“Tank Palet Fabrikası’nı Katar’a satmadık, 25 yıl işletmesini verdik” demek asıl soruya cevap değil.

Söz verildi.

Tarih açıklandı.

Ortada tank yok.

Üretim başlayamıyor.

Bu nedenle geçen hafta yazdığım; “Katar aşkı! Büyüyor... Büyüyor... Ortada tank yok...” yazısına devam ediyorum.

SORU:

Gizli bilgilerin yabancı bir ülkenin eline geçememesi için dünyanın hiçbir yerinde yabancı ortaklı şirkete “savunma sanayi işi” verilmez. ABD, Almanya, Fransa, İtalya milli tanklarını yapmış ülkeler. Onların yabancı ortağı yok, bizim tank yapacak şirketi niçin Katar’a ortak ettiniz?

SORU:

Türkiye’nin kendi milli ve yerli tankını yapabilmesi “Acil Harekat İhtiyacı” gerekçesiyle (1992 yılında) projelendirildi. Ve “Altay Tankı üretimi” yani Ana Muharebe Tank (AMT) projesi bu ihtiyaçtan doğdu. Son günlerde yerli ve milli tank Altay’ı yapmanın artık eskisi gibi acil ihtiyaç olmadığı görüşü ortaya atıldı. Bu, Katar ortaklı BMC firmasının üzerine aldığı sorumluluğu yerine getirememesine kılıf hazırlığı mıdır?

Hani nerde Tank?

Niçin üretilmiyor?

★★★

SORU:

2018 yılında dönemin Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli’nin “Altay Tankı Motoru’nun yerli olmasını planladık. 2018 sonu en geç 2020 başında Altay Tankı’nı yerli motorla üreteceğiz” sözü niçin yerine getirilemedi? Toplumu bile bile mi yanılttınız?

SORU:

Yerli ve Milli Altay Tankı ihaleye çıktığında ve ihale BMC firmasına verildiğinde ortada Katar ortaklığı yoktu. Katar ortaklığı kafalarda, gönüllerde, planlarda vardı da halktan mı gizlendi? Savaş sanayi stratejik bir üretimdir, yabancı ortak alınmaz. Katar nereden çıktı?

SORU:

Şu bilgiler her yerde ve arşivlerde var: Yerli ve Milli Altay Tankı geliştirme projesini ilk Otokar (Koç Holding şirketi) adlı firma kazandı. Tankı geliştirme ihalesine BMC ve OTOKAR girmişlerdi. BMC’nin teklif fiyatı yüksek olduğu için iş OTOKAR’a 500 milyon dolara verildi. OTOKAR ana yüklenici olarak aldığı bu 500 milyon doları; savunma sanayinin pırlanta devlet şirketleri olan ASELSAN, ROKETSAN, MKEK, ROTEM ve diğer küçük şirketlere dağıttı. Yani bu tank projesi OTOKAR adlı yerli özel firma ile ağırlıklı olarak savunma sanayi devlet şirketlerinin 78 ay süren ciddi çalışması sonucu 5 ayrı prototip üretmesi ve bu prototipleri Genel Kurmay, Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Milli Savunma Bakanlığı’nın yakın takibi ve onayı ile gerçekleşti. Fakat seri üretim ihalesi burun farkıyla BMC firmasına verildi. BMC firmasına ihale verilirken, ona TANK PALET’in işletme hakkının da devredileceği önceden kararlaştırılmış mıydı?

★★★

SORU;

BMC devletin eline terk edilmiş bir şirketti. BMC devletin elinden önce iktidara yakın olduğunu kendisi şiirli anlatımla söyleyen bir iş adamına satıldı. Bu yeni sahipli BMC’ye Altay Tankı’nın seri üretimi verilirken, TANK PALET fabrikasının işletme hakkının 25 yıllığına devredileceği ihale teknik şartnamesinde yoktu. Şartnamede olmayan bir imkan ihaleyi kazanan BMC firmasına tanındı, ayrıca BMC’ye İzmir’deki fabrikası yetersiz diye Sakarya Karasu da çok büyük devlet arazisi bağışı da yapıldı. Bütün bunlar bir şirketi ve bir kişiyi kayırmak ve bu kayırmadan Katar’a da  pay aktarmak değilse nedir?

SORU:

İhalelerde teslim tarihi sözü önemlidir. Eğer ihaleyi alan yani tank seri üretimi ihalesini kazanan firma teslim tarihinde tankları yetiştiremiyorsa ihale iptal edilir, iş ikinci sıradaki firmaya verilir. Böyle yapılmadı. Şimdi “Tank acil ihtiyaç değilmiş” söylentisi çıkararak aslında iktidar yakını iş adamının sahibi olduğu BMC’yi korumak ve “projenin batırılarak kapatılması mı” hedefleniyor.

★★★

Ey okur!

Yerli ve Milli Tank üretimi ile Tank Palet Fabrikası’nın Katar ortaklı firmaya 25 yıllığına kiralanması tartışmalarında “fotoğrafın tümünü görmeye” bir katkısı olsun diye bu yazıyı yazma ihtiyacı duydum.

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



Korona sömürüsü!


Aşı ne zaman gelecek? Çin’den kim getirecek? Kaça alacak, devlete kaça satacak? Kişi zengin etme ve yüksek sömürü ortamı yaratıyor. İnşaat Mühendisi Önder Güvenç, eşi Sevinç Güvenç’e PCR testi yaptırmak için evlerinin yakınındaki özel bir hastaneye başvurdu. Test pozitif çıktı. Akciğer tomografisi, kan tahlili, tetikler yapıldı, doktorlar hastaneye yatırılsın kararı verdiler. Hastane, tomografi ve PCR testi için hemen 4.828 TL aldı. Yatış için de 40 bin TL peşin istendi. 40 bin TL yatırıldı ve Sevgi Güvenç hastanede 7 gün yattı. Solunum sıkıntısı (entübe) olmadı. Yoğun bakıma ve özel bakıma ihtiyaç doğmadı. Kendisine devletin verdiği ilk gün 12 saat arayla 8 adet ve sonraki günlerde de 12 saat arayla 3 adet hap dışında hiçbir özel tedavi yapılmadı. 7 günün sonunda PCR testi negatif çıktı. Ve bir hafta için 44 bin 828 TL ödendi. Önder Güvenç, hastaneden defalarca talep etmesine rağmen yapılan tedavinin ayrıntılı faturalarını alamadı.