Ziya Müezzinoğlu... 1919 Kayseri doğumlu...

Genç kuşak onu pek tanımaz ama geçmiş dönemin efsane Maliye Bakanı’ydı...

Önceki gün 101 yaşında hayata veda etti.
Türkiye’nin yetiştirdiği büyük değerlerden biriydi.

Çok sevdiği eşi Yaşar Perihan Hanım’ı kaybettikten sonra yapayalnız kalmış, âdeta hayata küsmüştü...

Devlete 75 yılı aşkın bir süre Bakan, Büyükelçi, Senatör ve Milletvekili olarak hizmet eden Ziya Müezzinoğlu, ömrünün son yıllarında sadece hizmetkârlarıyla yaşadığı evinin penceresinden dalgın ve mahzun bakışlarla dışarıyı seyrederek hep iki ayrı Türkiye’yi düşündü..

Bugünkü Türkiye, onun umduğu, özlediği Türkiye mi?

Hayır! Türkiye böyle olmamalıydı!

“İki Türkiye” Ziya Müezzinoğlu’nun ülkemizdeki içler acısı çelişkiyi anlattığı bir kitaptır.

Harika bir biyografi yazarı olan Hulusi Turgut bir gün elinde bir kitapla gelmiş ve “Bu kitap Ziya Müezzinoğlu’nun hayatını anlatan bir eser... Ziya Bey imzalayarak sana gönderdi” demişti.

Ziya Bey kitabında engin tecrübesiyle “İki Türkiye” gerçeğini anlatıyordu...

★★★

Türkiye’yi iki ayrı grupta inceleyebiliriz:

1) Toplumumuzun çağdaş görüntü veren gelişmiş kesimi....

2) Hâlâ Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki gibi gelişmemiş yoksul kesim...

Ziya Bey “Bu bana, en büyük beklentim olan ‘Çağdaş, gelişmiş Türkiye’ özlemimin gerçekleşmediğini düşündürüyor” diyordu.
“En üzücü olan, Cumhuriyetimizin kuruluşundan bu yana kalkınma çabası içinde olan ülkemizde ‘İki Türkiye’ arasındaki farkın, beklediğimden daha az kapanmış olmasıdır” diyen Ziya Müezzinoğlu kitabında şöyle devam ediyor:
“Kaygı verici olan, günümüzün iktidarının, toplumun tümünü kavramayan politikalarıdır.
‘Benden olanlar ve ötekiler’
ayrımının, iki toplum arasında soğuklaşmaya, yabancılaşmaya neden olduğunu ve farklılıkları körüklediğini kaygıyla gözlemliyorum.

Bu politika yalnızca kalkınmamıza zarar vermekle kalmayıp, muhtaç olduğumuz toplumsal kaynaşmaya da, ulusal bütünlüğe de zarar verecek mahiyettedir.”

★★★

Tarihçi Kitabevi’nin yayınladığı Ziya Müezzinoğlu’nun “İki Türkiye” başlıklı anılarından büyük dersler alınabilir. Tabii ders alınmak istenirse! Bugünkü yöneticiler her şeyi bildiklerini sanıyorlar! Ülkemizin hali malûm!
Mekânın cennet olsun büyük adam... Nur içinde yat...

3 aylık ev hapsinin sonuçları!


65 yaş üstü yurttaşlar 3 ay ev hapsinden sonra her gün saat 10.00 ile 20.00 arasında serbest bırakıldılar. Peki, 3 aylık zorunlu hapis hayatı ileri yaştaki kişiler üzerinde ne gibi bir etki yarattı? Bunu kısaca şöyle özetleyebiliriz:

- Yaşlıların birçoğunun kas ve eklem zafiyetleri arttı, yürümekte zorlanıyorlar.

- Koroner damarları daraldı.

- Bazılarının şeker hastalıkları derinleşti.

- Kalp ve akciğer yetmezliği ciddi sorun yaratmaya başladı.

- Birçok kişi yürüyüş ve spor yapamadıkları için hareketsizlikten kilo aldı.

- Psikolojileri bozulanlar ve depresyona girenler az değil.

- Saydığımız bu nedenlerle riske girenlerin sayısı bir hayli fazla!

- Dileriz böyle bir yasak bir daha olmaz!

TEBESSÜM

Temel ambulans sürücüsü


Ambulans şoförü olarak işe başladığı ilk gün Temel’e bir hastayı evinden alıp hastaneye getirmesini söylemişler...

Temel, iki saat sonra ambulansta “dört hasta” ile geri dönünce hastane görevlileri şaşırmış:

“Bu ne yaa? Gittiğin yerde bir hasta vardı, ne oldu böyle?”

Temel durumu açıklamış:
“Ha bu ilk sıradaki esas hastadur da... Diğer üçüne ise yolda ben çarptum!”

GÜNÜN SÖZÜ


“Aldanmam” diyen aldanır. Sen istediğin kadar aldanmam de...