Türk Amerikan İş Konseyi Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ, bizim gazetenin yazarı Serpil Yılmaz’a “ABD Türkiye’ye doğal gazı Rusya’dan daha ucuza satıyor” diyen bir bilgi verdi.

Kaça?

Ne kadar ucuza?

Onu söylemiyor.

Devlet sırrı mı?

Şirket sırrı mı?

İkisi birden mi?

ABD, Avrupa ülkelerine de doğal gaz satıyor. Rus doğal gazı ile ABD doğal gazı rekabet halindeler. Bu rekabetten dolayı Avrupalı doğal gazı bizden 4 kat daha ucuza kullanabiliyor. Aynı Rus ve Amerikan rekabeti bizim ülkemizde de var ama bizde doğal gaz fiyatı, üstelik dünyada petrol fiyatları da düştüğü ve doğal gaz fiyatı da petrol fiyatına vidalı (endeksli) olmasına rağmen, düşmüyor.

Duyuyoruz.

Rus doğal gazı:

1000 metreküpü.

270 dolar.

Hayır, 250 dolar.

O da değil.

230 dolar.

Amerikan doğal gazı:

1000 metreküpü.

200 dolar.

Hayır, 150 dolar.

O da değil.

100 dolar.

★★★

Neler gördük:

Rusya ile Türkiye arasında doğal gaz anlaşması yapılırken Türk devlet şirketi BOTAŞ ile özel Türk şirketi GAMA, Rus devlet şirketi GASPROM ile ortaklaşa TURUSGAZ (Türkiye-Rusya) adlı bir şirket kurmuşlardı. Rus doğal gazını bu şirket Türkiye’ye satacaktı, satıyor. Ne var ki, Avrupa’daki fiyattan 4 kat daha yükseğe anlaşma yapılmış, “şirket sırrıdır-devlet sırrıdır” diye halktan gizlenmişti.

Neler duyduk:

Gizlenen bir sır daha vardı.

Şirketin yüzde 4.4 hissesi hamiline yazılmıştı. Hamiline yani isim geçmiyor. Hamiline senet kimin elindeyse o şirketin ortağı oluyor. Bu yüzde 4.4 hamiline hisse acaba o dönemde iktidarda olanların; bu pahalı anlaşmayı yapanların birine mi aitti, kimdi bu?

Konu savcılığa gitti.

Türkiye’de sonuç alınamadı. Konu unutuldu gitti. Rusya’da da bir savcı çıktı. Bu yüzde 4.4 hamiline hisse konusunu araştırdı ve Rusya’da 4 oligark (bir gecede zenginleşen eski devlet memuru) hapse girdi. Türkiye’de iktidara gelen AKP hükümeti, Ruslar ile yapılan doğal gaz anlaşmasını pahalı buldu, indireceğim diye masaya oturuldu. Yine de Ruslar’ın Avrupa’ya sattığı doğal gazın fiyatından 3-4 misli fazlaya almaya devam ediyoruz.

★★★

Neler görüyoruz:

SÖZCÜnün dünkü baskısında Yusuf Demir arkadaşımız, özetle şu haberi yazdı: “Orman yangınlarıyla mücadele için açılan uçak ihalesi sessiz sedasız Ruslara verildi. Rusya tarafında her şey çok net açıklandı. Ancak yasal zorunluluk olmasına rağmen ihale, Türkiye’de Kamu İhale Kurumu kayıtlarına yansımadı. Ne kadar bedelle verildiği sır olarak kaldı. Uçakları Cumhurbaşkanı Rusya gezisi sırasında beğenmiş, Tarım Bakanı da Rusya’ya gittiğinde “test sürüşü” yapmıştı.

Neler duyuyoruz:

Eski Bakan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, AKP’den ayrıldı. Gelecek Partisi’ni kurdu. Geçen gün; “Ben Başbakan iken ihalelerde neler döndüğünü gördüm. Müdahale edecektim (yani hesap soracaktım) darbe yapıp beni Başbakanlıktan indirdiler” dedi.

Neler!

Neler!

Kazığın boyu büyük.

Kendisi devlet sırrı.


Değerler!


Onlar yok olup gittiler. Silindiler. Çünkü çözüm üretemediler.

Dinozorlar.

Mamutlar.

Çözüm üretemedikleri için yaşayamadılar. İnsan beyni çözüm üretiyor. Korona mikrobu için de üretecektir.

Göz görüyor.

Kulak işitiyor.

Dil tat alıyor.

Burun kokluyor.

Deri hissediyor.

Beş duyunun topladıklarını ve bilimin öğrettiklerini harmanlayarak beyin çözüm buluyor. Hayat, insanı her dara düştüğünde kendini toplayıp, kendini sorumlu sayıp çözüm üretmeye zorladı.

★★★

Charles Darwin, yaklaşık 150 yıl önce var olmak kavgasında “Doğal Ayıklanma” yasasının çalıştığını söyledi. Haklı çıktı. Belli bir ortamda aynı cinsin üyeleri arasında geçen “yaşama kavgasında” güçsüz olanlar yani uyum yapamayanlar yenilir, yok olur.

Çözüm üretenler.

Hayatta kalır.

Bu yüzden olmalı, insan vicdanı, “zayıfları da koruma altına almak için olmalı” değerler sistemi üretti.  Değer üretimi, ekmek ve su kadar önemli oldu, kuşaktan kuşağa uzanarak, üretilmiş bir değeri daha da ileriye taşıyarak ve sürekli olarak “zayıfı güçlü karşısında koruyarak” bugünlere geldi.

Herkes hür doğar.

Bu bir değerdir.

Herkes eşit doğar.

Bu da bir değerdir.

Cumhuriyet bir değerdir.

Demokrasi bir değerdir.

Egemenlik milletindir.

Bu da bir değerdir.

Laiklik de bir değerdir.

İfade özgürlüğü bir değerdir.

Bağımsız yargı da değerdir.

Bağımsız Meclis de...

Bağımsız basın bir değerdir.

Seçimle gelmek de değerdir.

Seçimle gitmek de...

Liyakat önemli bir değerdir.

★★★

İnsanlık, güçlünün, haksızın, firavunun, diktatörün, zalimin, sömürücünün, hilekarın, sahtekarın karşısında “zayıfı korumak ve hayat kavgasında eşitliği sağlayabilmek” için çok değer üretti. Değer üreten ve üretilmiş değerleri daha da yücelterek ileriye taşıyan toplumlar bugün daha mutlu, daha zengin, daha sağlıklılar.

Bizde tersi oluyor.

Demokrasi.

Cumhuriyet.

Eşitlik.

Laiklik.

Bağımsız yargı.

Bağımsız Meclis.

Bağımsız Basın.

İfade özgürlüğü.

Liyakat.

Seçimle gitmek.

Bu değerler bilerek ve isteyerek yıpratıldı, unutturuldu, unutturuluyor. Yeni değerler peydahlandı:

Susturma.

Bir değer oldu.

Korkutma.

Lekeleme.

Adam kayırma.

İsraf.

Partizanlık.

Yalan söyleme.

Tek adamlık.

Dindar görünme.

Allah ile aldatma.

100 defa umreye gitme.

Tarikata girme.

“Herkes bize Düşman. En milliyetçi benim” diye nutuk atma, “Etrafımız düşmanla çevirili. En vatansever biziz” diye slogan bağırma, “Onlar camiyi ahır yaptılar en inançlı Müslüman benim” diye övünme, Cumhurbaşkanlığı hukuk danışma titrini kullanıp eroin baronunu hapisten kaçırma, partili bir güreşçiyi 4 ayrı devlet kurumundan maaşa bağlayıp, devlet bankası yönetim kurulu üyesi yapma, muhalefet partisine “hain” deme, yandaş olmayan gazeteciye “casus” diye leke sürme yeni değerler olsun diye üretildi, dayatıldı.

★★★

Bunlar yeni değerler olarak kabul görmeye başlarsa toplum batmaya, çürümeye, krizlere girmeye, delirmeye başlar. Çözüm üretmeyen yok olur.