Tarih 14 Ağustos 2017...

Akıncı Üssü Darbe Girişimi Davası’nın 10’uncu celsesi...

Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurumsal Dönüşüm Şubesi eski Müdürü Albay Muzaffer Düzenli savunma yaptı. Düzenli şu çarpıcı cümleyi kurdu: “... 15 Temmuz kahramanı ilan edilen Zekai Aksakallı Kıbrıs’a atandı ya da atanmak üzere...”

Zekai Aksakallı


Bu savunmayı Türk basınında kim kaleme aldı?

Darbe girişimi davalarını 24 saat izleyen OdaTv Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız.

Albay Muzaffer Düzenli’nin bu açıklamasından tam 6 gün geçti... Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı, 2. Kolordu Komutanlığı’na atandı.

Yani...

Darbe girişiminden yargılanan albayın ifadesi doğru çıktı. Aksakallı’nın pasifize edileceğini bildi sadece tayin yerini bilemedi!

Tutuklu darbecilerle aynı pencereden bakanlar kim?


Tarih 26 Temmuz 2017... Türkiye Gazetesi, Nuri Elibol’un imzasıyla yer alan manşet haberin­de, “Yeni darbeyi ulu­salcılar yapabilir” dedi. Haberde şöyle denildi: “15 Temmuz ve öncesinde olup bitenleri sorguladığımızda, büyük bir sistem zaafının olduğu gözleniyor. Eğer sistem zafiyeti giderilmez ve sivil-asker ilişkisi Batı normlarına taşın­mazsa bir buçuk iki yıl içinde ordudaki ulusalcılar yeni bir darbeye kalkışabi­lir...”

Tarih 31 Aralık 2018... Afrin (Suriye) Komutanı Orgeneral İsmail Metin Temel, 2. Ordu Komutanlığı’ndan alındı. Orgeneral Temel, Genel­kurmay Denetleme ve De­ğerlendirme Başkanlığı’na atandı.

Gökhan Şahin Sönmezateş


Tarih 20 Mayıs 2019... Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Genelkurmay Çatı Davası... Eski Tuğgene­ral Gökhan Şahin Sön­mezateş savunma yaptı: “... TSK’nın DNA’sı mutas­yona uğradı. NATO, ABD ve AB’den uzaklaştı. Avrasyacı bir çizgiye geldi. Son kale yıkıldı. Batı değerlerini benimseyen tüm subaylar tasfiye edildi.”

Bitmedi...

Ocak 2020’nin baş­ları... ABD’nin etkin düşünce kuruluşu Rand Corporation’un “Tür­kiye’nin Milliyetçi İstika­meti ve bunun ABD-Türk Stratejik Ortaklığı ve ABD Silahlı Kuvvetleri Üzerin­deki Etkileri” başlıklı 276 sayfalık raporunda, ‘darbe iması’ vardı!

17 Şubat 2020’de ik­tidara yakın bir köşe yazarı köşesinde şu cümleleri kurdu: “... ABD’nin yeni planının bu kez de FETÖ mağduru emekli generallerle ordu için­deki Avrasyacıları, ken­dilerini darbe mağduru olarak gören FETÖ’cülerle aynı zeminde buluşturma çabası olarak değerlendi­riliyor. İşe ilk olarak FE­TÖ’nün siyasi ayağı tar­tışmasıyla başladılar. Ama tehlikenin farkındayız...”

Devam edelim...

Temel Paşa, Aksakallı, Yaycı ve Müyesser Yıldız


Pasif görevlere atanan İsmail Metin Temel, Zekai Aksakallı’dan sonra...

Yeni bir Yüksek Askeri Şura (YAŞ) yaklaşıyor...

İlk önce FETÖ’ye karşı et­kin mücadele veren Tüma­miral Cihat Yaycı 19 Mayıs 2020’de istifa etti!

Türk milliyetçisi Mü­yesser Yıldız ‘casusluk­tan’ gözaltına alındı. Barışlar’ı biliyorsunuz... SÖZCÜ ve Cunhuriyet’e yönelik dava kuşatmala­rını devamlı yazdık!

Metin Temel


ABD’deki firari Fetullahçı­lar ‘Ergenekon’un kökü kazınacak, sırayla” diye yazmaya başladı!

Unutuldu...

7 Şubat 2012’de MİT Müsteşarı’nı kim tutuklamak istedi?

17-25 Aralık 2013 ope­rasyonu kime karşı yapıldı?

15 Temmuz 2016’da ABD destekli bir darbe giri­şimi yaşanmadı mı?

Unutuldu...

Türkiye’deki askeri darbe­lerin ve girişimlerinin arka­sında ABD ve NATO var! Ancak... Birilerinin günde­minde hep milli-yurtsever isimleri tasfiye etmek var!


Ayasofya üzerinden Atatürk ve Cumhuriyet’e saldırmak!




Milliyetçi-muhafazakar cenah bir konuyu atlıyor! Varsa yoksa Ayasofya’nın cami olması! “Emperyalist Batı’ya haddini bildirmek” için 1950’lerden bu yana gündeme getiriyorlar! Ancak... Emperyalizm, ekonomini çökertti ses yok... Kültürel anlamda bağımsızlıkçı Cumhuriyet’e saldırdı ses yok! Bütün kurumlarını özelleştirdi yine ses yok! Hatta... Amerikan 6. Filo’su geldiğinde alkış var! Unutuyorlar! Genç kuşaklara doğru bilgi aktarmıyorlar!

Ayasofya onlar için “Emperyal Batı’ya hesap sormak” değil! Mustafa Kemal Atatürk’le hesaplaşmak meseleleri...

Ayasofya cami olsun... İktidarlar hep sizindi ama sadece slogan düzeyinde kaldı bu!

Usta tarihçi Prof. İlber Ortaylı’nın dediği gibi: “... Caminin bir bölümünde namaz vakitlerinde ezan okunuyor, cuma namazı da kılınıyor. Çocuk oyuncağı değildir, politika aracı yapılmamalıdır, tehlikelidir. Müzeciler ve tarihçiler buna dikkat etmeli. Cumhuriyet yönetiminin 1934 yılındaki kararına itaat etmeliyiz...” 

Mesele Atatürk açık söyleyin... Ve Ayasofya’yı cami yapan Fatih Sultan Mehmet’i unutmayın. Nasıl mı?


Fatih’in Bosna fethi ve insan hakları...


1776... Tarihin ilk insan hakları belgesi olarak kabul edilen ABD Anayasası’ndan 313 yıl önce...

1948... Birleşmiş Milletler’de kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nden 485 yıl önce...

1995... Avrupa Konseyi Ulusal Azınlıkların Korunmasına İlişkin Sözleşmeden ise 532 yıl önce...

Tarih 28 Mayıs 1463... Fatih Sultan Mehmet, Bosna- Hersek’i feth eder... 28 Mayıs 1463 tarihinde Milodraz’da “Ahidname” yazılır... Aslı Bosna-Hersek’in Fojnica şehrindeki Fransisken Katolik Kilisesi’nde olan bu ferman, Bosnalı Fransiskenlere geniş çaplı bir koruma sağlamıştır.

FATİH SULTAN MEHMET’İN AHİDNAMESİ NE DİYOR?

Okuyalım:

“Ben ki Sultan Mehmet Han’ım; sıradan ve seçkin bütün insanlar tarafından bilinsin ki, bu padişah buyruğunu ellerinde bulunduran Bosnalı [Fransisken> ruhbanlara büyük bir lütufta bulunarak şunları buyurdum: Adı geçenlere ve kiliselerine hiç kimse engel olmayacak ve sıkıntı vermeyecektir ve onlar sakınmaksızın ülkemde yaşayacaklardır. Ve kaçıp gidenler bile güven içinde olacaklardır. Gelip ülkemizde korkusuzca oturacaklar ve kiliselerine yerleşeceklerdir.

Ne ben, ne vezirlerim, ne kullarım, ne uyruklarım, ne de ülkemin bütün halkından hiç kimse adı geçenlere -kendilerine ve canlarına ve mallarına ve kiliselerine ve dışarıdan ülkemize gelenlerine- dokunmayacak, saldırıp incitmeyecektir. Yeri göğü yaratan Rızıklandırıcı adına ve Kur’an adına ve ulu Peygamberimiz adına ve yüz yirmi dört bin peygamber adına ve kuşandığım kılıç adına yemin ederim ki, bu kişiler emrime itaat ettikleri sürece, bu yazılanlara hiç kimse uymazlık etmeyecektir. Böyle biline...”

SONUÇ: İnsan hakları ve özgürlükler konusunda yayınlanmış en eski belgelerden olan Ahidname, Fransisken rahip Andjeo Zvizdovic’e 28 Mayıs 1463 tarihinde verilmiş ve ülkedeki Fransiskenlere ibadet etme özgürlüğünün yanında bir dizi hak ve özgürlük tanımıştı. Neyi tartışıyoruz?