Dün “10 Ocak Çalışan Gazeteciler” günüydü...

Ne gün ama...

Böyle günlerin neşeyle, sevinçle, mutlulukla kutlanması gerekir fakat...

“Dertleri zevk edindik, bizde neşe ne arar?”

Aslında “Çalışamayan Gazeteciler Günü”nü yaşadık.

11 bin 157 gazetecinin işsiz kaldığı, çok sayıda gazetecinin cezaevinde yattığı bir ülkede “Çalışan Gazeteciler Günü” şaka gibi...

Dürüst, düzgün, namuslu gazetecilerin “FETÖ’cü” oldukları iddiasıyla mahkûm edildiği bir ülkede gazeteciler günü ancak hüzünle yaşanır!

Aleyhte belge yok, geçerli kanıt yok, aleyhte tanıklık eden kimse yok ama mahkûmiyet var! Nasıl oluyor bu?

Ülkemizde eskiden adalet böyle değildi, güven veriyordu, şimdi nasıl bu hale geldi?

Batı ülkeleri artık ülkemizin adaletine inanmadığı için gelip ticari yatırım yapmıyor!

★★★

Şu tabloya bakalım ve acıklı halimizi bir kez daha hatırlayalım:

- Türkiye’de en çok satan 10 gazeteden 9’u iktidarın denetimindeki şirketlerin elinde...

- En çok izlenen 10 televizyondan 9’u, iktidar yandaşlarının kontrolünde...

- Son 5 yılda 3 bin 804 gazetecinin basın kartı “Siz gazeteci değilsiniz” denilerek iptal edildi.

- Adalet Bakanlığı verilerine göre son 15 yılda mahkemelerde 12 bin gazeteci yargılandı.

- Bakanlığa göre halen cezaevlerinde 91 gazeteci var. Ancak, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’ne göre, hapisteki tutuklu gazeteci sayısı 130.

- Basın ve ifade özgürlüğü sıralamasında Türkiye, 180 ülke arasında 157’nci sırada...

- Son bir yılda 40 gazeteci fiziki saldırıya uğradı, saldırganlar cezalandırılmadı!

★★★

Hal-i pür melâlimiz (acınacak halimiz) böyle işte... Fakat bu durum, gazetecilik aşkıyla görev yapan meslektaşlarımızı yıldırmıyor ve mücadeleden asla vazgeçirmiyor.

Gazetecilik yaptığı için
2 yıl 1 ay hapse mahkûm edilen SÖZCÜ muhabiri Gökmen Ulu kardeşim mağdur gazetecilerin sözcüsü olarak şunları söylüyor:

“SÖZCÜ davası kapsamında yerel mahkeme bizlere haksız ve hukuksuz bir ceza verdi. 174 gün tutsak edildiğim Silivri zulümhanesinde de susmadım, yine de susmam. Bizler gazeteciyiz ve hakikatin habercisi olarak doğruları söylemekten korkmayız.”

Gazetecilik suç değildir!


Türk basınının içler acısı halini Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto şöyle özetliyor:

“Günümüzde gazetecilerin yaşadığı işsizlik çok ciddi boyutlara ulaştı. Gazetecilik yaptırtmayan gazete patronları zararı kapatmanın yolunu işten gazeteci atmakta buluyor.

Yalnızca iktidara biat eden gazetecilere devletten olanaklar sağlanıyor. Kamuoyunu haberle buluşturmak isteyen gazeteler ekonomik baskı altına alınıyor.

Gazeteciliği suç saymaya çalışan bir zihniyetle, gazetecileri potansiyel terörist görmek isteyen bir anlayışla karşı karşıyayız.

Fakat tüm bunlar, insan odaklı gerçek gazeteciliğe gönül vermiş gazetecileri mesleklerini yapmaktan alıkoyamayacaktır.”

TEBESSÜM

“Anam evlenip nidecek?”


Dul kadın, oğlu ile birlikte doktora gider.

Doktor sorar: “Neyiniz var hanım?”

Kadın “Kalbim ağrır ama herifin sağ iken ağrımirdi... Midem ekşir ama herifim varıken ağrımirdi!”

Onu dinleyen doktor gülerek şaka olsun diye:

“O halde seni evlendirelim hanım...” der.

Kadının oğlu atılır:

“Doktor beğ. Anam bu yaştan sonra evlenip nidecek? Ayıptır yav!”

Kadın kaşlarını çatarak oğlunu azarlar:

“Sus len, sus! Sen doktor beğden iyi mi bilecen?”

GÜNÜN SÖZÜ

Aç olan bir ülkede siyaset erbapları doymak bilmezler!