Ulaşım, ekonominin üçte biridir. İlk bakışta bu ifade insana doğru gibi gelmiyor. Çünkü ulaşım, dar anlamda ele alınıyor. Yani bu ifade, “Ulaştırma sektörü, milli gelirin üçte biri büyüklüğündedir” şeklinde anlaşılıyor. Halbuki “Ekonominin üçte biri ulaştırmadır” ifadesinin anlamı şudur: Madenleri yer altından çıkarıp limana taşımaktan tutun da, tarladaki domatesi hale getirmeye kadar her faaliyet bir ulaştırma/taşıma işidir. Pamuk toplamaları için mevsimlik işçileri Güneydoğu’dan Adana’ya getirmek, tatilde Bodrum’a gitmek, inşaata transmikserle hazır beton götürmek de bir ulaştırmadır. Öğrencilerin, öğretmenlerin ve hademelerin okula gitmesi de ulaştırmadır. Tıbbi hizmetin verilebilmesi için, hastaların, hemşirelerin ve doktorların bir yerde mesela hastanede bir araya gelmesi gerekir. Bu da ulaştırmadır.

ULAŞTIRMA HER YERDE HER ŞEYİN İÇİNDEDİR

Kısaca her iktisadi faaliyetin içinde “yük ve/veya yolcunun” bir yerden bir yere “ulaştırılması yani taşınması” diye bir eylem vardır. Bunların taşınması için, hava, deniz ve kara taşıt araçlarının üretilmesi gerekir. Bu araçlar, üstünde gidecekleri yollara yüklerini indirecekleri limanlara ihtiyaç duyar. Bunlar da inşa edilmelidir. Taşıtların hareket etmesi için enerjiye ihtiyaç vardır. Akaryakıt üretilmeli ve dağıtılmalıdır. Benzin istasyonlarından tutun da, her kasabanın girişinde bulunan “oto sanayi siteleri” de ulaştırma faaliyetinin tamamlayıcısıdır. Yani ulaştırma/taşıma, tarım, sanayi ve hizmetler sektörlerinde yaratılan “katma değerin” olmazsa olmaz bileşenidir.

MİLLİ GELİR DÜŞERKEN REFAH ARTABİLİR

Milli gelir hesaplanırken, yapılan işin ne kadar faydalı veya hayırlı olduğuna bakılmaksızın o faaliyet için yapılan harcama “gelir” olarak kabul edilir. Çünkü her harcama (gider) zaten birilerine gelir yaratır. Bu bir özdeşliktir. Koronavirüs salgınıyla birlikte özellikle hizmetler sektöründe (ki milli gelirin yüzde 65’i burada yaratılır) tabiri caizse “yer değiştirmeden değer yaratma” yöntemleri gelişmeye başladı. Evden çalışmaktan tutun da, okula gitmeden evden öğrenmeye kadar pek çok “faaliyetin” ulaştırma bileşeni küçülmeye başladı. Eğer “yer değiştirmeden de aynı kalitede hizmet üretilebilecekse” ulaştırma giderleri azalacağı için ölçülen milli gelir düşecektir. Ama halkın ferahı gerilemeyebilir.

Son söz: Düştü diye üzülme, çıktı diye sevinme.