KİM BU CUNTA(LAR) VE VESAYET ODAKLARI?


Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun dün, 30 Ağustos kısıtlaması ve ardından başlayan tartışmalarla ilgili sosyal medya hesabından üç paylaşım yaptı.

BİRİNCİ PAYLAŞIM: “Bir kez daha vurgulamak isteriz ki, 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamaları gündelik ve suni tartışmaların şekillendireceği etkinlikler değildir. Söz konusu kutlamalar devlet ciddiyetine uygun bir şekilde aylar öncesinden yapılan planlamalara a bir şekilde icra edilecektir.”

30 AĞUSTOS’A ALAN YOK!

Milli bayrama yasak tartışması 19 Ağustos’ta, İçişleri Bakanlığı tarafından valiliklere gönderilen genelgeyle başladı. Genelgede şöyle denildi: “Kutlamalar pandemi süreci göz önüne alınarak; çelenk sunma programı, TBMM’de grubu bulunan siyasi partilerden, kamu kurum ve kuruluşlarından, şehit ve gazi derneklerinden birer temsilcinin katılımıyla maske-mesafe kuralına riayet edilmesi suretiyle asgari düzeyde gerçekleştirilecek. Tebriklerin kabulü programı yapılmayacak, resepsiyon düzenlenmeyecek, şehitlik ziyaretlerinin asgari katılımla maske-mesafe kuralına uygun, kısa süreli olarak yapılması sağlanacak. Belirtilen program dışında herhangi bir etkinlik yapılmasına müsaade edilmeyecek.”

Fahrettin Altun’un dediği gibi ‘suni ve gündelik’ tartışma değildi! Çünkü... Aynı İçişleri Bakanlığı, 15 Temmuz 2020 etkinlikleri öncesinde valiliklere şu metni yollamıştı: “15 Temmuz 2020 günü düzenlenecek etkinliklerin pandemi tedbirlerinin uygulanmasına müsait olan alan/meydanlarda saat 20.00’den itibaren tertip edilmesi...”

Yani... 30 Ağustos için ‘müsait alan/meydan’ bulunamadı!

İçişleri Bakanlığı gelen tepkiler üzerine açıklama yaptı ve ‘yasak yok, kısıtlama var’ dedi.

Soru şu:‘Devlet ciddiyeti’ burada hakim mi?


Bugün bir tehlike mi var?


İKİNCİ PAYLA­ŞIM: “Birileri bu ülkede yıllarca vesayet odaklarını kışkırtmak için suni rejim krizleri çıkarmaya çalıştı. Söz konusu unsurlar bunu yaparlarken daima resmi bayramları ve sembolleri manipüle ettiler. Bugün yine bu türden beyhude girişimlerle karşı karşıya kaldığımızı görüyoruz.”

350 BİN KİŞİLİK NAMAZ

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, ‘suni rejim krizi çıkarmak isteyenler var’ diyor. Kim bunlar? 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı tartışmaya açanlar mı... Yoksa “Bu bayrama, 15 Temmuz gibi, Ayasofya gibi, Malazgirt gibi aynı değerde önem verin” diyenler mi? Altun’un açık­lamasındaki sıkıntı da tam burada: Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ayasofya’da kılına Cuma nama­zına 350 bin kişinin katıldığını söyledi... O zaman ‘pandemi’ yok muydu? Vardı! Sadece ve sadece tarihine sahip çıkmak isteyenleri ‘Bey­hude girişimlerde bulu­nanlar’ diye nitelendirmek ne kadar doğru? Bugün resmi bayramları ve sembolleri kim mani­püle ediyor?

‘Ergenekon var’ zihniyeti!


ÜÇÜNCÜ PAYLA­ŞIM: “Bugün, devlet milletiyle gerçek mana­da bütünleşmiş, vesayet odakları tasfiye olmuştur. Cuntalar ortadan kalk­mış, terör kaynağında kurutulmaya başlanmış ve demokratik siyaset itibar kazanmıştır. Bütün bunlar sayın Cumhurbaşkanımızın liderliği sayesinde hayata geçmiştir.”

Fahrettin Altun, ‘Bugün cuntalar ortadan kalk­mış’ cümlesiyle, sadece ‘FETÖ cuntasını’ kas­tetmiyor! ‘Ergenekon, Balyoz’ gibi başta halk vicdanında mahkum olmuş sonrasında da mahkemelerin ‘Böyle bir örgüt yoktur’ kara­rını unutmuşa benzi­yor. Hatta... Cumhurbaş­kanlığı internet sayfasında duran “15 Temmuz’a giden yolun başlangıcı Şemdinli, Ergenekon, Balyoz...” raporunu da yok sayıyor! ‘Cunta’ değil ‘cuntalar’ demek bu!

O zaman akla şu geli­yor: TSK’nın yurtsever kadrolarını doğrayan, aydınlarını, siyasetçile­rini, gazetecilerini Siliv­ri, Hasdal zindanlarına gönderen zihniyet hâlâ yaşıyor mu?

Soru şu: Üçüncü paylaşımın 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutlamak isteyenlerle ilgisi ne?