Merkez Bankası (TCMB) bugün bir kez daha piyasaları ters köşede bırakarak politika faizini yüzde 10,25'te sabit tuttu. Kur ve enflasyondaki artışa paralel olarak temmuzdan bu yana piyasanın arkasından giderek örtülü faiz artışlarına giden TCMB, arka kapıdan örtülü adımlara devam sinyali verdi.

Politika faizini sabit tutan banka, bankaların gün sonunda nakit açığına düştüğünde kullanmaları gereken geç likidite penceresi (GLP) faiz oranını yüzde 13,25'ten yüzde 14,75'e çekerek örtülü faiz artışlarının devamı sinyali verdi. Temmuzda yüzde 7,34'e kadar gerileyen TCMB'nin ağırlıklı ortalama fonlama faizi, dün yüzde 12,52'ye kadar yükselmişti.

Dolar kuru kararın ardından yaklaşık 20 kuruş artarak 7,98'e dayanırken, euro/TL'de de 24 kuruşluk artışla 9,44 seviyesi görüldü.

Rabobank'tan Piotr Matys, ekonomist Dr. Murat Kubilay, Işık Üniversitesi'nden Doç. Dr. Evren Bolgün, Bilgi Üniversitesi'nden Cem Başlevent ve Yeditepe Üniversitesi'nden Caner Özdurak faiz kararını sozcu.com.tr'ye değerlendirdi.

Rabobank Gelişen Piyasalar Stratejisti Piotr Matys

"MALİYETİ AĞIR OLABİLİR"


"Ben politika faizinde 200 baz puanlık artış bekliyordum. TL'nin istikrarı ve TCMB'nin güvenilirliği yeniden kazanması için bu adım gerekliydi" diyen Matys, "Eğer TCMB geçen ayki 200 baz puanlık artışın güvenilirliği yeniden kazanmak için yeterli olduğuna inanıyorsa, piyasalar dolar/TL kurunu rekora taşıyarak Başkan Murat Uysal'a bu inanç için bir gerçeklik testi sağladı" ifadelerini kullandı.

"Bazıları TCMB'nin GLP ile gecelik faiz oranı arasındaki farkı 300 baz puana çıkartarak likiditeyi sıkılaştırdığını savunabilir ancak TCMB'nin para politikasının kurgusuna dair yeterli güvenilirliği yok" diyen Matys, "Politika faizini artırmak çok daha verimli ve üretken bir adım olurdu. TL'nin değerindeki düşüşün gösterdiği üzere bugünkü kararın maliyeti ağır olabilir" değerlendirmesini yaptı.

Dr. Murat Kubilay

"OLASI YAPTIRIMLARA KARŞI KALKAN OLUŞTURULMADI"


Kararı, "piyasa oyuncularının son dönemde faiz artırımı konusundaki iyimser beklentilerinin tersi yönde sürpriz" olarak değerlendiren Dr. Kubilay, "Sabit bırakılan politika faizini; ekonomi yönetiminin kurdaki olası artışları göz ardı ettiği veya kurlarda en kötüsünün geçtiğine dair iyimserlik şeklinde yorumlayabiliriz" dedi.

"Karar metninde ekonomide pandemi sonucu oluşan düşüşün, alınan önlemlerle aşırı ısınmaya yol açtığı ve bunun her geçen ay yeniden normale döneceği belirtiliyor. Bu doğrultuda döviz kuru ve enflasyon ile mücadelede sınırlı faiz artışı ve kredilerdeki ivmenin kaybolmasının yeterli olacağı varsayımı var" diyen Kubilay, olası riskleri şöyle sıraladı:

"Pandeminin Avrupa ve ABD’de yarattığı yeni sıçramanın dış ticaret ve küresel risk iştahına olası etkileri metinde yer alsa da faiz kararında göz önünde tutulmamış. Dahası 3 Kasım tarihli ABD başkanlık seçimleri sonrasında S-400 ile Halkbank davası kaynaklı potansiyel finansal yaptırımlara karşı yatırımcı güvenini sağlayacak bir kalkan da oluşturulmamış.

Ekonomi yönetiminin iyimser beklentileri ile hem yurt içi hem de yurt dışı yatırımcılarınki uyuşmuyor. Bu nedenle ekonomi dışı sürpriz ve büyük olumlu bir şok yaşanmadığı müddetçe TL’nin değer kaybının sürmesi yüksek ihtimal. Ötesi ABD seçimleri ve dış politik gerilimlerin bir spekülatif atağa neden olma ihtimali de mevcut."

Işık Üniversitesi'nden Doç. Dr. Evren Bolgün

"ÖRTÜLÜ FAİZ ARTIŞINA DEVAM DENDİ, YENİ BİR DENEY OLACAK"


Temmuzdan bu yana örtülü şekilde 500 baz puanın üzerinde faiz artışı yapılırken politika faizinin sadece 200 baz puan arttığını belirten Bolgün, "Merkez bugünkü kararla, 'Ankara izin vermiyor, resmi faizi artıramıyorum, örtülüye devam edeceğim' diyor. Para politikasında yeni bir deney olacak" dedi.

Merkez'in ne yapması gerektiği ile ne yapacağına dair beklentiler arasında fark ortaya çıktığını ve piyasaların sürekli şaşırtıldığını belirten Bolgün, bunun yanlış olduğunu, dünyada böyle merkez bankası pratiği olmadığını, güvenilirlik kaybının piyasaya ve enflasyonla mücadeleye zarar verdiğini söyledi.

"TCMB'den ikinci bir faiz artırımı beklentisi iyimserdi, nitekim böyle bir artış da olmadı" diyen Başlevent ise, "Örtülü faiz artışı ile idare edilmeye çalışılacak. GLP'deki artış, ilk andaki olumsuz tepkilerin ortadan kalkmasına neden olabilir" yorumunda bulundu.

Dr. Caner Özdurak

"KUR ARTIŞI İLE FAİZ ARTIŞININ MALİYETLERİNE BAKTILAR"


"TCMB, olası faiz artışının kura olacak etkisi ile şirketlere getireceği finansman maliyeti arasındaki makası gözeterek karar vermek zorundaydı" diyen Özdurak, "Faiz artırması kısa vadede kurda düşüşe neden olabilirdi ancak bu defa da şirketlerin finansman maliyetleri artacaktı" sözleriyle TCMB'nin içinde bulunduğu sıkışmaya işaret etti.

"Türkiye ekonomisi şu an hastalığın farklı bir evresinde ve hastalığa karşı faiz ilacını kullanmak işe yaramayabilir" diyen Özdurak, "Üretimde kur artışının etkisiyle maliyet artışları olacak. Kredi artışından kaynaklı talep enflasyonu vardı, şimdi maliyet enflasyonu olacak" ifadelerini kullandı.

Özdurak şöyle devam etti:

"Türkiye kredi derecelendirme kuruluşları tarafından yatırım yapılabilir bir ülke olarak görülmüyor ve faiz artışları istenen yabancı sermaye girişlerini sağlamayabilirdi.

Buna karşın, Merkez piyasalarda oluşan faiz artışı beklentisinin önünü almayarak direkt olarak faiz arttırmadan piyasayı şaşırtıp geç likidite gibi dolaylı yollara başvurarak zaten kaybettiği itibarına yine zarar vermiş oldu."

"YEŞİL IŞIK BEKLEYENLERE PARLAK BİR KIRMIZI IŞIK"


Bluebay Asset Management'tan Timothy Ash, "Bence birçok yabancı yatırımcı parasını yeniden Türkiye'ye getirmek için yeşil bir ışık görmek adına bu kararı (PPK) yakından takip ediyordu. Bu karar ile parlak bir kırmızı ışık gördüler" dedi.

Tera Yatırım ekonomisti Enver Erkan, "GLP’nin aktif kullanılması ile beraber sade para politikası zemininden uzaklaşarak arka kapı sıkılaştırmasını sürdüreceği sonucuna varıyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

Erkan ayrıca, "Enflasyon beklentilerinin hızlı bir bozulma içerisinde olduğu dönemde, Merkez Bankası fonlama oranı ile politika faizi arasındaki ilişkiyi zayıflatarak TRY’nin daha fazla değer kaybetmesini ve enflasyon görünümünde ilave bozulma olması riskini artırmış oldu" dedi.