Türkiye, eğitim tarihinde görülmemiş bir süreç yaşıyor. ‘Böyle eğitim sistemi olmaz’ diye diye gelen bakanlar 18 yıldır kafasına göre sistem değiştirdi. Uzaktan öğretim süreci, eğitimdeki sorunları ilk kez yakından görünür kıldı. MEB’de kafalar karışıktı. Genel müdürler bile, “Uzaktan dersler canlı olacak”, “EBA’dan bağlanmazsan zoom’ dan bağlan”, “Bağlan da, nasıl bağlanırsan bağlan” gibi birbirinden farklı talimatlar yağdırıyor. Öğretmene, ‘bağlanmazsan ek ders ücreti vermem’ sopası gösteriliyor. Akademisyeni, öğretmeni, anaokulundan üniversiteye öğrencisi, velisi eğitimde ne olduğunu bilmiyor. Müfredata, ‘Eğitimi Anlama’ dersi eklense yeri...

SALDIRIYLA SIÇRAMIŞ

Eğitimde siyasallaşma, sorunları yıllar içinde derinleştirdi. Büyükler anlatınca, EBA’nın çöküşü yüksek talepten. Tam sevinçten uçacaktık daha 24 saat dolmadan, ‘siber saldırı’ itirafı geldi. Kişisel veriler çalındı mı? Bilinmiyor. 18 milyon öğrenci EBA’ya giremez iken, 1,8 milyar kişi Facebook’a giriyorsa, sorun yüksek taleple izah edilemez. Farsça’da, ‘Parıltılı, ışıltılı, ihtişamlı, güçlü kuvvetli, tertemiz giyinmiş adamcağız’ anlamındaki ‘kerli ferli’ kelimesine karşılık makamıyla Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, çocukların masum soruları ve annelerin çırpınışı karşısında çaresiz kalıyor.

BÖÖGÜN CANLI MIYIZ?

Fatmanur’un annesi, “Ya hocam Allah aşkına dersleri bir gün zumbadan, bir gün EBA’dan yapıyorsunuz. Düzgün yapın da artıhhh biz de bilelim” diye tepki gösterirken, ilkokul öğrencisi, “Öğretmenim EBA yine açılmıyor. EBA’dan girip zom zomdan mı çıkacağız?” diye soruyor. Başka bir çocuk, “Öğretmenimmm...Bugün zombi mi? zumba mı yapacağız?” diyor. Anayasa’nın 42’nci maddesinin Eğitim-Öğretime erişmesinde tüm sorumluluğu devlete yüklediğini bilecek yaşta olmayan bir köy çocuğu muhteşem aksanıyla, “Öğretmenim, de hele böögüün canlı ders var mı?” sorusuyla, öğrenme hakkını arıyor.

ÖĞRETMENİM DONMASIN

Şehirli bir kız çocuğu, “Anne öğretmenim kayboldu, bulamıyorum” diye kararan ekrana bakıp ağlarken, diğer çocuk , “Anneee öğretmenim yine dondu. Üşür mü?” telaşına düşüyor. Bilgisayarı, interneti olmadığı için derse giremeyen 6 milyon çocuğa şimdi kim 8,5 milyar TL harcanan Fatih Projesi’nin basiretsizlikten çöpe gittiği ve bu nedenle eğitimin ekranların karardığını açıklayabilir? Çocukların öğrenme arzusuna, annelerinin derse giremezlerse sınav giyotininde elenmesi korkusu ekleniyor. Öğrencinin, “Öğretmenim, internet kafedeyim. Param bitti. Derslere giremem” sözü hangi insanı üzmez?

MUSALLADA YAN YATTILAR

“Yan gelip yatıyorlar” diye sistemin günah keçisi ilan ettiği öğretmenler, eğitim aşkıyla musalla taşına yattı. Kahramanmaraş tepelerinde internet arayan Edebiyatçı Aziz Serin’in ders verme aşkıyla yanan kalbi durdu. Kayseri’den Mustafa Yağmur, Dursun Kocakaya, Nurdağ Coşar, Konya’dan Metin Avcı, Atilla Ayan öğretmenler Kovid-19’dan öldü. Öğretmen çift Mustafa ve Deniz Bayram canlı derste iken, balkondan düşüp ölen 20 aylık evlatları Kumsal bebeği unutacak mıyız? Öğretmenlerin canı pahasına canlı ders için çabalarken, “Aşkın öldürür...” diye aklınca dalga geçen şarkıları, çalgılı, striptizli şovlarıyla dersleri sabote eden hacker saldırısı altında ders işliyorlar.

EĞİTİM DAMDAN DÜŞTÜ

Öğrenciler, bu çağda pencere önünde tek ayak üstünde internetten derse bağlanma nöbeti tutup, Yüksekova’da ahır damlarında, Kayseri’de dağlarda, Erzurum’da raylarda internet arıyor. EBA ders içeriğinde tren rayları tasarımı anlatılması da ayrı bir tezat oluşturuyor. Bakan Selçuk, “EBA’ya siber saldırılar var, daha da olacak” demekte haklı. Türkiye, 24 Mbps internet hızıyla Avrupa’nın en yavaş interneti olan ülkesi. Romanya’nın 152, Macaristan’ın 129, İsveç’in 137, Almanya’nın 98 Mbps erişimi bizi 5’e, 6’ya katlıyor. Yerli yazılım, internet altyapısı yok. Eğitime en hızlı bağlantı için iktidarınızda kapattığınız, zamanla köylünün ahıra çevirdiği 17 bin köy okulunu hızla açın da, hiç olmazsa yüzyüze eğitim başlasın. Okullar ahır, ahır damları okul olma utancından kurtulsun. Yoksa çocuklar adını bile söyleyemediği zom zom, zumba, zambi, zombide eğitim ışığı arar, durur...