Unutkanlık bela!

Stres, depresyon.

Kaygı, kuşku.

Kafa travması.

Bellek bozulması.

Kötü beslenme.

Vitamin eksikliği.

Gereksiz bilgi yükleme.

Hafızayı çöplük yapma ve diğer birçok neden unutkanlık yaratıyor. Unutkanlık hastalığı (mitomani) siyaset tartışmasına girdi.

Kim mitoman!

Kim değil!

Fevzi Uysal, bir “unutturulanlar listesi” hazırlamış.

Uyarıcı bir liste.

★★★

Valiler; cumhurbaşkanı, bakan, parti başkanının kölesi değildi.

Unuttuk.

Biz unutmadık.

Unutturulduk.

Mahkeme yargıçları, iktidarın düşüncesine ters karar verince sürülmezlerdi.

Unuttuk.

Biz unutmadık.

Unutturulduk.

Yönetenin ağzından çıkan kanun sayılmaz, ayet gibi tekrarlanmazdı.

Unuttuk.

Biz unutmadık.

Unutturulduk.

Meclis’te kararlar konuşarak, tartışarak, ortak akla varılarak, azınlığın hakları da gözetilerek çıkarıldı.

Unuttuk.

Biz unutmadık.

Unutturulduk.

Kamu yönetiminde birinin yanlışını diğerinin düzelteceği mekanizmalar vardı.

Unuttuk.

Biz unutmadık.

Unutturulduk.

Kamuda işe alırken ayrım, kollama, kayırma yapılmazdı. Bilgiye, beceriye, diplomaya bakılırdı.

Unuttuk.

Biz unutmadık.

Unutturulduk.

Ben, Fevzi Uysal, Eskişehir’de Tarım İl Müdürlüğü çalışanı iken ve Ziraat Mühendisleri Odası İl Temsilciliği yaparken “iktidarın tarım politikasını eleştirebiliyor” ve bunu korkmadan yapabiliyordum. Bugün bunu yapanlar evlerine gidinceye kadar görevlerinden sürülüyorlar.

Unuttuk.

Biz unutmadık.

Unutturulduk.

Öğretmenler, öğrenciler, memurlar cumhurbaşkanını siyasi gezisinde karşılamaya götürülmezlerdi. Götürüldüğünde ülke çapında skandal zorlama sayılırdı.

Unuttuk.

Biz unutmadık.

Unutturulduk.

Camide iktidar partisi ya da muhalefet partisinden önde gelen biri kahvaltı vermez, ayıplanır, utanır veremezdi.

Unuttuk.

Biz unutmadık.

Unutturulduk.

Cumhurbaşkanı, muhalefet partisi liderini aşağılamaz, hakaret etmez, ona “mitoman” demezdi.

Unuttuk.

Biz unutmadık.

Unutturulduk.

Diyanet işleri başkanları iktidar partisine oy istemez, iktidar partisi liderinin her toplantısında ön safta görünmezdi.

Unuttuk.

Biz unutmadık.

Unutturulduk.

Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı “Gençlik Merkezleri” iktidar partisi gençlik kolları ile iç içe çalışmazdı.

Unuttuk.

Biz unutmadık.

Unutturulduk.

Valiler, “şehit cenazesine gönderilen muhalefet lideri çelengini” kaldırmazdı.

Unuttuk.

Biz unutmadık.

Unutturulduk.

Parti İl Kongrelerinin yapıldığı salonları, o partinin belediyeleri temizlemezdi.

Unuttuk.

Biz unutmadık.

Unutturulduk.

Kamu görevlileri, yandaş özel sektör yöneticilerinin şamar oğlanına döndürülmezdi.

Unuttuk.

Biz unutmadık.

Unutturulduk.

Valiler iktidar partilerinin kendi içindeki bilgilendirme toplantılarına katılmazdı.

Unuttuk.

Biz unutmadık.

Unutturulduk.

Özel sektör bakanlara, siyasilere makam aracı tahsis etmezdi.

Unuttuk.

Biz unutmadık.

Unutturulduk.

“Oy verenle, vermeyen bir olur mu” diye ayrımcılık yapılmaz ve bunun arkası salgın günlerinde muhalefet belediyesinin halka bağış hesabına el koyma sonucunu getirmezdi.

Unuttuk.

Biz unutmadık.

Unutturulduk.

Yolsuzluk, dolandırıcılık, zimmet suçu işleyenlerin makamında kaldığı hatta yükseltildiği hiç olmazdı.

Unuttuk.

Biz unutmadık.

Unutturulduk.

Yandaş, hatırlı kişiler için özel yol, kavşak düzenlemeleri yapılmıyordu. İktidardaki partinin il başkanının iş yeri açılışına emniyet müdürleri, valiler, rektörler, müftüler, alay komutanları koşturmazdı.

Unuttuk.

Biz unutmadık.

Unutturulduk.

Park işletmesini belediyeye verip, seçimi kaybedince (Kırşehir) sözleşmeyi iptal eden bakanlık (Tarım ve Orman Bakanlığı) da tarihte görülmemişti.

Unuttuk.

Biz unutmadık.

Unutturulduk.

Seçimlerde kendisini desteklemeyen personelini (Adana Tufanbeyli) çaycıya denetleten de bugüne kadar olmamıştı.

Unuttuk.

Biz unutmadık.

Unutturulduk.

Basına fotoğraf verirken parti il başkanlarının önde durup valinin arkada (Tekirdağ) durduğu rezalet hiç olmamıştı.

Unuttuk.

Biz unutmadık.

Unutturulduk.

Okullara yardım yapan muhalefet belediyelerinin görüntüleri için soruşturma açan iktidar bugüne kadar olmamıştı.

Unuttuk.

Biz unutmadık.

Unutturulduk.

Daha önce parti toplantıları, devletin bir kurumunun salonlarında gerçekleştirilmiyordu.

Unuttuk.

Biz unutmadık.

Unutturulduk.

Hiçbir dönemde yurt dışında gezmeye gitmişken, yurt içinde kendisini sınava girmiş gibi gösteren milli eğitim müdürüne soruşturma açan vali görevden alınmamıştı.

Unuttuk.

Biz unutmadık.

Unutturulduk.

Hiçbir dönemde yandaş valilerin lüksüne ve israfına göz yumulmamıştı.

Unuttuk.

Biz unutmadık.

Unutturulduk.

★★★

Gerçekten!

Ne çok kazanılmış değer varsa hepsi unutturuldu.

Mitomani başa bela!


Başaracağız!


İnsanlık yeni salgını ciğerinden yedi fakat beyniyle yenecek.

Çünkü dünyanın en iyi ve en verimli fabrikası beyindir. İnsanlar, bilim alanına, arsasına, parseline kurdukları bu verimli fabrika ile virüsü dize getirmenin aşısını, ilacını da bulacaklar.

Virüs!

Ciğeri alt edebiliyor.

Akılı ise iptal edemiyor.

Bu virüs akıl merkezini açıcı bir sonuç yarattı.

Bilim bizde de öne geçti.

AR-GE de öne geçti.

Buluş da öne geçti. Nitelikli insan eğitiminin önemi de yeniden hatırlandı.

Geçenlerde bir kamuoyu araştırması yayınlandı.

Halkın en çok güvendiği kurumlar sayılıyor.

Hükümet, basın, ordu, polis, politikacı, hoca, imam, bilim adamı gibi sıralamalar.

En güvenilir “bilim adamı” çıktı.

Virüsün faydası: Totemleri yıktı.

Tabuları devirdi.

Muskacılık türeyemedi.

Üfleme itibar görmedi.

En hakki mürşit ilim oldu.

★★★

Virüse karşı dünya ölçüsünde savaş başlayınca gördük ki, “herkes elindeki silahı kendisi için kullanınca” başarılı bir strateji yürütüyor.

Elimizdeki silah:
Beyin.

İdrak.

Dikkat.

Algılama.

Beyin ile ilim birleşti ve insanlığa “önce virüsten kendini koru” önerisi çıktı:

Mesafeni bil. Uzak durmayı bil. İzolasyonu bil. Yani önce kendini koru. Sonra dayanışmayı öne geçir. Bencilliği öldür. Egonu sıfırla. Çok paralılar, zenginler, mal mülk sahipleri ile parasızlar, yoksullar bu açıdan eşitlendi. Paranın iyi bir köle, kötü bir efendi olduğu ortaya çıktı. Dünyanın en zengin ülkeleri ABD, İngiltere, Fransa, İtalya, İspanya paralı ve zengin oldukları için virüsün hışmından sıyrılamadılar. Tersine zenginliklerine çok güvendikleri için, başlangıçta umursamadılar, en zor durumda onlar kaldılar.

Virüs ciğerden vurdu.

Yeniden bilime sarıldılar.

★★★

Virüsler usta!

Değişimin ustası.

Kalıcı değişim dedikleri mutasyona uğruyorlar ve insan-hayvan tüm canlının DNA’sında bir kuşaktan öbür kuşağa geçerek kalıcı bir fark yaratıyorlar.

Önünde sonunda.

Er ya da geç.

Bu virüs de mutasyona uğrayacak ve bulaştığı insanı öldüremez hale gelecek. Bu virüsün iyi tarafı bizim gibi “üfürme-muskadua- toteme sarılma- tabuya saplanma” bağımlısı olan ülkemiz insanında zihniyet devrimi yapması oldu.  COVİD-19 salgınından ülkemizde ilk ölüm 17 Mart günü gerçekleşti. 1 ay doldu ve bir ay boyunca 82 milyon Türkiye günde 16 saat bilim adamı doktorları dinledi, bıkmadı, usanmadı.

En hakki mürşit ilim!

En verimli fabrika beyin.

İkisini birbirinden koparınca bir virüs gelir insanın ciğerini alır. Toplum, “en verimli fabrika ile en hakiki yol göstericiyi” buluşturmayı hatırladı.

Üfürme, yalan, muska, dua, tabu, totem, adam parlatmadan uzak durmak zorunda olduğunu öğrendi.

Eski zihniyet yıkılıyor.

Sandıkta yıkılacak.

Başaracağız!