Hukukta reform...

Demokraside reform...

Ekonomide reform...

 Ortalıkta “Reform” sözünden geçilmiyor.

Peki, bu iktidar gerçekten reform yapar mı?

18 yıldır yapılan reformları gördük. Sadece adları var, kendileri yoktu! Hiçbiri doğru dürüst uygulanmadı!

Şimdi neden birdenbire “Yargıda, adalette reform” sözleri göklere çıkartıldı?

Ekonomi çok bozuldu da ondan... Devlet kasasında para kalmadı!

Yabancı sermayeye, nefes aldığımız hava, içtiğimiz su gibi ihtiyacımız var!

Fakat... Yabancılar ülkemizdeki hukuk ve adalete güvenmedikleri için gelmiyorlar.

İktidar onlara güven vermek için reformlara sarıldı.

Keşke sözü geçen o reformlar yapılabilse... Ülkemiz gerçek anlamda demokrasiye kavuşabilse...

Ancak... Cezaevleri fikir ve düşünce suçlularıyla dolu oldukça, Anayasa Mahkemesi’nin kararları alt mahkemeler tarafından dinlenmedikçe, gazeteciler çeşitli bahanelerle tutuklanıp içeri atıldıkça, iktidarın tüm vaatlerine nasıl inanalım?

HHH

Ekonomimizi düzeltmenin yolu, yargıyı bağımsız ve tarafsız hale getirmekten geçiyor.

Şimdi yabancılara el açtığımıza göre, demek ki kötü gidişin, yoksullaşmamızın sebebi dış güçlerin saldırısı değilmiş... Sebep, hukuksuzluk ve güvensizlikmiş!

İktidarın bu gerçeği anlaması, biraz geç de olsa, yine de iyidir.

Fakat, vaat edilen o reformlar yapılabilir mi? İşte bütün mesele bu...

Baksanıza... Hem hukukun üstünlüğü ve reformdan bahsediliyor, hem de hukuksuzluklar aynı hızla devam ediyor. Misal mi?

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun çeşitli demeçleri incelettirilip Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunuldu.

Dokunulmazlığının kaldırılması için hakkında fezleke hazırlanan Ana Muhalefet Lideri susturulmak isteniyor!

Halkın oyuyla işbaşına gelen Ekrem İmamoğlu için soruşturma başlatıldı. Sebep: İmamoğlu’nun “Ya Kanal, ya İstanbul!” ve “Kanal İstanbul’a kimin ihtiyacı var?” sözlerinin yazılı olduğu afişler astırması...

“Kanal İstanbul”a nedense lâf söyletmiyorlar!

Doğru Parti Genel Başkanı Rifat Serdaroğlu, İzmir’de yaptığı bir konuşma nedeniyle Ankara’da yakalanıp, apar-topar savcılığa götürüldü... Serdaroğlu “Savcıların hangi davetine gitmedim ki, bunu yaptılar?” dedi.

İktidar mensupları hep “Yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatıdır!” diyorlardı.

Ee, şimdi biz nasıl inanalım reformlara?

Temel’in hesabı gibi!


Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) geçtiğimiz günlerde 2020’nin üçüncü çeyrek (9 aylık) turizm istatistiklerini açıkladı.

TÜİK’in verilerine göre ülkemize gelen ziyaretçi sayısı ve turizm geliri bu yıl koronavirüs salgını nedeniyle yüzde 80’e yakın bir oranda düşmüş ama kişi başı harcama artmış...

Doğrusu bilmece gibi bir durum...

İstatistiği yayınlayan “Turizm Gazetesi” soruyor:

“Bu nasıl oluyor? Ziyaretçi ve turizm gelirleri düşerken kişi başı harcamanın artması nasıl mümkün oluyor? Doğrusu izaha muhtaç?”

Turizmciler “Bu, bizim Temel hikâyesine benzedi! Temel de böyle hesaplardı!” diyor.

TEBESSÜM

Hastalık nasıl başlar?


Trump akıl hastanesini dolaşıyormuş. Koğuşta bir hastanın kendisine çok dikkatli baktığını görünce yanına yaklaşmış:

“Hayrola, beni tanımadın mı?”

“Hayır, tanımadım, kimsin sen?”

Trump tebessüm etmiş:

“Ben haşmetlü devletimizin kudretli başkanıyım.”

Akıl hastası gülmüş:

“Ben de böyle başlamıştım ama sonra buraya getirdiler!”

GÜNÜN SÖZÜ


Yeryüzünde güneşin gördüğü tüm insanların en az bir derdi vardır!