Bundan yaklaşık 15 yıl öncesine kadar yüksek enflasyon ve faiz ortamı sebebiyle, otomobillere her ay yüzde 3 ila 5 arasında zam gelirdi. Bu günlük hayatın alışılagelmiş, kabul edilmiş bir parçasıydı. Dolayısıyla, otomobil alanlar her ay otomobillere ne kadar zam geldiğini, aldığı aracın fiyatının nereye geldiğini takip ederlerdi. Yani, otomobil bir çeşit yatırım aracıydı aynı zamanda.

Özellikle 2003-2018 arası dönemde ise, düşük seyreden döviz kuru, düşük enflasyon ve düşük faiz sebebiyle, otomobil fiyatları da stabil seyreden bir sürece girdi. Artık otomobil almak bir lüks değil, ihtiyaç olarak kabul görmeye başladı ve devamlı artan bir fiyat ortamı olmadığından da, otomobilin yatırım aracı gibi algılandığı dönemler geride kaldı.

FİYATLAR YÜKSELİYOR

Fakat son 2-3 yıllık süreçte, öncelikle döviz kurlarındaki hızlı artış, arkasından enflasyonun ve faizlerin yükselmesi ile otomobil fiyatları yine her ay artmaya başladı. Bu da otomobilin yeniden eski günlerde olduğu gibi, bir yatırım aracı olarak algılanmasını gündeme getirdi. Şu anda bir miktar parası olan vatandaş, parasını dövize veya altına yatırmıyor çünkü hem zaten ikisi de oldukça yüksek seviyelere gelmiş durumda hem de alım satımdan kesilen yüzde 1 komisyon söz konusu. Bankaya vadeli yatırsa yıllık yüzde 6 civarında brüt faiz geliri elde ediyor ki bu da enflasyonun oldukça altında kaldığından, dönem sonunda zararlı çıkıyor.

Bu nedenle, küçük ve orta büyüklükteki tasarruf sahiplerinin otomobil almaya yöneldiklerini gözlemlemeye başladık. Bugün alıp 5-6 ay sonra kârlı satmak isteyen alıcılar ortaya çıkmaya başladı. Hatta bu durumu fırsat görerek, 6-12 aylık dönemler için kiraya vermek üzere araç alıp, dönem sonunda araçlarını ikinci elde kârlı satmayı hedefleyen, bu sektöre giriş yapan şahıslar ve küçük işletmeler olduğunu da görüyoruz.

Bu durum, ekonominin seyrindeki zorlukları, deyim yerindeyse sağlıksızlığı göstermesi açısından önemlidir. Bakalım bu süreç ne kadar devam edecek, hep beraber yaşayıp göreceğiz.

KURUYLA BERABER YAŞ DA YANIYOR!


9 Haziran’da ‘İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’ yayınlandı. Bu yönetmelikle birlikte ikinci el araç ticareti yapan firmaların, bölgelerinde bir galericiler sitesi varsa, mevcut showroomlarını kapatarak, buralara taşınması, aksi takdirde ilgili bölge belediyeleri tarafından işletmelerin mühürleneceği kendilerine bildirildi. Elbette bir kasa-bir masa anlayışıyla “görünürde galerici” olarak çalışan işletmelerin belirli bir standarda kavuşturulması, gerekiyorsa galericiler sitesi gibi yerleşkelere yönlendirilmeleri anlaşılır bir durum. Ancak diğer yandan, ikinci el işini marka altında yapan, aynı marka altında bayilikleri olan, yerli ve yabancı yatırımcıların da bu sektörde yatırım yaptıklarını ve yeni yeni yabancı yatırımcıların da bu sektöre yatırım yapmayı düşündüklerini görüyoruz. Şu anda, yapmış olduğu tesis yatırımı ve standartları ne olursa olsun tüm firmaları, “madem galericisin, galericiler sitesine gideceksin” mantığı ile bulundukları tesislerden çıkmaya zorlamak, ne kadar mantıklı doğru bir yaklaşım, buna da bir bakmak lazım.