Sevgili okurlarım, Allah’ın yarattığı her canlı beslenmek zorunda...

Sağlıklı kalabilmek, düzgün yaşayabilmek için beslenme hem yeterli, hem de sağlıklı olmalı.

Sadece karın doyurmak yetmiyor.

Bu kuralların sadece insanlar için olduğunu düşünmeyin.

Aynı durum hayvanlar için de geçerli.

Hele de can dostlarımız olan, evlerde özenle beslenen kedi ve köpekler için...

★★★

Çeşitli internet haber sitelerinde bu konuda yoğun reklâmlar yayınlanıyor. Önce size onlardan birkaç örnek vereyim:

-Glutensiz düşük tahıllı köpek maması.

-Tavuklu pirinçli kedi köpek mamaları.

-Balıklı pirinçli kedi köpek mamaları.

-Kuzu etli yavru kedi maması.

-Tavuklu pirinçli yavru köpek maması.

-Kuzu etli pirinçli yetişkin köpek maması.

-Tavuklu balıklı iştah açan mamalar...

★★★

Gördüğünüz gibi kedi köpek mamalarında tavuk, balık, kuzu eti, pirinç ve Allah bilir daha ne besinler var.

Can dostlarımızın sağlığı bozulmasın diye bazılarında gluten kullanılmıyor, bazıları ise düşük tahıllı.

Yiyenlere afiyet olsun, yarasın!..

★★★

Sevgili okurlarım, şimdi geliyorum cezaevlerindeki beslenme durumuna...

Belki inanmayacaksınız ama Türkiye’nin dört bir yanındaki cezaevlerinden günde ortalama iki mektup, ya da faks alıyorum. (Faks olayını kısaca açıklayayım, mahkûm parasını öderse PTT kanalıyla faks çektirebiliyor)

Bu mektupların tamamını biriktiriyorum.

Günü gelince ve meraklı bir gazeteci arkadaş isterse, ona vereceğim ki kitap yapsın...

Zira içlerinde öyle şeyler var ki, öyle olaylar, haksızlıklar ve sıkıntılar anlatılıyor ki!..

Yazanların bazıları Fetöcü, bazıları cinayetten uyuşturucuya, tacizden gaspa kadar suç işlemişler. Bazıları haksızlığa uğradığını savunuyor ve yardım bekliyor.

★★★

Yakınma nedenleri genelde şunlar:

-Ailelerinden uzak kalmışlar. Ailelerinin yakınında olan cezaevlerine gönderilmiyorlar. Verilen dilekçeler sonuçsuz kalıyor, yanıt verilmiyor.

-Korona belası nedeniyle koğuş dışına herhangi bir yasal aktivite için çıkmaları bile mümkün değil. Sıkıntı büyük. Örneğin 8 kişilik koğuşta 30 kişi (kucak kucağa) yatıp kalkmak ve yaşamak zorunda.

-Haftada bir spor için dışarı çıkmaları bile yasaklanmış.

-Açık görüşler sona erdirilmiş. Hiç kimse eşini, evlatlarını, ana babasını göremiyor. Sadece haftada bir kez telefonla görüşme hakkı var.

-Bu insanların çoğu kitap okuyor. Ömründe hiç kitap okumamış olanlar bile cezaevinde okumaya alışmış ve bu işi sevmiş. Ancak gelin görün ki cezaevi kütüphaneleri çoğunlukla yetersiz. Dışarıdan kargoyla gönderilen kitaplar ise içeriye sokulmuyor, gönderene iade ediliyor. Oysa bu insanlar okumak istiyor.

-Gazeteler parası ödenmek koşuluyla geliyor. Cezaevlerinde en çok okunan gazete Sözcü.   

★★★

Şimdi gelelim esas konumuza...

Cezaevlerinde bir de çok ciddi, acil çözüm bekleyen beslenme sorunu var...

Şu anda Türkiye’de cezaevlerinde yatmakta olanların sayısı yaklaşık 260 bin.

Bunca insanı sağlıklı ve dengeli bir biçimde hem de günde üç öğün beslemek elbette mümkün olmuyor.

Nedenini anlatmaya çalışayım...

★★★

Mahkûmların beslenmesi için ayrılan para günlük 10 lira...

Buna kişi başına iaşe bedeli, yani beslenme giderleri için devlet bütçesinden verilen para deniliyor.

Bir insanın günde 10 lira ile, hem de üç öğün adam gibi beslenmesi mümkün mü?

Elbette ki değil.

★★★

Türkiye’de bir iktidar var...

Ve her gün birbiri ardına dandik, palavra “Müjdeler” patlatıp milletin gözünü boyamaya kalkışıyor...

Ama gelin görün ki aynı iktidar 260 bin mahkûmu günlük iaşe bedeli olan 10 lira ile üç öğün beslemeye çalışıyor!

Bu nasıl iştir ya rabbim, nasıl iştir...

Hiçbirinin aklına “Bizden cezaevlerine de bir müjde!.. İaşe bedeli (örneğin) 20 liraya çıkarılmıştır. Tutuklu ve hükümlüler bundan sonra daha kaliteli ve sağlıklı yemek yiyecektir” demek gelmiyor.

Kendi adamları, belediyeleri, müteahhitleri için ellerinde sonsuz paralar var ama içeride yatanların adam gibi, insanca beslenmesi onları hiç mi hiç ırgalamıyor.    

★★★

Yukarıda vermiş olduğum kedi köpek mamalarının içeriğine bir kez daha ve bu gözle bakın lütfen...

Ve onlara sağlanan kuzu etli, balıklı, tavuklu beslenme olanaklarını, dört duvar arasında yatmaya mahkûm olanlara sağlanan günde 10 liralık iaşe bedeliyle kıyaslayın!

Ne demeli!

Siz ne diyorsunuz?