İçişleri Bakanı Süleyman Soylu; “Gezi olmamış olsaydı adımın Süleyman olduğu gibi eminim ki, biz şu anda 15 bin dolar kişi başına gelir seviyesine ulaşmıştık” dedi.

Oysa AKP kadar ülkeyi kötü idare eden başka bir yönetim gelmedi. AKP dışında başka bir parti ülkeyi yönetseydi, inanın Türkiye şu anda kişi başı 20 bin dolar seviyesindeydi!

★★★

Aslında Süleyman Soylu da benimle aynı fikirdeydi... Gerçekten isabetli tespitlere sahipti... Nitekim kendisi 14 Mart 2009 günü yaptığı konuşmada; “Türkiye’de 3 kişiden biri fukaralık sınırının altındadır. Eleştirilmesi gerekenler insanları bu duruma düşüren hükümettir” demişti.

★★★

Size şöyle anlatayım. Hani 2023 yılında Türkiye ekonomisini dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına sokacaklardı ya...

2019 yılı itibarıyla Hollanda ve Suudi Arabistan bizi solladı geçti. Bugün Türkiye ekonomisi 19’uncu sıraya geriledi. Yıllık kişi başı gelirimiz 8958 dolara indi!

★★★

Zira 1976 yılında Süleyman Demirel zamanında Türkiye zaten 17’nci büyük ekonomiydi... Bülent Ecevit ile 1979 yılında 16’ncı sıraya kadar yükseldi.

Sonrasında hep bu seviyelerde gitti geldi. Hem Demirel hem de Ecevit bu durumun nüfustan kaynaklandığını ve fazla bir anlamı olmadığını bildikleri için meydanlarda bununla övünmek onların akıllarına gelmedi!

★★★

Bizden bir sonra, yani 20’nci sırada kim var? İsviçre... Nüfusu 8.5 milyon kişi... 83.717 dolar kişi başı geliri... Hiç Türk Lirası’na çevirmeye çalışmayın, insan fena hissediyor kendini!

Dünyanın beşinci büyük ekonomisi Hindistan... Hindistan iş gücünün ucuz olduğu ve nüfusun fazla olduğu bir ülke... İnsanlar zor şartlarda düşük ücretlerle çalışıyorlar... Fakirler, fukaralar... Kişi başı gelirleri yıllık 2172 dolar...

★★★

Siz hangisinde yaşamak istersiniz? Hindistan gibi beşinci büyük ekonomide mi? Yoksa yirminci sıradaki İsviçre’de mi?

Kötü ekonominin nedeni Gezi mi?


Ekonomide kötüye gidişin miladı olarak Gezi Parkı protestoları gösteriliyor. Biraz ekonomiden anlayan herkes bu durumun Gezi ile bire bir alakası olmadığını biliyor!

Dolar protestolar öncesi 1.82 seviyelerinde hareket ediyordu. Gezi Parkı protestoları ile birlikte zaman zaman 1.90 liraya geldi. Peki, bu 8 kuruşluk artış tamamen Gezi’nin etkisi miydi?



Türkiye ekonomisi her zamanki gibi ekonomik sorunları halının altına süpüre süpüre gidiyordu. Geziden 1 hafta önce 22 Mayıs 2013’de Amerika Merkez Bankası Başkanı Ben Bernanke, tüm dünya piyasalarını alt üst eden kararını duyurdu.

★★★

Amerika, artık piyasaya para sürmeyeceğini, sürdüğü paraları geri emeceğini ve faiz artırımına gideceğini, açıkladı!

Tam da bu açıklamadan birkaç gün sonra iş makineleri Gezi Parkı’na daldı. Çarşı karıştı, eylemler başladı. İkisi birbirine denk geldi, bütün fatura Gezi’ye yüklendi.

★★★

Amerika’nın “parayı kısıyorum” açıklamasından Türkiye ekonomisinin etkilenmemesi mümkün değildi! Nitekim bütün gelişen ülkelerin para birimleri değer kaybetmişti.

AKP; “ben kötü yönettim” diyemedi menüden işine geleni seçti. Yaptığı bütün ekonomik hataları Gezi’ye yükledi.

Ne versen yiyen kitle...


Takvimler 26 Aralık 2016’yı gösteriyordu. Erdoğan, Ilgaz 15 Temmuz İstiklal Tüneli’nin açılışına video konferans yoluyla katıldı.

“Şimdi size bir müjde daha veriyorum; OECD Türkiye’nin de içinde yer aldığı 8 devletin orta gelirli ülkeler sınıfından yüksek gelirli ülkeler sınıfına geçtiğini açıkladı” dedi.

★★★

Belli ki hazırlıksız yakalanmış kalabalıktan çıt çıkmadı. “Yahu yüksek gelirli ülkeler sınıfına geçtik” deyince alkış yükseldi!

Oysa iddia, Sabah Gazetesi ekonomi servisinin cehaletinden kaynaklanmış bir durumdan öte değildi... OECD geleneksel yılsonu falına bakmış, onu yayınlamıştı.

★★★

Falda 4 farklı 2030 senaryosundan sadece ikincisinde Türkiye, 8 ülke ile birlikte 2030’da yüksek gelirli ülke olabileceği yazıyordu.

Türkiye’nin yan ısıra listede Çin, Kolombiya, Kosta Rika, Endonezya, Kazakistan, Meksika ve Güney Afrika da vardı.

Sahi Erdoğan ciddi ciddi yönettiği ülkenin bir anda zenginleştiğine mi inandı? Neden “Bir yanlışlık vardır belki, inceleyin şu gazetenin haberini” demedi? Danışmanları neredeydi?

Sonrasında söylediklerini düzeltme ihtiyacı bile duymadı. Araya kaynadı.

★★★

Ya alkışlayanlar neyi alkışladıklarını hiç düşünmedi mi? Yüksek gelirli ülkeler sınıfına geçerken biz neredeydik? Sadece Türkiye mi geçti, vatandaş olarak biz de geçtik mi?

Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile mi geçtik? Türkiye’yi geçirdiler de sonra milleti yanına mı aldıracaklar? Bir kişi de alkışlamadan önce bunları sorgulamaz mı?

★★★

Bugün kişi başına kitap okuma oranı “binde 1” olan Türkiye, bir haftadır kitap okuyan bir çocuğu tartışıyor haliyle...

Ya bu durum virüs gibi yayılırsa? Ya kitleler her denilene inanmazsa? Birilerinin beka sorunudur bu vaka!