Geleneksel gıda maddeleri azalmaya yüz tuttukça, insanoğlu karnını doyurmak için alternatifler aramaya başladı.

Garip yiyeceklerin sofralarımızda görünme oranı her geçen gün biraz daha arttı.

Aslında insanoğlu çok eskilerden beri bu yiyeceklerle karnını doyuruyor.

Ama kültür farklılığı yüzünden, kimine çok lezzetli gelen, kiminin midesini bulandırıyor.

Örneğin bizim haşladıktan sonra üstüne zeytinyağı gezdirip, limon sıktığımız kuzu beyni, bir çok kültürde mide bulandırıcı bir yemek. Halbuki biz onsuz rakı masası düşünemiyoruz.

Kokoreç için de aynı şeyleri söylemek mümkün. Kokoreçin lafı bile benim ağzımı sulandırırken, bir Amerikalının midesinin alt üst edebiliyor.

Öte yandan Amerikalıların acımadan vurup yedikleri şirin sincaplar, bizim için oldukça yabancı bir gıda ürünü.

Yine Peru’da, şişlere geçirilip afiyetle yenen büyük tarla fareleri, bir çok kültürde düşlerde bile yer almıyor.

Maymun ve köpek eti de dünyanın büyük bir bölümünün dışladığı yiyeceklerin başında geliyor. Halbuki Çin ve Vietnam’da bu hayvanların etleri en iştah açıcı yiyecek sınıfına giriyor.

Biz kuzu beynine övgüler düzerken, onlar maymun beynini öve öve bitiremiyorlar.

Uzak Asya’nın bir çok ülkesinde kırlangıç yuvasından yapılan çorba, en pahalı yiyeceklerin başında geliyor.

Bunlar sıradan yuvalar değil. Derin uçurumlarda yapılmış özel yuvalar. Toplanması çok zor ve özel ustalık istiyor.

Yüzlerce dolar ödeyip, bir kase kırlangıç yuvası çorbası yiyeceğiniz hiç aklınıza gelir mi?

Ortasından kazık geçirilip, ateşin üstünde döndürülen timsaha ne dersiniz? Ben bu kebabın tadına bakmadım ama kuyruğundan yapılan şişi yedim. Tavuk eti kıvamındaydı.

Garip yiyeceklerin en çok tüketildiği kıta Afrika. Aslan hariç neredeyse tüm hayvanlar yeniyor. Evliya Çelebi bile Seyahatname’de, Sudan gezisi sırasında zürafa boynu yediğini ve sevdiğini belirtmiş.

Her yörenin sofrasında orada yaşayan hayvanlar var. Mesela Grönland’da, Muktuk denen kızarmış balina derisi, en sevilen yiyeceklerin başında geliyor. Yağlı ve kıtır kıtır!

Meksika’da ise Agav bitkisinin kökünde yaşayan karıncaların yumurtalarından, yağda kızartılarak yapılan dürüm kapış kapış gidiyor. Eğer yemeye niyetlenirseniz bu dürümün adı: Escamoles.

Hong Kong’ta kurutulmuş kertenkele, Japonya’da ton balığının gözü, beslenme listelerinde yer alan yiyecekler.

Gelelim böceklere.

Çekirgeler bir sıçradı, iki sıçradı, üçüncüsünde mutfaklardaki yerini aldı. Protein miktarı oldukça yüksek olan çekirgeler, artık geniş kitlelerce tüketilmeye başlandı.

Çinliler bu hayvanı üretmek için Afrika’da geniş araziler satın alıp, üretime geçtiler bile.

Uzak Doğu’nun bu lezzetli sokak atıştırmalığı, artık tüm dünya mutfaklarına doğru yolculuğa başladı. Çoğu gıda reyonlarının raflarında konserve olarak boy gösteriyor. Çekirge unu da raflarda yerini alan gıda maddesi oldu.

Ben Bang Kong’ta kızartılmış çekirgenin tadına baktım. Bana Beypazarı kurusunu anımsattı.

Ünlü şef Gordon Ramsey, kendisine ikram edilen kızarmış Tarantula’nın bacaklarının tadının, tavuk kanadı tadına benzediğini söyledi ve afiyetle yedi. Tarantula, bir basketbolcunun avucu büyüklüğündeydi.

Akrep, hamamböceği, tırtıllar, karıncalar artık görmeye alıştığımız, yenmesi fikrini pek yadırgamadığımız yiyecek kaynakları haline geldi.

İnsanoğlunun gözü şimdi denizin derinliklerinde. Balık neslini yavaş yavaş tükettik, sıra geldi diğer çeşitlere.

Japon mutfağının gözde yiyecekleri olan yosun ve deniz anası, hedefteki yiyecekler. Gıda sektörü özellikle deniz anasını tüm dünya sofralarına sokmanın peşindeler. Bunun için çeşitli pişirme yöntemleri deniyorlar.

Diğer bir yiyecek adayı da deniz yosunu. Bunu da günlük tüketilen gıda maddesi yapabilmek için harıl harıl çalışıyorlar.

Deniz solucanları, deniz atı, deniz yıldızı, deniz patlıcanı ve diğerleri. İnsanoğlunun niyeti dünyada çanlı olarak ne varsa hepsini yiyebilmek. Her şey tükenince o da tükenecek ve son gelecek.

Sözün özüne gelirsek: Artık yabancısı olduğumuz yiyeceklere burun kıvırmayalım. Onları yakın bir gelecekte mutfaklarımızda kullanacağımız gerçeğine kendimizi hazırlayalım.