Nüfusa göre milli gelir dağılımı %20’şerlik 5 gruba (katmana) ayrılarak incelenir. Mesela Türkiye nüfusu 85 milyon kabul edilirse, her katmana 17 milyon kişi girer. (İktisadi bağlamda Türkiye’nin nüfusu 83 milyonu vatandaş ve 4 milyonu da henüz vatandaşlık statüsü kazanmamış göçmen olmak üzere kabaca toplam 87 milyonu geçmiştir.) Doğal olarak milli gelir, kişiler (daha doğrusu hane halkları) arasında eşit dağılmaz. Çünkü herkes milli gelire eşit katkıda bulunmaz. Ama gelir dağılımındaki eşitsizlik sadece “katkı farkından” doğmaz. Eğer öyle olsaydı, gelir dağılımını düzeltmek diye bir mesele olmazdı. Milli gelir dağılımında, katmanlar arasında izahı zor farklar varsa buna “gelir dağılımı adaletsizliği” denir. Her devlet bu durumu elinden geldiğince düzeltmek için bütçeden “sosyal transfer” harcamaları yapar. Fiili gelir dağılımı budur. Bu sebeple gelir dağılımları incelenirken “sosyal transferler sonrası” gelir dağılımını esas almak gerekir.

NAZAR ETME N’OLUR, ÇALIŞ SENİN DE OLUR

Devletçe “tekrar dağılıma tabi tutulmuş milli gelir” adaletli bir gelir dağılımı sağlamış olsa da,  kişiler fıtratları icabı yine bir alt gelir grubundan, bir üst gelir grubuna geçmeye çalışır. Bu uğraş, ekonominin dinamizmi açısından çok yararlıdır. Mesela Almanya’nın 1960’tan sonraki hızlı kalkınmasında önemli rolü olan göçmen (misafir değil) işçiler en alt gelir grubundaydı. Bu işçilerin bir kısmı sınıf atlamak istedi. Fırsatını bulan “esnaf” hatta “tüccar veya küçük sanayici” oldu. Pek tabii gelir grupları değişti. Muhtemelen bir hatta iki katman atladılar. Her ülkede olduğu gibi Türkiye’de de sınıf atlayan hatta en alttan en üst gruba çıkan kişiler vardır.  Harvard profesörlerinden Ray Chetty Amerika ve onunla kıyaslanabilir 5 ülkede “en alt gelir grubuna” ait bir ailede doğan bir kişinin “en üst gelir grubuna” çıkma oranını araştırmış. Ortalama %10 bulmuş ki; ben bu oranı yüksek buldum ve çok şaşırdım. Bu oran Kanada’da %14, ABD de ise %7.5 imiş.

TÜRKİYE’DE EN ALT GELİR KATMANINDAN EN ÜSTE ÇIKMANIN YOLU

Bilimsel araştırmaların amacı, durum tespiti değil “sebep-sonuç” ilişkisini bulmaktır. Ray Chetty’nin bulduğu “sebepler” bir, iki eksiğiyle benim Türkiye gözlemimle çakışıyor. Katman atlamanın en sık rastlanan sebebi “üniversite diploması olanlara mahsus” bir meslek sahibi olmak. Diploma rantı yüksek tıp, mühendislik, hukuk mezunlarının şansı daha fazla duruyor. Bitirilen üniversitenin itibarı “belirleyici” bir faktör oluyor. Bizde de durum aynıdır. Ayrıca lise tahsili de önemli. Mesela ülkemizde yabancı lise veya Galatasaray Lisesi mezunu olmak bir avantajdı. Şimdilerde onların yerini imam hatip liseleri aldı. Çok etkili bir diğer sebep küçük yerleşim birimlerinden büyük kentlere taşınmak çıkıyor. Bizde de aynıdır. Boşuna “İstanbul’un taşı toprağı altın” dememişler. En garantili nedenlerin başında “muhit edinmek” geliyor. Prestijli bir tarikata girmek bu açıdan elzemdir. Tarikata mensubiyete ilaveten iktidar partisinde görev almak (günümüzde AKP) şansı çok artırıyor. AKP’nin feci hatalar yapmasına rağmen hâlâ tek başına en büyük oy oranına sahip olmasının nedeni, ıssız adalara cami yaptırması olamaz. 18 yıldır AKP, gelir dağılımında katman atlamak isteyenlerin tercih ettiği en faydalı muhittir. Saygı Öztürk’ün bu gerçeği somut örneklerle kamuoyuna yansıtması mükemmel bir gazeteciliktir.

Son söz: Ekonomi yoktur, ekonomi politik vardır.