Sevgili okurlarım, İstanbul’un en gerici ve tutucu bölgesi olan Sultanbeyli’ye kocaman bir Atatürk anıtı diktiren Tümgeneral Doğu Silahçıoğlu’nu anımsayın.

Şimdi emekli olan Silahçıoğlu geçmiş yıllarda TSK’nın bütün doktor ve sağlıkçılarının eğitim gördüğü Sahra Sıhhiye Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanı olarak görev yapmıştı.

Dün kendisinden aldığım e-posta mesajı, hiç farkında olmadığımız ve dolayısıyla bilmediğimiz bazı ilginç hususları kapsıyordu.

Doğu Paşa benzer konuyu bana yıllar önce bir kez daha yazmıştı. 7 Aralık 2016 tarihli o yazımı bizim gazetenin internet sitesinden okuyabilirsiniz.

Şimdi sözü Doğu Silahçıoğlu’na bırakıyorum.

★★★

“Askerî anlatımda ‘Zayiat’ terimi harekât alanında görev dışı kalmış olan, yani artık kendisinden yararlanılamayacak olan personeli ifade eder.

Şehit, hasta/yaralı, esir ve kayıp olmak üzere dört ayrı grup içinde değerlendirilir.

Harekâtın sevk ve idaresinde temel etken, yeterli insan gücüne sahip olmaktır. Bu alandaki yetersizlik, belirlenen harekâtın hedefine ulaşmasını da olanaksız kılar.

Bu nedenle amaç,  her seviyedeki komutanın harekâta ilişkin tasarılarını şekillendiren  düşünce ve moral faktörünü de dikkate alarak, harekât esnasında ortaya çıkacak zayiatı en alt düzeyde tutmaktır.

Daha başka bir anlatımla, kendisine verilen görevi kabul edilebilir sınırlar içerisinde en az zayiatla yerine getirmektir.

★★★

Zayiatı etkileyen faktörler:

Zayiat harekâtın doğasında var olan kaçınılmaz bir gerçektir.

Ne var ki tümüyle olmasa bile alt düzeylerde tutulabilir.

Aşağıdaki etkenler zayiatın en alt düzeyde tutulabilmesinde temel faktörlerdir:

-İcra edilecek harekâtın türü. Görev ve görev kuvvetinin yapısı.

-Harekâtın Stratejik/Taktik kurallara uygun şekilde sevk ve idaresi.

-Görev ve teşkil edilecek görev kuvvetinin yapısı.

-Düşmanın olanak ve yeteneklerinin, hava, arazi ve iklim koşullarının dikkate alınması.

-Harekât alanında hava üstünlüğü, hava sahasının kontrolü ve satıh (kara /deniz) harekâtına etkin şekilde taktik hava desteğinin sağlanması.

-Harekât alanının her yerinde yürütülen “sahra sıhhiye hizmet desteği.”

★★★

Harekât alanındaki yaralanmalar genelde şöyledir:

-Uzuvlarda (kol ve bacaklarda.)

-Batında (Karın boşluğunda.)

-Toraksda (Göğüs boşluğunda.)

-Kranyumda (Kafatasında.)

★★★

Tüm yaralanmalarda ilk yapılacak şey, öncelikle kanamayı durdurmaktır. Bu işlem bölük sargı yerinde, uzuv yaralanmasında parçalanan ya da kopan atardamarı kan akışını engelleyecek tarzda bağlayarak (turnike), karın, göğüs ve kafatası yaralanmasında ise kanama yerine tampon uygulayarak yapılır.

Daha sonra Tabur sıhhi yardım istasyonuna ulaştırılan yaralıya burada kan kaybını kısmen de olsa karşılayacak şekilde serum verilir.

Gerekirse hemen orada ya da geriye sevk esnasında sahra ambulansında kalp masajı yapılır ve kalbi güçlendiren ‘Atropin’ enjekte edilir. Yaralı 60 dakikadan daha kısa bir süre içinde Tugayın Seyyar Cerrahi Hastanesi’ne yetiştirilir.

Bu hastanede yapılacak cerrahi müdahale sonrasında durumu kontrol altına alınan yaralı iki gün içerisinde gerideki Kolordu/Ordu sahra hastanesine tahliye edilir. Daha ileri tetkik ve tedavi gerektiren bir durum var ise yaralı ‘menzil sahasındaki’  ya da ‘yurt içindeki’ sabit askeri hastanelere sevk edilir.

★★★

Bu sistem harekâtın sürdürülmesinde temel etken olan insan gücü mevcudunun korunmasını sağladığı gibi, askerin güven duygusu içinde görev yapma arzusunu ve muharebe azim ve kararlılığını artırır.

Asker mücadele azmine sahip değilse silah, araç ve gerecin varlığı hiçbir anlam ifade etmez. Muharebede mücadeleyi (buna ölüm de diyebilirsiniz) göze almış bir askerden daha etkili bir silah bugüne kadar keşfedilmemiştir... Ve zafer her zaman onun olmuştur. Bunun da kaynağı askerin sahip olduğu üstün moral gücüdür.

Sahra sıhhiye hizmet desteğinin her aşamasını görüp izleyen asker, karşılaşacağı muhtemel bir yaralanmada kendisine nasıl bir özen gösterileceğini bilir ve sahra sıhhiye hizmet desteği içinde yer alan tahliye zincirinin herhangi bir kademesinde mutlaka şifa bulacağından emin olur.

★★★

Şimdi gelinen nokta:

Muharebe sahasında dökülen kanlarla yazılmış olan talimnamelerin yırtılıp atılması, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin siyasi kanun hükmünde kararnamelerle şekillendirilmesi ve onun ‘Sağlık Sisteminin’ yok edilmesi çok büyük bir yanlıştır. Bu yanlışta ısrar edilmemelidir. Askerin, harekât alanında askerî ‘Sahra Sıhhiye Hizmeti’ desteğinden yoksun bırakılmasının yol açtığı sonuçlar ortadadır.

Vicdanlar yaralıdır...

Hemen her gün şehitlerimiz ve yaralanan Mehmetçiklerimiz var.

Yitirdiğimiz vatan evlatları için yanıyoruz... Ulusça içimiz kan ağlıyor.

Ruhları şad olsun, ışıklar içinde yatsınlar.”