Virüs salgını, dünyada yaşanan panik, Suriye ve Libya’daki çarpışmalar, emeklilerin dramı gibi haberler arasında değişik bir haber dikkatimi çekti:

“Gazeteci Can Ataklı’ya soruşturma başlatıldı!”

“Vay canına! Can kardeşim ne yapmış da soruşturma açılmış?” diye düşündüm.

Soruşturmanın sebebini merak ettim.

Korkusuz Gazetesi köşe yazarı Can Ataklı, Tele1’de “Gün Başlıyor” adlı bir program hazırlıyor.

Tele1’deki sabah programında Can Ataklı’nın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret ettiği iddia ediliyor.

Benim bildiğim Can Ataklı gazetede de, TV’de de sert eleştiriler yapar ama kimseye hakaret etmez.

Araştırdım. Ataklı programda (özetle) şöyle demiş:

“Şuraya bak, taş üstünde taş kalmıyor. İran’da deprem oluyor. Deprem için ‘Biz onun kaç katını harcadık?’ diyor. Harcadın da ne oldu? Kime ne harcadınız? Ben paramı sormayacak mıyım? Hadi 40 yıldır yapılmıyordu. Atatürk Cumhuriyeti idi, onlar yapmaz! Sen ne yaptın? 17 yıldır oradasın, gene su basıyor, gene sel basıyor, gene depremde yıkılıyor. Beceremediniz gitti.”

Bu mealde eleştiriler yapmış Can Ataklı... Programda, hafif argolu, heyecanlı sözler de söylemiş, insanlarımızın hemen her gün ağzında olan halk tabirlerini kullanmış.

Can Ataklı “Savcılık, yandaşların yaygarası üzerine hakkımda ‘Cumhurbaşkanına hakaretten’ soruşturma açmış. Hayırlı olsun.” dedi.

★★★

Türkiye’de “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla açılan davalar rekor düzeyde...

Dünyada başka örneği yok!

2019 yılı istatistikleri henüz açıklanmadı. 2019 öncesi yalnızca 4 yıllık süre içinde Cumhurbaşkanı’na hakaretten 14 bin 677 dava açıldı. Bu davalardan 5 bin 683’ü mahkûmiyetle bitti.

Avrupa Konseyi son Türkiye raporunda, Cumhurbaşkanı’na hakaret suçunu ele alıp “Böyle bir suç demokratik ülkelerde yok” diyerek düzeltilmesini istiyor.

Raporda yer alan “Türkiye’de mahkemelerden adalet içeren kararlar değil, siyaset içeren kararlar çıkıyor” sözleri de çok önemli.

Maalesef dünyadaki imajımız her geçen gün biraz daha eksiye gidiyor!

Haber alma özgürlüğü


Dünyada gazeteci ve yazarlarını hapseden ülkelerin başında geliyoruz.

Bizden kötü durumda Çin ve birkaç ülke daha var.

Basın özgürlüğü demek, vatandaşın haber alma hakkının kısıtlanmaması ve halkın özgürlüğü demektir. Basını hür olmayan bir millet, hür olamaz.

Halen cezaevlerinde 100 dolayında gazeteci var. Tahliye edilenlerin yerini yeni tutuklular alınca ortalama rakam fazla değişmiyor.

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin raporunda Türkiye hakkında şu ifadeler yer alıyor:

“Avrupa Konseyi’ne üye ülkeler arasında en fazla tutuklu gazeteci Türkiye’de... Keyfi tutuklamalar, tutukluluk sürelerinin uzunluğu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türkiye aleyhine verdiği ‘İfade ve düşünce özgürlüğü ihlali’ kararları, ülkenin durumunu ortaya koyuyor. Türkiye’de yasalar, gazetecileri susturmak için kullanılmamalıdır!”

TEBESSÜM

Acı haber nasıl verilir?


Kahvede okey oynarken kalp krizi geçirip ölen adamın arkadaşları “Bu haberi karısına nasıl haber vereceğiz?” diye kara kara düşünürlerken Temel “Bana bırakın, ben alıştırarak söylerim” der ve kadının evine gider:

“Hanımefendi, kocanız kendisine genç bir sevgili bulmuş!”

Kadın sinirlenip “Nee? İnşallah geberir, eve cenazesini getirirler!” diye bağırınca Temel dışarıda bekleyenlere seslenir:

“Arkadaşlar, getirin cenazeyi!”

GÜNÜN SÖZÜ


Sen istediğin kadar “Ben aldanmam” de. Bu bile aldanmaktır!