Avrupa ülkeleri dünya nimetlerini paylaşıyor ama savaştan kaçan göçmenlerin dramına karşı hain bir duygusuzluk içinde yaşıyor!

Suriye’deki kanlı savaşı durdurmak için Batı ülkelerinin en ufak bir çabaları yok...

Sadece lâf var!

Nerede onların uygarlıkları? Medeni olmak böyle midir?

Sığınmacıların yükünü bunca yıl Türkiye taşıdı ama artık bu boyumuzu aştı. Türkiye ekonomisi milyonlarca göçmenin ağırlığını taşıyacak güçte değil.

20 milyona yakın kendi vatandaşlarımıza bile doğru dürüst iş ve aş bulamıyoruz.

“Kendisi himmete muhtaç dede, gayrıya nasıl himmet ede?” Halimiz böyle...

★★★

Hava soğuk... Küçük çocuklar, bebekler var kafilelerde... Cahillik ve çaresizliğin yarattığı cesaretle her türlü tehlikeyi göze alıyorlar.

Bu arada, insan tacirleri ile fırsatçı kaçakçılar, göçmenleri Midilli adasına geçirmek için çok para istiyor. Fiyat, büyükler için 800 dolar (yaklaşık 5000 lira) küçükler için 400 dolar... 10 yaşından küçük çocuklara para istenmiyor.

Göçmen kafileleri Avrupa ülkelerinin en büyük korkusu... Onlar için kâbus bu!

Sığınmacıların amacı önce Yunanistan veya Bulgaristan’a geçmek, daha sonra Almanya, İngiltere, Fransa gibi ülkelere kapağı atmak!

Bunca sınırı nasıl aşacaklar? Bunu düşünmüyorlar bile...

İşin ilginç yanı, tamamı Müslüman olan, Suriye, Irak ve Afganistanlı göçmenlerin, kendilerine kucak açan Türkiye’de kalmak istememeleri ve İslâm ülkelerine değil Hıristiyan ülkelere akın etmeleri...

“Kurtuluş Hıristiyan Batı’da!” diye düşünüyorlar.

Nedenini tahmin etmek zor değil!

★★★

Yunan askerlerinin gaz bombası atarak dağıtmaya çalıştığı sığınmacılar, onlara taş atarak karşılık veriyoır.

Yunanistan ve Bulgaristan kapılarını açmamakta kendi açılarından haklı olabilirler ama çok sert davranıp, biber gazı kullanarak mültecileri kovalamaları insani açıdan hiç hoş değil!

Tüm bu hengâmeye rağmen, dün sabah saat 9.55 itibarıyla 76 bin 358 göçmenin ülkemizden ayrıldığı bildirildi. Açıklamayı İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, twitter hesabından yaptı.

Kaba kuvvetin, gaz bombalarının, topların-tüfeklerin, insanların umutsuzca göçünü önleyemeyeceği anlaşılıyor.

Vicdanları sızlatan daha büyük dramlar ve insani facialar yaşanmaması için, Birleşmiş Milletler’in duruma el koyup, soruna çözüm yolları araması gerekiyor!

Kuyruk acısı!


2015 yılında biz bir Rus savaş uçağını düşürdük. Pilotlar öldü.

Uzun süren dargınlıktan sonra, iş adamı Cavit Çağlar’ın çabalarıyla Putin ikna edildi ve Türkiye ile Rusya’nın arası düzeldi. Daha doğrusu düzeldi zannettik!

Rusya 5 yıl sonra, intikam almak istercesine, İdlib’de askerlerimizi vurdu. Önce 33 olan şehit sayımız daha sonra 34’e yükseldi.

Durumumuz şu öyküye benziyor:

★★★

“Yaşlı adam dağda gezerken bir yılan yuvası görür ve yuvanın önüne bir tas süt koyar.

Yılan yuvasından çıkar, sütü içer ve ağzında getirdiği bir altını süt kabına bırakır.

Bu, aylarca böyle devam eder. Adam durumu oğluna anlatır ve tembih eder “Sakın dediğimden başka bir şey yapma. Sütü koy, bekle ve altını al!”

Oğlan, “Yılan her gün bir altın verdiğine göre orada çok altın var demektir. Ben yılanı öldürüp altınların tamamını alayım!” diye düşünür.

Bir gün, yılan deliğinden ağzında altınla çıkınca oğlan baltasını savurur. Balta yılanın kuyruğunu kopartır. Fena halde canı yanan yılan, can havliyle oğlanı ısırıp öldürür.

Yaşlı adam evlat acısıyla dağlarda gezinirken yılanla karşılaşır. Yılan “Olan oldu, gel yine eskisi gibi devam edelim” deyince yaşlı adam: “Sende bu kuyruk acısı, bende de bu evlat acısı varken bir daha eskisi gibi olamayız” der. Kıssadan hisse.

GÜNÜN SÖZÜ


Avrupalı zengindir ama acaba iyi insan mıdır? Burası çok şüpheli!