Bugün, “Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü”müz. Kutlamalar sırasında mutlaka “Çanakkale içinde Aynalı Çarşı / Ana ben gidiyom düşmana karşı / Of gençliğim eyvah” diye başlayan türkümüzü dinleriz. Bu türkü, sanılanın aksine bir Çanakkale türküsü değil.  ‘’Adana’nın yolları taştan’’ türküsünün bir Çankırı, ‘’Şen olasın Ürgüp’’ türküsünün Antalya türküsü olduğu gibi bu türkü de her ne kadar adı Çanakkale Türküsü olsa da, Kastamonu türküsüdür.

Savaş öncesi binlerce askerimiz İnebolu Limanı’ndan gemilerle Çanakkale’ye sevk edilir. Bu nedenle, Kastamonu en çok şehit veren illerimizden birisidir. Türkü de Çanakkale’ye sevk edilen ve orada da şehit olan Kastamonulu bir asker adına yazılmıştır.

O SAVAŞTAN ÖNCE

Bu türkünün, Çanakkale Savaşı öncesine ait olduğu düşünülür. Daha savaş başlamadan önce Çanakkale’de harbe hazırlanan Kastamonulu askerler tarafından Çanakkale Türküsü’nün söylendiği biliniyordu. Araştırmacı yazar Emrullah Nutku’nun “Çanakkale Şanlı Tarihine bir Bakış” isimli eserinde, Çanakkale Sultanisi (lisesi) 1. sınıf öğrencisi olan 1903 doğumlu kardeşi Seyfullah’ın, Çanakkale’den gönderdiği ve üzerinde 29 Eylül 1914 tarihi yazılı mektubunda şöyle der:

“Sevgili Anneciğim, canımıza tak diyen iki yıllık gurbet hayatından artık kurtuluyoruz. Sana ve aileme kavuşacağım için seviniyorum. Mektebimizi alıyorlar, hastane olacakmış, bizi de İstanbul’daki mekteplere dağıtacaklarmış. Hocalarımızın çoğu da askerlik hizmetine gidiyorlar, büyük sınıflar da gönüllü yazılacaklarmış. Bugün Türkçe hocamız sınıfa geldi ama çok kalmadı, bize veda ederken, ‘Zamanı gelince cephede yapılacak vatan hizmetinin mektepte yapılan hizmetten kutsal olduğunu’ söyledi.

Birkaç günden beri Çanakkale sokaklarından askerler geçiyor. ‘Çanakkale içinde Aynalı Çarşı, Anne ben gidiyorum düşmana karşı’ şarkısını söylüyorlar. At üstünde zabitler, top arabaları, mekkare (yük hayvanı) ve deve kervanları sokağımızı doldurdu. Harp olacakmış. İngiliz ve Fransız harp filoları boğazın dışında dolaşıyormuş. Buraları bombardıman edeceklermiş. Bu bombardımanı görmek isterdim, ama yakında Çanakkale’den ayrılacağız. Ama size kavuşacağım ben. Beybabamın, sizin ellerinizi öper kardeşlerime selam ederim. Oğlunuz Seyfullah.”

MEHMETÇİĞİN TÜRKÜSÜ

Daha savaş başlamadan Çanakkale Türküsü söylenmektedir. Ancak savaştan sonra da bazı dizelerin eklendiği düşünülüyor. ‘’Çanakkale’den çıktım başım selamet / Anafarta’ya varmadan koptu kıyamet’’ dizesi gibi...

“Ana ben gidiyom düşmana karşı” deyişi henüz gençliğe adım atmış, henüz çocukluğunu atlatmamışların deyişidir... Onların kimisi nişanlı kimisi evlidir... Bu gidişten analar babalar umudu kesmiştir... Ölmeden mezara koymuşlardır... Çünkü yaralanan ancak iyileşme şansı olmayan ya da içinde bulunulan koşullar itibari ile bakılamayacak, iyileştirilemeyecek Mehmetlerin acı çekmemeleri için daha ölmedikleri halde gömülmelerini (mecazi anlamda) anlatılıyor. Çünkü cepheden cepheye sürülen Mehmetlerin ciğerleri kan kusa kusa çürümüştür.

Çanakkale Türküsü, sadece Kastamonu’nun, Çanakkale’nin değil bu coğrafyanın bir türküsüdür. Çanakkale Türküsü sadece 1915 yılının değil son bin yılın türküsüdür. Çanakkale Türküsü bir milli mutabakat türküsüdür. Anadolu insanının, Anadolu coğrafyasının kaderinin türküsüdür... Cepheden cepheye sürülen gencecik insanlarımızın, Mehmetçiğin türküsüdür...

TÜM ŞEHİTLERİMİZE...

O yüzden bu türkünün Rumcası, Makedoncası, Arnavutçası vardır... Bu türkü “Kâtibim”, “Bir dalda iki kiraz” türküleri gibi Osmanlı tebaalarının ortak feryadı ve ortak kültürü olarak yakın coğrafyada yaşamış her millet tarafından sahiplenilmiş, her millet kendi acısını, savaşlara gidip de dönmeyen evladının üzüntüsünü bu türkünün bir feryat, bir figan müziğine dökmüş...

Sonra Çanakkale içinde sıra söğütler altında yatan aslan yiğitlere gidin. O zamana, o alana, o muharebeye gidin ve o gencecik insanların neler yaşadıklarını, neler düşündüklerini hissedin...

Yazılarını her zaman dikkatle okuduğum, Mehmetçik Vakfı’nın eski Genel Müdür Yardımcısı emekli Tuğgeneral Osman Aydoğan, “Daha sonra da; yurduna geri gelmeyenlerin, evine, barkına geri dönmeyenlerin, anasına, babasına, yavuklusuna kavuşamayanların hikâyelerini anımsayın, onları sonsuza kadar bekleyen anaları, babaları, çocukları, yavukluları, sevgilileri, eşleri hatırlayın. Sonra da bu türküyü dinlerken elinize bir mendil alın... Sonra da hepsine dualarla yürekten teşekkür edin. Sarılın toprağımıza, vatanınıza, hürriyetimize” diyor.

Çanakkale kahramanlarımıza, başta Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına ve tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz...

‘’Çanakkale içinde vurdular beni
Ölmeden mezara koydular beni
Of gençliğim eyvah’’.