Ülkede “Bakın burası çok önemli” diyerek her şeye ağır vergi zamları bindirenler yanılgı içindeler...

Zaten yüksek olan vergileri fahiş düzeylere çıkartarak hazineye daha fazla gelir sağlanacağını beklemek, bu işi yeteri kadar bilmemektir!

Büyük oranda arttırılan vergiler hazineye herhangi bir fayda sağlamayacak!

Ekonomi, vatandaşın vergi yükünü arttırarak düzeltilemez! Bu yanlış uygulama bırakılmazsa, devlet olarak daha çok batağa gömüleceğiz!

★★★

Her alanda arttırılan vergiler alım gücünü o kadar çok etkiliyor ki, vatandaş artık karnını doyurmaktan başka bir şey düşünemez hale geldi.

Dramatik şekilde azalan satışlar azalmaya devam edecek... Ee, o zaman vergi nereden gelecek?

Otomobil vergileri yanlış uygulamanın son örneklerinden biridir... Otomobil alma niyetinde olanların hevesleri kursaklarında kaldı... Bir sabah kalktılar, baktılar ki, oto fiyatları 50 bin, 60 bin, lira birden artmış... Gel de al bakalım!

Araç satın almak artık zordan da zor!

★★★

Devlet yönetimindeki muhteremlerin lüks yaşamları devam ettikçe, paralar köşklere saraylara, oraya-buraya savruldukça, vergileri ne kadar arttırırlarsa arttırsınlar sorunları çözemezler...

İşler daha da karışır, daha da kötü olur. Hayat pahalılığı artar, işsizlik daha yakıcı, acıtıcı hal alır, döviz yükselişine salgın da eklenince ekonomi nefes alamaz hale gelir!

2020’nin ikinci çeyreğinde Türkiye ekonomisi yüzde 9.9 küçülmüş... Bu, kâğıt üzerindeki rakam tabii... Çevrenize şöyle bir baktığımız zaman gerçeğin çok daha farklı olduğunu görüyoruz.

İktidar bu davranışlarıyla sadece günü kurtarma çabasında...

★★★

Gerçekte büyük bir çöküş var. Bu dibe gidiş, vergi artışlarıyla önlenemez!

Limonu ne kadar çok sıksanız da, belli bir miktardan sonra bir damla bile çıkartamazsınız.

Vatandaş da o halde işte! Bu limon daha fazla sıkılmaz!

Vere vere kalmadı ve halkımızın Allah’a verecek bir can borcu kaldı sadece...

Mesele şu veya bu parti değil! Sorun tüm Türkiye!

İçinde bulunduğumuz kahredici durum, vergilere zırt-pırt zam yapmakla değil, bilgi ve beceriyle, içte ve dışta sağlanacak güvenle atlatılabilir.

Oysa bizde güvenin (g) si kalmadı!

Saygı Öztürk’ün kitabı


Tanıdığım en velûd (çok eser veren) yazarların başında Saygı Öztürk geliyor.

Hem lider gazete SÖZCÜ’nün Ankara Bürosu’nu yönetiyor, hem köşe yazıyor, hem haber peşinde koşuyor, röportajlar yapıyor ve tüm bunlar yetmiyormuş gibi peş peşe kitaplar yazıyor.

Bu kadar yoğun bir tempo her babayiğidin kârı değildir.

Şimdi Saygı Öztürk’ün son yazdığı kitap vitrinlerde...

“Siyasette-Bürokraside-Cezaevinde ALAATTİN ÇAKICI”

Mafya babası olarak tanınan ve hayat hikâyesi dizi film olacak kadar ilginç bir ismin öyküsü...

Çakıcı, MHP kökenli... Uzun yıllar önce bazı suçlar işliyor, cezaevlerinde yatıyor ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çabalarıyla çıkarılan bir yasada yararlanarak özgürlüğüne kavuşuyor.

Alaattin Çakıcı’nın yaşam öyküsüyle bir değil, beş değil, on beş roman yazılabilir. Öylesine maceralı bir hayat...

Hapis yatarken bile arkadaşlarına, dostlarına, kanatları altında aldıklarına yardım yapıyor. Bol paralı, zengin gönüllü...

Saygı Öztürk kitabında bütün bunları anlatıyor.

Alaattin Çakıcı’nın yurt dışında Ermeni Terör Örgütü ASALA ile yaptığı müthiş mücadeleler de var kitapta... Uzun süre yurt dışında kaçak yaşayan Çakıcı, sonunda Türkiye’de 16 yıl cezaevlerinde kalıyor... Şimdi özgür...

Eline, beynine, kalemine sağlık Saygı Öztürk... (Doğan Kitap)

GÜNÜN SÖZÜ


Her işte güven bir ruh gibidir, bir kere gitti mi, bir daha gelmesi zordur!