Eğer vicdan yoksa, adalet de yoktur.
Ülkemizde yaşanan haksızlıkları görüp de kahrolmamak mümkün değil...
Sapına kadar Atatürkçü olan ve yürekleri Türkiye sevgisiyle çarpan SÖZCÜ’nün sahibi ile bir kısım yazar ve yöneticileri iki yıldır “FETÖ’cü” suçlamasıyla yargılanıyor.
Geçerli bir kanıt ve belge var mı? Yok!
Tanık var mı? Hayır! O da kalmadı...
Savcının tanık diye dinlettiği üç kişi de “Biz bir şey bilmiyoruz” dediler.
Buna rağmen SÖZCÜ hâlâ yargılanıyor.

★★★

Şimdi de İYİ Parti lideri Meral Akşener için “FETÖ’cü soruşturması başlatıldı.
Meral Hanım’ın FETÖ’cü olduğuna en katı siyasi rakipleri bile inanmaz!
Meral Akşener’de yılacak, korkup sinecek göz yok. Hakkındaki soruşturmaya sert tepki göstererek herkese meydan okudu. Sözleri çok ilginç:
- Beni ifade vermeye çağırın ki, kim kimin ortağı, kim kimle iş tutmuş, kim kimin döşeğinde yatmış, bir bir anlatayım.
-
Kim uçak dolusu adamı inlerine istişare için göndermiş konuşalım...
- ‘Babam gece hocaefendi için namaza kalkıyor’ diyen damat kimmiş, onu da konuşalım...
- Hâlâ siyaset yapan ortakların partilerinde, çocuklarını ABD’de okutup, FETÖ’cü adamlara paralarını ödetenler kimmiş, konuşalım araştıralım... Hodri meydan!

TEBESSÜM

Beterin beteri var!


Arkadaşı Cemal, Temel’e:
“Ula Temel” demiş “Durumum çok kötü. Kara kara düşünüyorum, bu işin içinden nasıl çıkacağımı bilemiyorum.”
Temel ilgilenerek sormuş:
“Uy Cemal, derdin nedir? Söyle ne oldu?”
Cemal “Gırtlağıma kadar borç içindeyim!” deyince Temel onu şöyle teselli etmiş:
“Gırtlağa kadar borç kötü ama şükret ki senin boyun kısa!”

GÜNÜN SÖZÜ


Denize düşen boğulmaz. Denize düştükten sonra çıkamayan boğulur!