AKP ile birlikte ÖSYM’nin adı da, yetkin kadroları da değiştirildi. Sınav soruları bir yerlere gidiyor ama bunu açıklayanlar “iftiracı”, “AKP düşmanı” diye tanımlanıyor ve iddiaların üstü kapatılıyordu. Ülkenin gençlerinin hakları, umutları çalınıyordu. Bu konuyu sıkça gündeme getiren isimlerden birisi de dönemin CHP Konya Milletvekili Atilla Kart’tı. Kart, avukatların savcı ve hakimliğe alınışında nasıl hileler yapıldığını da belgeleriyle ortaya koyuyordu.

Konyalı olan dönemin ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir, sınavlarla ilgili önemli iddialarda bulunan hemşerisi Atilla Kart’a, 22 Mart 2013’te gönderdiği mektupta ÖSYM’yi eleştirdiği için kızıyor ve şunları yazıyor:

“DUYARLI  OLUN”

“O gençlerin heyecanları dorukta; beklentileri, umutları, hayalleri var. Ama sizin demeçlerinizin hangi somut bulgulara dayanarak söylediğini bilmesek de ‘Sorular AKP Yandaşlarına Servis Edildi’ şeklinde manşetlere taşınıyor.

Siz 16 yaşında sınava girecek olan bir genç olsanız ne düşünürdünüz? Bir devlet kurumunu siyasi beklentilerle yıpratmak için hedefe koymak da doğru olmasa gerek. Demeçlerinizde duyarlı olmanız sizi Türkiye’miz ve Konya’mız için daha değerli yapacaktır.”

ŞİFRELİ KİTAPÇIK

Atilla Kart, boş şeyler söylemiyordu. En son “Avukatlıktan Yargıçlığa Geçiş” sınavındaki usulsüzlükleri dile getirmiş, ÖSYM Başkanlığı sınavı iptal etmek zorunda kalmıştı. Çünkü, suç bulgularının somutluğu karşısında, başka bir seçenek yoktu. Ancak, “Parti ve Cemaat Memuru” yapılanması sebebiyle, yargının da önemli ölçüde kuşatılmış olması sonucunda; olayın fail ve sorumluları ortaya çıkarılamamıştı. Yolsuzluk ve hukuksuzluklar yapılıyor, ancak fail ve sorumluları bulunamıyordu! Bu kurumların başında da ÖSYM geliyordu. Atilla Kart, 12 Nisan 2013 tarihinde ÖSYM Başkanı Ali Demir’e gönderdiği mektupta şunları yazıyordu:

“Siz’in yönetiminizde; 2011 yılında TUS sınavlarında, LYS puanı hesaplamasında, KPSS sınavlarında, 2012 yılındaki YGS sınavlarında sorulardan dolayı, puan hesaplama sistemindeki ehliyetsizlikten dolayı soruların servis edilmesinden dolayı, basına verilen sınav kitapçığındaki soruların şifreli olduğunun ortaya çıkmasından dolayı; binlerce-yüz binlerce çocuğumuz, gencimiz mağdur olmuş durumdadır. Bu acı tablonun hesabını vermek yerine, önceki dönemlerde meydana gelen bazı olaylara kamuoyunun dikkatini çekerek, bilgi kirliliği ve hedef saptırarak; mevcut kaosu ve sonuçlarını ortadan kaldırmak mümkün değildir.”

Yaratılan bu mağduriyetin vebal ve sorumluluğun hesabını, öncelikle vicdanen veremeyenler, kamu vicdanını tatmin edemez. Bu, kamu yönetiminin kimlere teslim edildiğinin ortaya çıkması bakımından kaygı vericidir.

Milletvekilliği döneminde araştıran, soruşturan, olayları belgeleriyle ortaya koyan ve bunların sonuçlarının ne olacağını da gören Atilla Kart’ın, 7 yıl önce ÖSYM Başkanı Ali Demir’e yazdığı mektubu okumaya devam edelim:

HESAP VE VİCDAN

“Asgari ölçülerde vicdani duyarlılık ve sorumluluk sahibi olan herkesin yapması gereken erdemli davranış şudur: ‘Ben bu görevi yapamıyorum’ deyip, istifa etmek. Bunun devamında da meydana gelen yolsuzluk ve usulsüzlük olaylarının hakkıyla incelenmesini sağlamaktır.
Siz maalesef bunları yapmadınız. Sizi bu göreve getirenlerin yetki ve himayesiyle bu işin ilanihaye sürdürülebileceğini zannediyorsunuz. Ama yanılıyorsunuz. Anayasal zeminde bu sorumluluklarınızın hesabı sorulacağı gibi, inanıyorum ki, kamuoyu vicdanı da sizi er veya geç mahkum edecektir.”

Kart, mektubunun son bölümünde, ÖSYM Başkanı Ali Demir’e şu öneride bulunuyor: “Görevinizi hukuk ve vicdani değerler doğrultusunda yapmanızdır. İktidar gücünün getirdiği kibre kapılmayınız. İktidar gücü gelip geçicidir. Kalıcı olan adalettir, hizmettir. Devletten beklenen; çocuklarımızın, gençlerimizin emeklerinin heba edilmemesi, istikballerinin çalınmamasıdır.”

ŞİMDİ HAPSİ İSTENİYOR

ÖSYM Başkanı Ali Demir’i eleştirenler için dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “İddialar karşısında, başkandan aldığım bilgiler beni tatmin etti” diyor. Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, “ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir, değerli bir bilim adamıdır” sözleriyle desteğini açıklamıştı.

Geçen hafta içinde gazetelerde şöyle bir haber yayımlandı: “Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, eski ÖSYM Başkanı Ali Demir hakkında FETÖ üyeliği ve zincirleme bir şekilde görevi kötüye kullanma suçlarından 18 yıl 6 ay hapis istemiyle iddianame düzenledi ve hakkında dava açıldı.”

Aman kimse makamına, mevkisine güvenip birilerine yaranmak adına haktan, adaletten ayrılmasın. Ayrılandan bir gün hesap sorulacağı da unutulmasın. Ali Demir yargı önüne çıkıyor. Tabii nasıl sonuçlanacağına da yargı karar verecektir.