İdlib, Suriye muhaliflerinin son kalesi ve bölgede adeta var olma, tutunma mücadelesini verdikleri kritik bir coğrafyadır. Bölgede 70 bine yakın silahlı muhalif grup bulunuyor. Bunların yarısı Suriyeli, diğerleri ise yaklaşık 20 ayrı ülkeden gelmiş El Kaide tabanlı radikal yabancı savaşçılardan oluşuyor. Aileleri, bunlara yardım ve yataklık yapanlar, lojistik destek sağlayanlarla birlikte sayıları 1 milyon kişiyi geçiyor.

Muhalif grupların karşısında; Suriye Ordusu ile birlikte hareket eden Suriye sahasında 120 bin civarında İran destekli Şii milisler bulunuyor. Bunlardan 30-35 bini halen Halep’in batısındaki çatışmalarda, Türkiye destekli muhalif gruplarla çatışıyor. Ayrıca, İdlib sahasında 60 bin civarında Suriyeli milis gücü bulunuyor.

 BİR ARADA YAŞAYAMAZLAR

Suriye rejiminin ısrarlı saldırılarına bakıldığında; silahlı muhalif unsurlarla ve aileleriyle bir arada yaşamanın artık mümkün olmadığı, bu nedenle silahlı grupları ve ailelerini (tamamına yakını Sünni gruplar) sınır dışına tazyik ederek bunlardan kurtulmak istiyor. İdlib’de adı konulmamış mezhep savaşı yaşanıyor.

Gelişmeleri yakından izleyen Genelkurmay İç Güvenlik Dairesi eski Şube Müdürü, 21. Yüzyıl Türkiye Araştırmaları Enstitüsü Araştırma Merkezi Başkanı emekli Albay Ünal Atabay, “Suriye’den komşu ülkelere kaçanların büyük çoğunluğu, dokuz yıllık çatışmanın yarattığı travmaya bağlı olarak, Suriye’de Nusayri/Alevi gruplarla, Sünni muhalif gruplar ve aileleri ile bir arada yaşama şanslarını kaybetti. Mezhep çatışması noktasına doğru evirilen bu olumsuz tablonun karşılığı; Suriyelilerin kendi ülkelerine geri dönmemelerine gerekçe olan mazereti yaratıyor” diyor.

 SINIRIMIZA ÖZEL PLAN

Suriye rejimi, İdlib’de silahlı gruplarla iç içe ve girift hale gelen sivil halkı, kendi vatandaşı konumundan çıkarmış, tüm radikal/ılımlı muhalif grupları Türkiye sınırına doğru sıkıştırıp dar bir coğrafyada yaşamaya mahkûm edilmelerini ya da sınırı aşmalarını istiyor. Rejimin bu saldırıları sonucunda; Türkmen Dağı- M-4/M-5 Karayolu Kuzeyi-Akil Dağı-Reyhanlı üçgeninde ve Atme Kampı da dahil olmak üzere, Türkiye sınırına paralel Gazze tipi bir şerit yaratılmak isteniyor.

Türkiye, böyle bir gelişmeye karşı M-4/M-5 Karayolu bölgesinde rejim unsurlarının ilerleyişine engel olacak şekilde gerekli tedbirleri alsa da Rusya ve rejimin kararlılığında bir değişiklik gözlemlenmiyor. Ünal Atabay, “Bu karşılıklı kararlılık, geri adım atmama yönündeki irade; mevcut çatışmayı bölgesel bir çatışmaya doğru götürebilecek ciddi riskler taşıyor” görüşünde.

İDLİB, SURİYE’Yİ PARÇALAYACAK

Mezhebi ayrışmanın en net gözlemlendiği bölge olan İdlib’de, çatışmaların kapasitesine ve acımasızlığına bakıldığında, buradaki mezhebi çatışma tüm bölge coğrafyasına yayılma riski taşıyor. Nitekim, İdlib; taraflar arasında keskinleşen kin ve nefretin zirve yaptığı, geriye dönüşü olmayan bir şekilde bağların koparıldığı alan halini aldı. İdlib, artık gelinen noktada çözümün adresi olmaktan çıktı, bilinenlerin aksine Suriye’nin parçalanmasına/bölünmesine kasteder hale geldi.

Suriye iç savaşı ve öncesinden beri mezhebi olarak sosyal bağları zaten kopmuş olan bu Sünni kesimin, ülkeleriyle de ruhi bağları İdlib noktasında iyice çözülmüş. Bu durum, önümüzdeki süreçte Suriye’de mezhepler üzerinden keskin bir ayrışmanın yaşanması ve yaşanacağı anlamına geliyor.

Söz konusu ayrışma öyle bir noktaya gelmiş ki, Esad yönetimi değişse bile, ülke içerisinde önlenemez bir Sünni- Nusayri/Alevi ayrışması keskinleşmiş. Muhaliflerin büyük bir kısmı, İhvan-ı Müslimin çizgisindeki Sünni’lerden oluşuyor. Suriye’de Nusayri’lerle birlikte hareket eden ve seküler kesimden oluşan Sünnilerin de azımsanmayacak sayıda olduğu unutulmamalı.

 SURİYE NEREYE?

Suriye’de yaşanan bu mezhebi ayrışma ve kopuş, etnik temelli ayrışmayı da beraberinde getirecek. Böyle bir gelişmenin yaşanması halinde neler olacağını emekli Albay Ünal Atabay şöyle değerlendirdi:

“- Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı Harekât bölgesi ve İdlib’in bir kısmını içeren bölge Sünni/İhvan bölgesi,

- İsrail’in güvenliği çerçevesinde, Golan Tepeleri’ne doğru uzanan Dürzi bölgesi,

- Nusayri/Alevi bölgesi,

- Suriye’nin Irak’la bütünleşen Sünni federal/özerk bölgesi olacaktır.

Suriye’deki bir parçalanma/bölünme, Irak’ın ayrışmasına model oluşturacak ve ihtimaldir ki, Suriye ve Irak’ın coğrafi birleşimiyle oluşan Sünni konfederal bir yapıya vesile olacaktır.”

Suriye ve Irak’ta yaşanabilecek bir mezhebi bölünmeden Kürt etnik yapısı yararlanacak ve Suriye Kuzey Doğusu’nun bir kısmı ile Kuzey Irak (Barzani) birleşecek ve yeni bir bölgesel Kürt yönetiminin de yolu açılacak.