Bazı tanıdık AKP’lilerden sitem dolu mesajlar alıyorum. Diyorlar ki:
“Neden partimize bu kadar karşı­sın? Biz sana ne yaptık ki?”
Bana bir şey yapmadınız ama ülkeye yapacağınızı yaptınız!
Türkiye’nin temel değerleriyle acımasızca oynadınız, Atatürk’e düşmanca davrandınız, Milli Eğitim’i çağ dışı bir hale getirdiniz. Daha ne yapacaksınız ki?
İşte son marifetiniz! Şu haberi oku­yalım:
“AKP’li Sivas Belediye Meclisi, Cumhuriyetimizin temellerinin atıldığı Sivas’ın ünlü İstiklâl Caddesi’nin adı­nı ‘Şehit Muhammed Mursi’ olarak değiştirilmesi kararı aldı.”
Mursi bir süre önce ölen Mısır’ın devrik devlet başkanı...
Nereden çıktı bu Mursi hayranlığı? Kurtuluş Savaşı’nın simgelerinden olan “İstiklâl Caddesi”nin adını hangi cüretle değiştirmek istediler? Kimler­den aldılar bu cesareti?
İşte AKP’ye neden karşı olduğumun tipik bir örneğidir bu!
Bu densizliği “Uygun görülmedi” diyerek reddeden Sivas Valisi Salih Ayhan’ı kutluyorum.



“Beyin Göçü” Türkiye’nin dramıdır.
Pırıl pırıl gençlerimiz, eğitimli insanlarımız, geleceklerini sağlamak için Avrupa ve Amerika’ya göç etmeye devam ediyor.
Buna kaçış da diyebiliriz. Türkiye’den kaçıyorlar. Niçin?
Bunun en önemli sebebi umutları yıkan büyük işsizlik!
Ellerinde üniversite diploması olduğu halde işsiz dolaşan gençler, kurtuluşu yabancı ülkelerde arıyor.
Üniversite mezunu olup da kapıcılığa razı olan gençlerimizin olduğunu görmek, yüreklerimizi sızlatıyor.
Bugün Ortadoğu Teknik Üniversitesi mezunu olan ve Norveç’e göç eden iki gençten bahsedeceğim.

★★★

Özge Özdemir ve eşi Utku Köz... İkisi de ODTÜ mezunu ve yüksek lisans sahibi.
Türkiye’den yabancı ülkelere devam eden “Beyin Göçü”nden iki örnek...
Üniversiteden mezun olduktan sonra kader onları İzmir’de birleştiriyor, birbirlerine âşık olup evleniyorlar... Şimdi Norveç’te çalışıyor ve huzur içinde yaşıyorlar.
Onlardan bir e-posta aldım.
Özge Özdemir Köz: “Norveç’te beyin göçü nedeniyle bizim gibi çok sayıda Türk var. Türkiye’nin geleceğinden kaygı duydukları için göç eden insanlar” diyor ve ekliyor:
“Norveç’te sosyal haklar muhteşem. Annelik izni bir yıl ücretli. Babalık izni iki ay ücretli... Yıllık izin 5 hafta... İşsizlere sosyal güvenlik sistemi maaş veriyor ve mutlaka yeni bir iş buluyor. Herkes birbirine saygılı ve insan hayatı çok kıymetli.”

★★★

“Biz Türkiye’yi TV’lerden izliyoruz. Ekrem İmamoğlu’nun üslûbu sanki Norveç’te yetişmiş biri gibi... Bütün Norveç halkının tarzının İmamoğlu gibi olduğunu düşünün.
Türkler de Norveç düzenine ayak uydurmuş durumda.
Kimse kimsenin diline, dinine, giyinişine karışmıyor.
Biz Türkler Norveç’te böyle oluyoruz da, Türkiye’de neden birbirimizi yiyoruz, anlayamıyorum.
Zaman zaman “Sahi, Türkiye de Norveç gibi olur mu?” diye düşünüyorum.
Ne zaman güzel ülkem Türkiye’yi özlesem olumsuzluklar geliyor aklıma, üzülüyorum.”

“Üçlü bir aşk” hikâyesi


Üstte “Beyin Göçü”nün Norveç’e sürüklediği iki Türk gencini anlattım.
Utku Köz inşaat mühendisi. Eşi Özge Özdemir Köz bir psikolog.
Hayattaki en büyük isteğinin roman yazmak olduğunu belirten Özge Özdemir (ozgeozdemir1983@gmail.com) Norveç’te bu arzusuna kavuştu ve ilk romanını yazdı. Romanında Norveç’i anlatmıyor, memleket özlemiyle olsa gerek, doğduğu kent İzmir’de geçen “üçlü bir aşk” hikâyesini anlatıyor.
Romanın adı: “Kendime Kaçış”
Kitabı Klaros yayınları (klarosyayin@gmail.com) bastı. Aşk öyküleri okumayı sevenlere hitap ediyor.

TEBESSÜM

Temel’in babası nasıl öldü?


Temel’in babasının cenazesine gelen bir aile dostu “Nasıl öldü?” diye sorar.
Temel “20’nci kattan düştü” der.
Adam “Çok feci ölmüş” diye üzülür ama Temel:
“Yok yaa” der “Manavın tentesine çarpıp tekrar yükseldi.”
“O zaman yere daha şiddetli çakıldı demek ki!”
“Hayır, kasabın tentesine çarpıp oradan karşı binanın çatısına fırladı.”
“Öyle mi öldü?”
“Yok, çatıdan yuvarlanıp elektrik tellerine gitti.”
“Elektrik mi çarptı?”
“Yok canım, teller yaylandı, babamı iki yüz metre yukarı fırlattı.”
Bunları duyan adamın sabrı tükenir ve:
“Ulan nasıl öldü bu adam söylesene!” diye bağırır. Temel “Baktık hiç durmuyor, vurdik oni!” der.

GÜNÜN SÖZÜ


Adalet, güven ve huzur olmayan toplumlar yıkılmaya mahkûmdur!