“Türkiye çölleşiyor!..”

Türkiye küresel iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek ülkeler arasında gösteriliyor!..”

Türkiye 60 yıl içinde çöl olma tehlikesiyle karşı karşıya!..”

Küresel ısınmanın dayanılmaz sonuçları ortaya çıkmadan çok ciddi biçimde mücadele edilmesi gerektiğini söyleyen, bununla da yetinmeyip adeta imdat çığlıkları atarak tüm dünyayı uyarmaya çalışan bilim insanlarının öngörüleri maalesef böyle!..

★★★

“Bilim insanlarının, toplumları felaketlere karşı uyarmak gibi bir ahlaki yükümlülüğü vardır. Bu yükümlülüğe dayanarak, dünya üzerinde 11 binden fazla bilim insanı olarak, gezegenimizin açık ve tartışmasız bir iklim kriziyle karşı karşıya olduğunu beyan ediyoruz!.. Tehlike öylesine büyük ki, bu krizin etkisiyle dünyada bazı bölgeler, yaşanmaz hale gelecek! Ama ne yazık ki 40 yıllık verilere dayanarak, hükümetlerin iklim krizini ele almada başarısız olduğunu da belirtiyoruz!..”

★★★

“11 bin bilim insanı hep bir ağızdan bazı coğrafyalarda yaşama imkanı kalmayacak” diyerek haykırıyor!

Daha ne desinler?

Bundan daha sarsıcı bir uyarı olabilir mi?

★★★

Peki, bulutsuz bir havada Ankara-İzmir arasında uçan yolcuların bile yukarıdan çıplak gözle görebildikleri çölleşmeye karşı önlem alması gereken bizim siyasilerimiz ne diyorlar?

Dürüstleri tenzih ederek söylüyorum:

Ellerini açmış, “Yağışlar gelmesin, kuraklık yaşansın ve Ekrem İmamoğlu başarısız başkan damgasını yesin” diye dua ediyorlar!..

★★★

Oysa aynı kişiler, İstanbul’da 8-10 yılda bir kurak dönem yaşandığını, bu periyotlarda su sıkıntısının başlamaması için radikal önlemler almak zorunda olduklarını çok iyi biliyorlar.

Yaz aylarında ortaya çıkabilecek sorunu bertaraf edebilmek için, gürül gürül aktığı sonbahar ve kış mevsimlerinde Melen Çayı’ndan su pompalanacak barajı bu amaçla yaptıklarını da!..

★★★

Ama gelin görün ki, dönemin Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun Mart 2014’deki temel atma töreninde yaptığı konuşmada “7 Aralık 2016, saat 14.59” diyerek açılışını yıl, ay, gün, hatta saat vererek ilan ettiği Melen Barajı’nda bir türlü su tutulamıyor!..

Tutulsa, dedikleri gibi İstanbul’da önümüzdeki 40 yıl için su sıkıntısı diye bir şey kalmayacak.

★★★

Olmuyor, zira 110 metre yüksekliğindeki ana beton gövdede yarım avuç içi genişliğinde çatlaklar bulunuyor. Uzmanlar barajın inşasında hatalar yapıldığını, zeminden kaynaklanan nedenlerle gövdede beton yerine yığma taş yönteminin uygulanması gerektiğini ve çatlakların bu nedenle oluştuğunu öne sürüyorlar.

Devlet Su İşleri’nin (DSİ) barajdaki bu tehlikenin ortadan kaldırılması için 700 milyon lira civarında bir ödenek istediği, ancak talebin, tasarruf önlemleri nedeniyle şu ana kadar Ankara’da kabul görmediği iddia ediliyor...

Yani hem ödenek vermiyorlar, hem de “Ekrem İmamoğlu göreve geldi, barajlarda su seviyesi dibe indi” diyerek ucuz politika yapabiliyorlar!

★★★

İmamoğlu’nun başarısını engelleyip İstanbullulara su sıkıntısı yaşatmanın gerekçesi “tasarruf tedbirleri!..”

Bataktaki yandaş şirketleri kurtarmak için su gibi akıtılan milyarların gerekçesi ise “ekonomiye can suyu önlemleri!..”