Myanmar'da 8 Kasım 2020'de gerçekleşen seçimlerde hile yapıldığı gerekçesiyle yönetime el koyan ordu, halkın muhalefetini bastırmak amacıyla tüm servis sağlayacılarına Facebook'a erişim engeli getirmeleri talimatını verdi. Talimatın geçici olduğu ve 7 Şubat'a kadar süreceği aktarılırken kararın istikrar sağlamak adına alındığının da altı çizildi. Facebook'tan yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

"Facebook'a erişimin şu anda bazı insanlar için kesintiye uğradığının farkındayız. İnsanların aileleriyle, arkadaşlarıyla iletişim kurabilmesi ve önemli bilgilere erişebilmesi için yetkilileri bağlantıyı yeniden kurmaya davet ediyoruz."

21 MİLYON KİŞİ FACEBOOK'TA


Ocak 2021 verilerine göre 54 milyon nüfuslu Myanmar'da 21 milyon Facebook kullanıcısı bulunuyor. Cunta karşıtı eylemler için muhalif grupların Facebook gibi platformlar üzerinden organize olduğu düşünülüyor. Cunta, Facebook'u kapatarak muhalefetin de sesini kısmak ve tepkilerin bu yolla sönümlenmesini sağlamak istiyor. Fiili lider San Suu Kyi'nin tutuklandığı ülkede protestolar tüm hızıyla devam ederken gözaltılar da artıyor. Halk sokaklarda eylemlerini sürdürürken akşam saatlerinde halk tencere ve tavalarına vurarak tepkilerini gösteriyor.

Myanmar’ın dört ana telekom şirketinden biri olan Norveç’li Telenor; tüm mobil operatörlerin, uluslararası ağ geçitlerinin ve internet servis sağlayıcılarının cuntadan Facebook'u 7 Şubat'a kadar engellemesi yönünde bir talimat aldıklarını söyledi. Telenor, direktife uyulduğunu ancak "insan hakları ihlali konusunda ciddi endişeleri" olduğunu" da dile getirdi.

Cuntanın lideri Min Aung Hlaing, tepkilerin odak noktasında yer alıyor. (Fotoğraf: Reuters)

FACEBOOK'LA MÜNASEBET ESKİYE DAYANIYOR


Ancak Myanmar'da ordunun Facebook'la olan münasebeti daha eskiye dayanmakta. New York Times'da yayınlanan Ekim 2018 tarihli "A Genocide Incited on Facebook, With Posts From Myanmar’s Military" (Myanmar Ordusundan Paylaşımlarla, Facebook'ta Bir Soykırım Tetiklendi) adlı makalede ordu mensuplarının provokatif ve manipülatif paylaşımları ve bu paylaşımların etkilerine değinilmişti. Ayrıca 2017'de Birleşmiş Milletler de Facebook üzerinden ülkede yayılan nefret söylemleri konusuna el atmıştı. BM, Facebook'u uyarmış ve Rohingya Müslümanları'na yönelik nefret söylemleri içeren paylaşımların moderasyonu adına bölgede yetkililer istihdam edilmesi gerektiğini belirtmişti.

NY Times'da çıkan makaleye dönecek olursak problemin sistematik olduğu da göze çarpıyor. Facebook'un siber güvenlik politikalarına yön veren ismi Nathaniel Gleicher, makalede yer alan açıklamasında "Myanmar ordusuyla doğrudan bağlantılı olarak, propaganda yaymaya yönelik açık ve kasıtlı girişimler" olduğunu vurgulamıştı.

2018'de Myanmar'da kendilerine yönelik sistemli saldırılar nedeniyle ülkeyi terk etmek zorunda kalan Rohingyalı Müslümanlar'ın sığındığı Bangladeş'ın Cox's Bazar bölgesi, dünyanın en büyük mülteci kampına dönüşmüştü. Rohingyalı Müslümanlar, yaklaşık bir milyon kişinin kaldığı, derme çatma ev ve çadırlardan oluşan kampta yaşamlarını güç koşullar altında sürdürüyor. (Fotoğraf: Depo Photos)

İSLAM KARŞITI PROVOKASYONLAR


Ordunun yönetime el koymasıyla tutuklanan San Suu Kyi'nin Güney Kore'de botoks yaptırdığını iddia eden ve tekerlekli sandalyede bir fotoğrafını içeren neredeyse komik denebilecek paylaşımlardan, bir Budist kadının Müslüman bir erkek tarafından tecavüze uğradığı gibi korkunç bir yalan habere kadar pek çok içerik paylaşıldı ve o dönemde sayısız hesap kapatıldı.

Edinilen bilgilere göre kapatılan hesaplar arasında 1 milyonun üzerinde takipçisi bulunan hesaplar bile vardı. Güzellik ve eğlence kategorilerinde yer alan sayfaların orduyla olan doğrudan bağlantısı o dönemde ispatlanırken sahte isimler kullanıldığı ortaya çıktı. Müslümanlara yönelik nefreti körükleyen sistematik provokasyonlar, Rohingya müslümanları için korkunç sonuçlar doğurmuştu.

Fotoğraf: Reuters


Ağustos 2018'de aylar süren raporlama sürecinin ardından Facebook, Myanmar özelinde yaşanan sorun karşısında harekete geçmek için geç kaldığını kabul etti. bir milyon civarı Müslüman ülkeyi terk etmek zorunda kalırken Birleşmiş Milletler, yaşanan hadiseyi "Etnik temizliğin en açık örneklerinden biri" ifadeleriyle tanımladı.

KORKUNÇ MANİPÜLASYON


2017'de en tehlikeli provokasyon girişimlerinden birinde ordunun istihbarat kolu, Facebook'ta hem Müslümanlar'ın hem de Budistler'in yer aldığı gruplarda karşı taraftan bir saldırının yaklaştığına dair söylentiler yaymıştı. 11 Eylül terör saldırısının yıl dönümünden yararlanarak, Facebook Messenger'da, haber sitesi kılığına giren profesyonel provokatörler, "cihat saldırıları" yapılacağına dair paylaşımların viral olmasını sağladı. Aynı zamanda Müslümanlar'ın yer aldığı gruplarda ise milliyetçi Budist rahiplerin İslam karşıtı protestolar düzenledikleri mesajı yayılacaktı.

Facebook, mesajların kasıtlı olarak gerçek olmayan hesaplar tarafından yayıldığına dair kanıt bulduğunu ve o sırada bazı hesapları kapattığını söylemişti. Şirket o noktada hesapların orduyla herhangi bir bağlantı olup olmadığını araştırmamıştı.


ARAKAN İSYANI



  • Myanmar'ın batısında yer alan Arakan veya resmi adıyla Rakhine Eyaleti, Rohingya Müslümanları'nın yüzde 80'ine ev sahipliği yapıyor. Bangladeş sınırındaki eyalette yaşayan Müslümanlar ile Budistler arasındaki ayrım, sömürgeci devletlerin Güneydoğu Asya'da kabaca Hindistan'ın doğusu ve Çin'in güneyinde kalan yarımada bölgesi olan Hindiçin'i terk etmesiyle derinleşirken İkinci Dünya Savaşı sonrasında Arakan'da bu ayrım daha keskin bir şekilde görülmeye başlandı.

  • Cuntalar ve baskıcı hükümetler sistematik olarak Rohingya Müslümanları'na karşı ayrımcılıklar yaparken zaman zaman katliamlara varan bu yaklaşım bölgedeki bazı müslümanları da radikal hareketlere itti. Zaman zaman karşılıklı çatışmaların yaşandığı bölgede Haziran 2012'de başlayan ve 2013 boyunca süren olaylarda pek çok Müslüman yaşamını yitirdi, tahminlere göre yaklaşık 100 bin kişi bölgeyi terk etmek zorunda kaldı.

  • Uluslararası Af Örgütü'nün raporuna göre Rohingyalar'ın ibadet ve seyahat özgürlükleri kısıtlanıyor, pek çoğuna vatandaşlık verilmiyor.

  • 2017'de yaşanan ve dünya çapında soykırım olarak adlandırılan olaylarda ise binlerce insan yaşamını yitirdi. Tecavüz, yağma ve kundaklama olaylarının da ardından ciddi bir Rohingya kitlesi Bangladeş'e sığınmak isteyince mülteci krizi de baş gösterdi.