Pazar günü 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlamıştık.

Bugün, kadın hakkında bir arkadaşımdan (Geçtiğimiz yıl vefat eden meslektaşım Eyüp Karadayı’dan) dinlediğim ilginç bir hikâyeyi sizlerle paylaşmak istiyorum.

★★★

Eski yıllarda memleketin birinde yaşlı, fakat yaşını hiç göstermeyen, çok dinç bir adam varmış. Herkes ona özenir ve sorarlarmış:

“Bu gençliğin sırrı nedir?”

İhtiyar delikanlı güler geçermiş buna...

Sorular sıklaşıp soranlar çoğalınca, cevap vermek şart olmuş... Düşünmüş:

“Bu sırrımı, herkese kolayca nasıl anlatırım?”

Sonra karar vermiş, tüm meraklıları evine yemeğe davet etmiş.

“Bu davette size sırrımı açıklayacağım” demiş.

Herkes merakla davete gelmiş. Yenilmiş, içilmiş, fakat gençlik sırrı ile ilgili tek kelâm edilmemiş. Herkes “Konu ne zaman açılacak?” diye merak ederken adam, sevimli hanımına seslenmiş:

“Hatun, şu kilerden bir karpuz getirir misin, sana zahmet?”

Kadın hemen gidip bir karpuz getirmiş. Adam şöyle eliyle ‘tık-tık’ diye vurmuş, sonra da:

“Bu olmamış hatun, iyi çıkmayacak. Başka bir kapuz getirir misin bir zahmet?” demiş.

Kadın bir tane daha getirmiş fakat adam onu da yoklayıp, beğenmemiş!

“Hanım, sana yine zahmet olacak ama bu da olmamış. Başka bir tane getirir misin?” demiş.

Bu böylece birkaç defa daha tekrarlanmış. Dede sonunda karpuzu beğenmiş ve kesilerek misafirlere ikram edilmiş.

Herkes karpuzu afiyetle yerken bizim dede sormuş:

“Eee arkadaşlar... İşte benim gençliğimin sırrı burada, anladınız mı?”

Herkes birbirinin yüzüne bakmış, kimse bir şey anlamamış.

“Aman dede” demişler “Biz bu sırrı anlamadık!”

Adam gülmüş:

“Efendiler” demiş “O gördüğünüz karpuz, kilerde bir tanecikti, tekti. Ben hanıma ‘Git de başka getir’ dedikçe o kilere gidip geliyor, aynı karpuzu getiriyordu. Bir kere bile ‘Aman be adam, deli misin nesin? Şu tek karpuzu bana neden taşıttırıp duruyorsun?’ demedi. Beni sizin önünüzde mahcup duruma düşürmedi.

İşte bütün gençliğimi hanımıma borçluyum.

Biz birbirimizi başkalarının önünde hiç zor duruma düşürmeyiz. Aile içindeki hiçbir şeyi dışarıya yansıtmayız. Hep birbirimize destek olur, dert ortağı olur, yardım ederiz. Birbirimizle ilgili problemleri yine birbirimize anlatırız. İyi-kötü her olayı da birbirimizle paylaşırız.”

★★★

Sonuç:

- Hayatınız seçtiğiniz kadındır.

- Zevkli bir kadına rastlarsanız zevkiniz,

- Bilgili bir kadına rastlarsanız bilginiz,

- Zeki bir kadına rastlarsanız zekânız gelişir.

Hayat kat kattır. Babil’in asma bahçeleri gibi teraslar yükselir ve bir terastan, bir terasa sizi kadınlar götürür.

...Ve bugün durduğunuz teras, seyrettiğiniz manzara, gördüğünüz hayat yanınızdaki kadının terası, manzarası, hayatıdır.

Hayatınız, seçtiğiniz kadındır!

“Bir Murat gider, bin Murat gelir”


Cezaevlerinde 100 civarında gazeteci varken, son bir haftada 6 gazeteci daha tutuklanıp hapse gönderildi.

Önce, Odatv Haber Müdürü ve Cumhuriyet Gazetesi yazarı Barış Terkoğlu ile Odatv Genel Yayın Müdürü Barış Pehlivan ve muhabir Hülya Kılınç tutuklandı...

Daha sonra Yeniçağ Gazetesi köşe yazarı Murat Ağırel ile Yeni Yaşam Gazetesi sorumluları Ferhat Çelik ile Aydın Keser sabaha karşı saat 04.30’da evleri basılarak tutuklanıp cezaevine gönderildiler.

Günümüz Türkiye’sinde ne yazık ki gerçek gazetecilik suç sayılıyor!

Murat Ağırel’in cezaevine girerken söylediği şu sözler ilginçtir:

“Bir Murat tutuklanır, bin Murat gelir. Yoksul halkın hakkını aramaktan vazgeçmeyin. Mustafa Kemal’in devrimlerine sıkı sıkı sarılın.”

Bu tür tutuklamaların iktidarı kurtaracağı mı düşünülüyor, bilemiyoruz!

GÜNÜN SÖZÜ


Dünya bir sahnedir. Herkes rolünü oynadıktan sonra çekip gider!