ABD derin devletinin en etkili isimlerinden Henri Barkey’in kısa yaşam öyküsü...


- Osman Kavala dosyasının öznesi Henri Barkey


- 1997’de, Kürt Sorunu adlı raporu Fuller’le hazırladı


- 2009’da, AKP iktidarının ‘Açılım’ sürecinin mimarıydı...


- 2014’te, TSK’daki Fetullahçıların darbe yapabileceğini yazdı


Kasım 1997... ABD’nin etkili düşünce kuruluşlarından Carnegie Corporation of New York bünyesinde oluşturulan “Ölümcül Çatışmaları Önleme Komisyonu”, Türkiye’nin Kürt Sorunu / Turkey’s Kurdish Question başlığını taşıyan rapor hazırlar. Raporu hazırlayan iki isim tanıdıktır: Bugün Osman Kavala dosyasında özne olan Henri Barkey ve CIA ajanı Graham Fuller! Raporun ana taslağı Türkiye’de bu konuyla ilgilenen bazı gazetecilere ve akademisyenlere gönderilir.

Örneğin...

Barkey ve Fuller der ki: “... Gerçek ve kalıcı bir çözüm, Kürt kimliğinin yasal olarak tanınmasıyla... Kürt bölgelerine geniş siyasi ve kültürel özerklik verilmesiyle... Genel olarak Türkiye’de demokratikleşme ve devletin ademi – merkezileştirilmesiyle sağlanır...”

Henri Barkey


Ne zaman kurmuşlar bu cümleyi? 23 yıl önce!

Peki daha başka ne yazmışlar? Okuyalım: “... Kürt sorunu temelinde siyasi çözüm gerektiren etnik bir sorun. Türk hükümeti güneydoğudaki Kürt ayaklanmasına (PKK için yapılan yanımlama) karşı askeri alanda ilerleme sağlıyor, ama siyasi mücadeleyi kaybetmekte. İslamcılarla ittifak kaçınılmaz görülüyor. Sivil yöneticiler sorumluluktan kaçarak Kürt sorununun çözümünü askerlere havale ettiler.” Yani...

2009’larda başlayan ‘Açılım sürecinin’ temellerini 23 yıl önce atmışlar...

Bitmedi...

Obama’dan, Türkiye’ye baskı yapılmasını istedi ve ‘Açılım’ı başlattı...


Şubat 2009... Henri  Barkey’in hazırladığı raporun adı “Preventing Conflict Over Kurdistan”... Yani... “Kürdistan Üzerinde Çatışmayı Önleme”... Barkey’in Washington’daki düşünce kuruluşu Carnegie Endowment için hazırladığı raporda, ABD Başkanı Barack Obama’ya, PKK’yı tasfiye için özetle şu önerileri yapmıştı: “... Türkiye’nin PKK’lılara soruşturmaya uğrama kaygısı olmadan Türkiye’ye dönmelerini ya da Kuzey Irak’ta kalmalarını sağlayacak şekilde af çıkarması... Silah bırakan PKK’lıların geleceklerinin garanti edilmesi.”

Aslında raporun özü şuydu: Barkey, ABD Başkanı Obama’dan, Türkiye’ye Kürt sorununu çözmesi için baskı yapmasını istedi... Ve Barkey, 10 Şubat 2009’da, Referans Gazetesi’ne şu demeci vermişti: “ Raporu geçen yıl eylül aynında bitirdim. Rapor için Türkiye’de de resmi kurumlarla temaslarım oldu. Sürekli olarak Türkiye’ye gelip gidiyorum.”

Hatırlayın... 2008,2009 ve sonrasını... Unutmayın!

‘Açılım’ süreci... Habur geçişi... Kandil’de kuyruğa giren ve aranan Türk basın mensupları...

Ergenekon, Balyoz!

Bitmedi...

19 Ekim 2009... 34 PKK’lı Habur sınırından geçti ve teslim oldu.

2014... Gülen’e operasyon başlarsa... Gülen’in askerleri bağımsız hareket eder mi?


Dün... Takvim yazarı Zafer Şahin yazdı: “... Türkiye 31 Mart yerel seçimlerine gidiyor. Barkey tam da seçim öncesinde ABD’nin meşhur düşünce kuruluşlarından Bipartian Policy Center adına (Türkiye’nin yerel seçimler) başlıklı bir rapor yayınlıyor. Raporda (Ordudaki Gülenciler eğer Gülen hareketine karşı büyük bir operasyon yapılırsa emir-komuta zincirinin dışında bağımsız hareket edebilir) deniliyor! Şu müthiş öngörüye bakar mısınız!”

Bipartian Policy Center’ın hazırladığı raporun adı... Türkiye’nin Yerel Seçimleri: Aktörler, faktörler ve etkileri... Henri Barkey’le birlikte dokuz isim var...

Sayfa 19 ve 20’den okuyalım: “... Önemli bir nokta şu ki, ordu içinde etki için çatışan iki güç (A.E: Gülenciler ve laik kesim) birbirlerine karşı sevgi duymadıkları gibi Erdoğan’a bir duygusal yakınlık da hissetmiyordu. 1960 darbesini albay ve binbaşıların yaptığı hatırlanırsa, örneğin Gülen hareketine yönelik büyük bir operasyon başlatıldığında ordudaki Gülencilerin bağımsız hareket etme riski var mı? Bunlar şu anda yanıtlanması mümkün olmayan ancak Türkiye’nin geleceğinde kilit rol oynayacak sorular. Türk gözlemciler de son haftalarda subayların davranışlarında belirgin bir değişiklik olduğunu, son birkaç yıldır görülmedik biçimde sivillere karşı yaklaşımlarında özgüvenlerini sergilemeye başladıklarını belirtti.”

Yani...

Barkey ve arkadaşları 2014’te şu soruya yanıt aramış: “... Örneğin Gülen hareketine yönelik büyük bir operasyon başlatıldığında ordudaki Gülencilerin bağımsız hareket etme riski var mı?”

Yorum siz okuyucunun!