Merkez Bankası’nın (TCMB) Şahap Kavcıoğlu başkanlığında yapılan ilk Para Politikası Kurulu toplantısından politika faizinin yüzde 19’da sabit tutulması kararı çıktı ancak karar metninde yapılan değişiklikler dikkat çekti.

Bankanın önceki başkanı Naci Ağbal’ın, faizi yüzde 17’den yüzde 19’a yükselttiği 18 Mart tarihli toplantıdan iki gün sonra gece saatlerinde Cumhurbaşkanı Kararı ile görevden alınması sonrasında deprem yaşayan piyasalarda, bugünkü karar merakla bekleniyordu.

Toplantı öncesindeki genel beklenti, faizin sabit bırakılması yönündeydi ancak geçen ayki metinde yer alan “Gerekmesi durumunda ilave parasal sıkılaşma yapılacaktır” ve “Sıkı para politikası duruşu kararlılıkla uzun bir müddet sürdürülecektir” cümlelerinin bugünkü metinde yer almaması, uzmanlar tarafından “faiz indirimlerine hazırlık” sinyali olarak değerlendirildi.



Ağbal dönemindeki metinlerde yer alan “döviz kuru başta olmak üzere birikimli maliyet etkilerinin” ve “kredi genişlemesinin” enflasyon üzerindeki olumsuz etkilerine de bugünkü metinde yer verilmedi.

Nitekim, kararın ardından önce 8,02’ye kadar gerileyen dolar/TL kuru, metindeki değişikliklerin anlaşılmasıyla 8,15’e kadar yükseldi.

Ekonomistler Hakan Kara, Selva Demiralp, Cem Başlevent, Emrah Lafçı ve Enver Erkan, TCMB’nin faiz kararını sozcu.com.tr’ye değerlendirdi.


'SIFIR MALİYETLE KASKO FIRSATINI TEPMEYE BENZİYOR'


TCMB'nin eski baş ekonomisti Hakan Kara, "TCMB’nin faiz kararında bir sürpriz olmamasına rağmen, karar sonrasında piyasa bir miktar olumsuz tepki verdi. Bunun sebebi önceki politika metinlerinde yer alan 'gerekmesi durumunda ilave parasal sıkılaşma yapılacaktır' ifadesinin çıkarılmış olmasıydı" dedi.

"Enflasyon risklerinin devam ettiği bir dönemde bu ifadenin çıkması ne kadar iyi bir fikir emin değilim. Bu cümlenin çıkması aracınıza sıfır maliyetle bir kasko sigortası yapabilirken bu fırsatı tepmeye benziyor" diyen Kara, "Önümüzdeki dönemde ortaya çıkabilecek ilave risklere karşı koruma kalkanımızı zayıflatıyor. Öte yandan kısa vadede bir faiz indirimi planlanıyorsa, bu değişikliğin kendi içinde tutarlı olduğunu da eklemek lazım" değerlendirmesinde bulundu.

Prof. Dr. Hakan Kara

'KREDİLERİ YAVAŞLATMA NİYETİNİN OLMADIĞINI GÖSTERİYOR'


Yine benzer şekilde daha güvercin bir duruşa geçildiğini gösteren bir başka değişikliğin “… sıkı para politikasının kararlılıkla uzunca bir müddet sürdürülecektir” ifadesinin çıkması olduğuna işaret eden Kara, "Metinde Merkez Bankasının yıl sonu tahminine yapılan vurgunun kalkmış olması ise enflasyon raporunda yıl sonu tahmininin önemli ölçüde yukarı revize edileceğine işaret etmekte. Diğer taraftan, olumsuz piyasa tepkisini sınırlamaya yönelik olarak 'politika faizinin enflasyonun üzerinde bir düzeyde oluşturulmaya devam edileceği' ifadesi metne eklenmiş" dedi.

"Metne genel olarak baktığımızda merkez bankasının küresel gelişmeler ve yurt içi iktisadi faaliyete bakışında çok önemli bir değişim olmadığını görüyoruz. Güçlü iç talep ve emtia fiyatlarının cari işlemler dengesini olumsuz etkilemeye devam ettiğinden yine söz ediliyor" diyen Kara, "Fakat kredi büyümesinin cari açığa olumsuz etkisine dair vurgu kalkmış. Bu da önümüzdeki dönem için kredileri yavaşlatmak gibi bir niyetin olmadığını gösteriyor. Hatta tam tersi bir durum söz konusu olabilir" yorumunda bulundu.

'EN GEÇ HAZİRANDA İNDİRİM PLANLANIYOR'


"Finansal koşullardaki sıkılaşmaya rağmen bireysel kredi büyümesinde yükseliş eğilimi görüldüğü vurgulansa da hemen sonrasındaki paragrafta bunun uzun sürmeyeceği ima edilmiş. Krediler ve iç talepte bir yavaşlama beklendiği belirtiliyor. Bu da büyük ihtimalle faiz indiriminin kapısını aralayan bir diğer ifade olarak metne iliştirilmiş" diyen Kara, şöyle devam etti:

"Enflasyona dair değerlendirmelere baktığımızda, Merkez Bankasının risklere dair nispeten temkinli dili koruduğu gözlenmekte. Fakat bu ihtiyatlı ifadelere rağmen neden faiz indirim hazırlığının yapıldığı konusuna açıklık getirilmemiş.

"Sonuç olarak bugünkü metni tek bir cümle ile özetlemek gerekirse, çok olumsuz bir gelişme olmaması halinde, mayıs veya en geç haziran ayında bir faiz indirimi planlandığını ifade edebiliriz. Bu planın gerçekleşebilmesi için enflasyonun yüzde 18’in belirgin altında kalması ve piyasalardaki dinginliğin devam etmesi gerekiyor. Yani epey şansa ihtiyaç var. Küresel taraftan ilave bir olumsuz şok gelirse, mesela emtia fiyatları artmaya devam ederse veya ABD 10 yıllık faizleri daha da yükselirse, bu durumda merkez bankası faiz indirimini ötelemek durumunda kalabilir. Tabii, bu değerlendirmeyi yaparken karar alıcıların rasyonel hareket edeceğini varsayıyorum."

'16 YILDIR METİNDE OLAN İFADE ÇIKARILDI'


Kara, 16 senedir aralıksız her PPK metninde yer alan bir ifadenin bugün metinde yer almadığına dikkat çekerek şunları söyledi:

"Bugünkü karar metni aynı zamanda bir dönemin kapanışını ifade ediyor olabilir. Zira 2006 yılında mevcut parasal rejime geçtiğimizden bu yana metinde yer alan bir ifade vardı: 'Açıklanacak her türlü yeni verinin ve haberin Kurul’un geleceğe yönelik politika duruşunu değiştirmesine neden olabileceği önemle vurgulanmalıdır.' Bu cümle tam 16 senedir aralıksız her PPK metninde yer almıştı. Bugünkü metinden çıkarılmış. İşlevsel olarak büyük önemi olmasa da sembolik olarak önemli buldum."

Prof. Dr. Selva Demiralp

‘FAİZ İNDİRİMLERİ İÇİN ZEMİN HAZIRLIYOR’


“Geçtiğimiz ay TCMB Başkanı’nın 200 baz puanlık faiz artırımının ardından apar topar görevden alınması önemli bir sinyaldi. Öncesinde gelen ‘fiyat istikrarını bir kenara koyacağız’ açıklaması ile birleştirdiğimizde, bu gelişmeleri daha gevsek bir politika duruşuna geçiş olarak yorumlamak çok zor değildi” diyen Koç Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp, karar öncesindeki duruma ilişkin “Ancak bu beklentinin yarattığı piyasa çalkantısı ekonomi icin çok hasar verici bir boyuta geldiğinde yeni başkan Şahap Kavcıoğlu’ndan ‘mevcut duruş devam edecek’ açıklamaları gelmişti” hatırlatmasını yaptı.

“Bugünkü toplantıda her ne kadar politika faizine dokunulmamış olsa da metinden “sıkı para politikası duruşu kararlılıkla uzun bir müddet sürdürülecektir” ifadesinin cıkarılmış olması bence ileriki dönemde faiz indirimleri için bir zemin hazırlıyor” değerlendirmesinde bulunan Demiralp, “Hepimiz faizlerin düşmesini istiyoruz ancak enflasyon beklentileri düşmeden faiz indirimlerine gitmek fayda sağlamıyor. Türkiye ekonomisi bu kısır döngüden çıkamadığı sürece yüksek enflasyon ve onun getirdiği ekonomik problemlerden kurtulmamız maalesef çok zor” ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Cem Başlevent

‘AĞBAL’IN FARKLI SEBEPLE GÖREVDEN ALINDIĞI TEZİNİ GÜÇLENDİRDİ’


“TCMB’deki başkan değişikliği sonrasında piyasalarda yaşanan paniğin başlıca sebebi, faiz oranlarında indirime gidileceği ve bunun da TL'nin değer kaybına ve enflasyona yol açacağı beklentisiydi. Daha sonra, sıkı para politikasının devam edeceği mesajları verilince, Naci Ağbal'ın farklı sebeplerden dolayı görevden alınmış olduğu tezi gündeme geldi.” hatırlatmasını yapan Bilgi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Cem Başlevent, kararın anlamına ilişkin şu yorumu paylaştı:

“Bugün alınan faiz kararı da, bu tezi güçlendirmiş oldu. Ortaya çıkan bu durum ülkemizdeki kurumsal yapıya dair olumlu bir sinyal vermediği için, her ne kadar faiz sabit tutulmuş olsa da, yatırımcı güveninin tekrar kazanılmasını güçleştirecektir.”

Emrah Lafçı

‘ALBAYRAK DÖNEMİ POLİTİKALARINA DÖNÜŞ SİNYALİ’


Ekonomist Emrah Lafçı, faiz aynı kalsa da 18 Mart’ta Naci Ağbal imzalı faiz kararı metni ile bugünkü Şahap Kavcıoğlu imzalı metin arasında ciddi farklar olduğuna işaret etti.

“Gerekmesi durumunda ilave parasal sıkılaşma yapılacaktır” ve “Sıkı para politikası duruşu kararlılıkla uzun bir müddet sürdürülecektir” cümlelerinin bugünkü metinde yer almamasının önemli olduğunu vurgulayan Lafçı, bundan sonra ek faiz artışı olmayacağı ve faiz indirimlerine hazırlık mesajının yanı sıra Ağbal dönemi politikalarının terk edilip Berat Albayrak dönemi politikalarına dönüş sinyali verildiğinin altını çizdi.

Ağbal dönemindeki PPK metinlerinde Albayrak ve Muray Uysal dönemine dair eleştiriler ton olduğuna dikkat çeken Lafçı, “Albayrak dönemindeki politikaların doğru olduğuna dair zımni bir onay mesajı var” dedi.

Lafçı, bugünkü metinde “yatırım, üretim ve istihdam artışına” değinilmesinin de, TCMB’nin geçmişte zorunlu karşılık oranlarını kredi büyümesi ile ilişkilendirmesi gibi üzerine vazife olmayan işlere tekrar dönebileceğinin sinyali olduğunu söyledi.

Enver Erkan

‘FAİZ İNDİRİMLERİ 3. ÇEYREKTE BAŞLAYABİLİR’


Tera Yatırım Başekonomisti Enver Erkan, “Metindeki değişimler, para politikası sıkılaşmasının dönemsel olduğunu ve politikanın Kavcıoğlu’nun güvercin düşünceleriyle er ya da güç uyumlu hale geleceğini göstermektedir. Bu durumda da faizleri indirmeye başlamak 2021 yılı üçüncü çeyrek dönemi içinde bir yerlerde olabilir” dedi.

Ekonomik koşulların TCMB’nin gevşemesine engel olduğuna dikkat çeken Erkan, “Enflasyonun genel görünümü, artışın devam edeceğine işaret ediyor. ÜFE’de biriken maliyet, hammadde ve enerji fiyatları, TL’de oluşan ilave yüzde 10’luk değer kaybı gibi etkenler enflasyonu beslemeyi sürdürecek ve önceki tahminlerin de üzerinde oluşmasına neden olacak. Bu durumda da, yüzde 19’luk politika faizine doğru yapılan sıkılaşmanın oluşturduğu koruma alanı biraz daha daralacak” ifadelerini kullandı.

‘HAZİRAN ÖNCESİNDE FAİZ İNDİRİLİRSE YIKICI OLUR’


Reuters’a konuşan Pictet Asset Management kıdemli ekonomisti Nikolay Markov "TCMB'nin (sıkı politika) taahhütü bir öncekine kıyasla daha zayıf ve TL büyük ihtimalle buna tepki veriyor... Güven verici olan faizlerin sabit bırakılması ve yine de sıkılaştırmacı bir mesaj verilerek bir önceki yönetimin diliyle sürekliliğin sağlanması" dedi ve ekledi:

"Bunun kısa vadede TL'ye istikrar kazanmaya yetip yetmeyeceğine emin değilim, ancak Haziran öncesinde faizleri indirmezse Türkiye'ye yardımcı olur. (Faizlerde) değişiklik yaparlarsa yıkıcı sonuçları olabilir."