Erdoğan’ın açıklayacağı “Türkiye’nin dönüm noktası olacak müjdeyi” beklerken, heyecandan ellerim titreyerek kaleme alıyorum bu satırları... Hadi hayırlısı...

Eh, yerli otomobil sıktı, Kanal İstanbul baydı... Yeni bir şeyler söylemek lazımdı...

Müjde dedi ya, göreceksiniz “şu kadar milyar dolarlık” denmesi işin olmazsa olmazı... Ekonomik kriz yok algısı yaratma çalışmasının son halkası...

★★★

Bu arada Merkez Bankası ekonomi için hayli önemli olan faiz kararını açıkladı... Saraydan “olur” gelmediyse demek ki, aynı bıraktı.

Neden böyle uğraşıyoruz ki? Cumhurbaşkanı aynı zamanda “Merkez Bankası başkanıdır” diyelim, boşu boşuna maaş ödemeyelim!

★★★

Ekonominin durumu ve piyasa şartları göz önüne alındığında faizleri artırması gerekirdi. Zira müjde öncesi yapılacak iş mi? Ülkeyi kendi haline bıraksak inanın kendi kendini daha iyi yönetirdi.

Gerçi faiz artırımı da ekonomi adına fazla bir anlam taşımayacaktı.

Faiz oranını Merkez Bankası direkt belirlemez. Serbest piyasa belirler. Parasını faize yatıran, getirisinin enflasyondan fazla olmasını talep eder... Yoksa Türk Lirasında kalmaz, dövize, altına gider...

★★★

Merkez Bankası’nın faiz kararı harikalar yaratıp ülkenin ekonomisini düze çıkartmaz... Lakin yanlış hamleler, gereksiz kurcamalar ülke ekonomisini dibe sokar!

Politika faizi dedikleri 8.25’lik oran nerede kullanılıyor bilen var mı? Var! Hiçbir yerde... Sadece kağıt üzerinde... Sarayın gönlünü hoş etmede...

★★★

Faiz kararının ardından teknik düzenleme yapmayı da ihmal etmediler. Döviz rezervini eritmiş, 30 milyar dolardan fazla içeri girmiş Merkez Bankası’na bankaların biraz daha emanet para vermesini emrettiler!

Karşılık oranlarının artması ile bankaların para yaratma kabiliyetleri azalacağı için faizleri artırma yoluna gitmeleri kaçınılmaz olacak. Mevduat faizleri artacak!

★★★

Türkiye’de ekonomi gerçekten iyiye gitse zaten faizler düşer. Merkez Bankası da piyasaya uyum sağlar, dengeyi tutturmaya bakar. Bizimkiler para cambazlığı derdindeler...

Sürekli aynı yanlışı yaparak doğruyu bulmaya çalışıyorlar. Geç kalmanın bedeli her zaman daha fazla faiz artışıdır.

Ahanda buraya yazıyorum, dün faizi artırmadılar ancak önümüzdeki aylarda bugünün cezasıyla birlikte katmerli olarak artıracaklar!

★★★

Zira ekonomi çoktan yönetilebilir olmaktan çıktı. Hem daha zor hem daha maliyetli borçlanılacak.

Malum tüm iyi şeylerin kaynağı kendileri, ters giden bir şey varsa suçu üzerine atacak birilerini arıyorlar. Sütten çıkmış AK kaşıklar.

Ülkeyi öyle bir hale soktular ki, bize müjde değil mucize lazım... Bırakalım faizi bakalım şapkadan ne çıkartacaklar?


Ne oldu 2020 yılı dolar kuru 6 lira hedefine?


Bundan tam iki yıl önce... Yine günler öncesinden tanıtımı yapılan, büyük umut bağlanan Türkiye’nin yaşadığı ekonomik krizi atlatmasını sağlayacak Yeni Ekonomi Programı açıklandı.

“Değerli hazırûn” diyerek başladı. Hedefleri tek tek saydı. Nasıl yapılacağını anlatmadı. Orası hep muallak kaldı!

Büyük ihtimalle; “Düşündük taşındık, orta vadede ne yaparız biz de bulamadık” diyemediler. Ekonomik kriz yaşayan koskoca bir ülkenin kurtuluş reçetesini yarım saatte sunup bitirdiler.

★★★

Açıklama sonrası iş insanları, oda ve borsa başkanlarının görüşleri alındı. Bu şahıslar açıklanan programa bayıldı... Bayılanların yarısı ancak batınca ayıldı... Sarayın kapısını aşındırdı. ‘Kurtarın bizi’ diye yakardı!

Yıllardır ülkeyi kötü yönetmenin, ekonomiyi tarumar etmenin, kaynakları kemirmenin, yandaşlara milyarlar yedirmenin faturasını sadece bir yılda toparlayacaklardı. Gerçekten de patronlar buna inandı mı?

★★★

Öyle bir anlattı ki, bir açıp kapasak, arkadan fişi çıkartıp taksak düzelecekti sanki... Verdikleri hedefler dolar kurunun ne olması gerektiğini anlatıyordu bize...

Buna göre; 2019 yılı ortalama dolar kuru tahmininin 5.60 TL, 2020 yılı ortalama dolar kuru tahmini 6 TL, 2021 yılı ortalama dolar kuru tahmini 6.20 TL olması gerekiyordu. Ne oldu?

★★★

Size şöyle anlatayım... Yandaşların göz bebeği yap-işlet-devret ihaleleri var ya... Bilinen borç 145 milyar dolar... Tabii çoğunun sözleşmesi ticari sır niteliğinde olduğu için bu borç 245 milyar dolar da olabilir... Kim bilebilir?

İşin enteresan tarafı bu yerli ve milli projelerden tek bir tanesi bile Türk Lirası cinsinden değil! Devletten iş alanlar gelir garantilerini döviz cinsinden talep ediyorlar...

★★★

Doların bu yıl ortalamasını “6 lira” hesaplayan bir ekonomi yönetimi olunca hak vermemek elde değil ihaleyi alanlara... Ahmak değiller, yandaşlar! Onlar bilmiyorlar mı bu yönetimin hiçbir şeyi doğru hesaplayamayacağını?

İhalelerin toplamı 145 milyar doları bugünün kur farkı ile çarpınca aradaki fark 188 milyar lira... O da dolar yılsonuna kadar artmazsa...

Kim ödeyecek farkı? “Dolar ile maaş mı alıyorsun? Dolarla borcun mu var?” diyen değil tabii ki? Cebinden mi verecek? Hayır! Ödediğimiz vergilerden gidecek!

★★★

Bu borç olarak aslında borç olarak görünmeyen bir borç... Her yıl bütçeye bir taksit ödemesi koyuluyor. Kur ortalaması artınca, fark üzerine ekleniyor...

Önümüzdeki 25-30 yıl boyunca da böyle olacak...

★★★

Yancı patronlara gelirsek... Bakın 2019 yılında en büyük 500 sanayi kuruluşunun toplam kârı 61 milyar lira...

Finans hariç özel şirketler kesiminin 166 milyar dolar net döviz borçları var. Yılbaşından beri sadece kur farkı zararları 224 milyar lira...

Neydi en büyük 500’ün kârı? Yaklaşık 61 milyar lira… Anlayacağınız 500 büyük sanayi şirketinin yaklaşık 4 yıllık kârı, borçlarının bırakın anaparasını sadece kur zararına gitmiş durumda...

Bir de bu 2019 yılı kârı... 2020 yılı tahmin edeceğiniz gibi çok daha fena...

★★★

Gelecek kuşaklar tıpkı bizim; “Genç Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı’dan kalan borçları bile ödedi” dediğimiz gibi, “AKP’den kalan borçları bile ödedik” deyip övünecekler ileride... Tabii ödeyebilirlerse!