Koronavirüs salgınının dünya düzenine etkilerini tartışıyoruz ya; en büyük çıktısı küresel kurumlara güveni sıfırlamak oldu.

Yerel kurumlar bıçak sırtında!..

ABD Başkanı Donald Trump’ın öfkelendiği kadar var; Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 30 Ocak’ta Covid-19 için “Uluslararası kamu sağlığı için acil durum” tanımı yapıyor.

Ocak ayı başında Çin’den yola çıkan virüs; Tayvan’a, Japonya’ya, Güney Kore’ye ulaşmış, oradan İran’a varmış; Hindistan, Amerika derken dünyayı turluyor...

DTÖ nihayet 11 Mart’ta salgına “salgın” diyebiliyor.



Pandemi ilan edildiği gün virüsün yayıldığı ülke sayısı 10-20-30 değil; 114...

200 binin üzerinde vakaya ulaşılmış; 5 bin kişi hayatını kaybetmiş.

Türkiye de ilk Covid-19 vakasını DTÖ ile aynı gün ilan ediyor.

Oysa ki Sağlık Bakanlığı’nın açıklamasından günlerce önce “aynı vaka” ile ilgili olarak spekülasyonlar almış başını gitmiş; milletin ne filyasyondan, ne testten, ne karantinadan haberi var!...

Devleti uyandıracak meslek örgütü, dernek ortada kimse yok...

★★★

Salgınla mücadelede küresel-yerel sivil toplum kuruluşları ve meslek örgütleri de yaya kaldılar.

Dünya Ekonomik Forumu (DEF) bile Türkiye’de toplumsal dayanışma gösteren kuruluş olarak Koç Holding’e teşekkür etti.

Otellerini sağlık çalışanlarına, fabrikasını ventilatör üretimine açan Koç; bağlı kuruluşları Tüpraş, Aygaz, Opet, Yapı Kredi vasıtasıyla toplam 20 milyon lira da nakdi bağışta bulundu.

Üye aidatlarından oluşan milyarlık fonlara sahip TİSK, TOBB, MESS, Tekstil Sanayi İşverenleri Sendikası (TÜTSİS) gibi kurumların milyarlık fonları ne oldu?

Hiç sesleri çıkmıyor!

★★★

Bana göre “teşekkürü hak etmeyen” küresel sivil organizasyonlardan biri de DEF...

DEF 21-24 Ocak tarihleri arasında Davos’ta siyasi, akademik çevrelerden elitlerle, karar vericilerle, liderlerle düzenlenen oturumlarda, Covid-19 riskleri gölgede kalıyor.

Oturumlarda en çok; Suriye meselesinden dolayı jeopolitik, iklim değişikliği nedeniyle gezegenin kurtulması ve dijital ekonominin gücü tartışılıyordu.

31 Ocak tarihli Sabancı Üniversitesi Finans Mükemmeliyet Merkezi Kurucu Başkanı Prof. Dr. Özgür Demirtaş’ın “tweet dizisine” bakmanızı öneririm.

Hoca salgını tarif etmiş...

★★★

Covid-19 sonu beliren tehlike belli: Kitlesel işsizlik...

Bugün  “Emek ve Dayanışma” günü;  “1 Mayıs İşçi Bayramı”; bakalım küresel-yerel kurumlar, iktidarlar, ekonomi baronları ne buyuracaklar?!

Covid-19 sonrası (eğer olacaksa ve yakın bir gelecekse) işler küt diye açılmayacak, istihdam kapasitesi doğmayacak.

Talep artmayacak, işletmeler finansmana boğulmayacak... Kimi sektörler yok olacak, dijital ekonomi büyüyecek; tarım-gıda-sağlık sektörleri desteklenecek.

★★★

İki ayaklı “kurtulma planı” tartışılıyor.

Ayaklardan biri her dünya vatandaşına, gelirinden, yaşından, cinsiyetinden bağımsız olarak hayatın devamlılığını sağlayacak kadar “temel gelir” dağıtmak.

Hem sol, hem de sağ politikacılar arasında “Temel Gelir” dağıtmaya sıcak bakanların sayısı az değil.

Tesla’nın kurucusu Elon Musk, Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg’in “Evrensel Temel Gelir” tezini savunması rastlantı değil.

Zira bu planın ikinci ayağını, “Servet Vergisi” oluşturuyor.

Sizin aklınıza başka bir yol geliyor mu?