Sevgili arkadaşım, canım kardeşim Ertuğrul Akbay’ı bir yıl önce bugün kaybetmiştik. Onu hiçbir zaman unutmadık.

Birinci ölüm yıldönümünde bugün Akbay’ı Zincirlikuyu’daki mezarı başında sevgiyle, özlemle anacağız.

54 yıllık gazeteci olan Ertuğrul Akbay, basın dünyamızın efsane ismiydi... Büyük başarılara imza atmış, mesleğinin yüz akı olmuştu.

Atletik vücuduna, zinde yapısına rağmen, besleme medyanın rezil tetikçilerinin iftiraları nedeniyle bağışıklık sistemi harap bir hale gelmişti.

Yargı, ahlâksız tetikçileri durduramadı. Çünkü siyasi hava onlardan yanaydı ve arkalarında iktidarın gücü vardı. RTÜK denilen AKP yanlısı kuruluş da televizyonlardaki iftira dolu saldırılara göz yumuyordu...

Ertuğrul Akbay “Nedir bu haksızlık? Nedir bu hukuksuzluk? Oğlum iftiralar nedeniyle yurda gelemiyor. Torunlarımı göremiyor, onları kucaklayamıyorum.” diye dayanılması zor bir üzüntü içindeydi.

Ertuğrul Akbay, SÖZCÜ’nün sahibi Burak Akbay’ın babasıydı. “FETÖ’cü iftiraları” nedeniyle oğlu hakkında yakalama kararı vardı ve bu nedenle Türkiye’ye gelemiyordu.

★★★

Adaletsizliğin, hukuksuzluğun egemen olduğu, kin ve nefret ikliminin oluştuğu ülkemizde besleme medyanın Burak Akbay’ı yıpratmak için, babası Ertuğrul Akbay hakkında yaptıkları haysiyetsiz, kalleş yayınları bir kez daha lânetliyoruz.

SÖZCÜ, Türkiye’de bağımsız gazetecilik anlayışının kalesidir ve öyle kalacaktır.

★★★

7 Mart’ta vefat eden Ertuğrul Akbay’ı 8 Mart günü sonsuzluğa uğurlamıştık.

Burak Akbay, hakkındaki haksız yakalama kararı nedeniyle babasının cenaze törenine gelememiş, binlerce kilometre uzaktan kamera görüntüleriyle katılmıştı.

Bir evlâdın, babasının cenaze törenine gelememesi, haksız suçlamaların meydana getirdiği dramatik bir olaydı.

Daha sonraki, aylarda Burak Akbay hakkındaki yakalama kararı kaldırıldı. Kırmızı Bülten çıkartma talebi de Adalet Bakanlığı’ndan geri çekilerek iptal edildi.

Bunlar olumlu gelişmelerdir ama adalet daha yerine gelmemiştir!

Ülkemizde adaletsizliğin ve hukuksuzluğun biteceği, demokrasinin tam anlamıyla yeşereceği günleri umutla bekliyoruz.

Bataktan nasıl çıkarız?


Moskova’da 5 saat 40 dakika süren Türkiye-Rusya toplantısından “Ateşkes” kararı çıkması iyi bir sonuçtur.

İdlib’te sivillerin ıstırabına son verilecek, masum insanlar ölmeyecek. Fakat...

Bu geçici bir çözümdür. Adı üstünde ateş kesilecek, yani silahlar susacak, karşılıklı saldırılar duracak.

Bunlar iyi, tamam... Fakat esas olan kalıcı bir çözüm, yani barıştır. Bu nasıl sağlanır, onu düşünmek ve çaresini bulmak gerekiyor.

Kesin olan bir gerçek varsa o da şudur:

“Suriye sorunu sahada savaşarak çözülmez!”

Peki, nerede ve nasıl çözülür? Biz bu bataklıktan nasıl çıkarız?

İktidar Suriye’de Esad rejimi ile masaya oturmayı reddediyor ve “Kalıcı barış için Esad’la görüşmek gerekir.” diyen herkesi “Hainlikle” suçluyor.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu buna itiraz ediyor ve “Bu ülke içinde insanların farklı düşündükleri için hain ilan etmeye hiç birimizin hakkı yoktur. Hain demek yanlıştır. Bu ülke hepimizin.” diyor ve ekliyor:

“Güvenli bölge ve İdlib sorununun çözülmesi için Suriye yönetimi,
İran ve Rusya ile ortak hareket edilmesi gerekir. Sen masaya oturmazsan, senin temsilcin otursun ve kalıcı barış anlaşması olsun. Yoksa ABD ve Rusya bizi kullanmaya ve şehitler gelmeye devam edecek.

O nedenle İdlib için uzun vadeli bir plan yapılmalı. Suriye rejimi ile masaya oturmadan kalıcı barış sağlanamaz!”

GÜNÜN SÖZÜ

İnsanlar şan, şöhret ve zaferden önce bir dilim ekmek ister