Yeryüzünde keşfedildiğinden beri yüzyıllardır sadece ilkbahar başında çiçeklenen leylak ağacı (Syringa vulgaris) Eylül ayında çiçek açtı.

Bu durumu, “İnsanoğlu sadece kendisi için değil gezegen için kıyameti başlattı” sözleri ile yorumlayan Biyoloji profesörü Barbaros Çetin, "Geçtiğimiz yıl bu ay Çorum’da elma ağacı, Erzincan’da da kiraz ağacı, Ordu’da erik ağacı çiçek açıp meyve vermişti. Şubat ayında ise Sinop’un Ayancık İlçesi’nde erken çiçek açan meyve ağaçları kar altında kalmıştı. Şimdi de İzmir’de leylak çiçek açtı. Korkum şu ki, kültüre alıp beslenmemizi sağladığımız meyve ağaçlarından ürün almamız bile yakın zamanda hayal olacak” dedi.

“BİTKİLERİN BİYOLOJİK SAATİ HIZLA BOZULUYOR”

Leylak üzerinden bitkilerin zamansız çiçek açmasına ve meyve vermesine değinen Çetin, “Çiçeklenme gibi mevsimsel fizyolojik olaylar bu mekanizma ile kontrol edilir. Bitkilerin hormonel yapıları da bu mekanizmalarda ikincil rol üstlenir. Hormonlar ise doğrudan çevresel sıcaklık ve bitkinin genetik yapısı ile kontrol edilmektedir. Bu çevresel etkilerin neticesinde bitkilerin biyolojik saati hızla bozulmaktadır. Korkum şu ki, kültüre alıp beslenmemizi sağladığımız meyve ağaçlarından ürün almamız bile yakın zamanda hayal olacak” ifadelerini kullandı.

Barbaros Çetin


“BESİN ZİNCİRİ KIRILIRSA YAŞAM SONA ERER”

Çetin, “Diğer korkum ise şu: Yabani bitkilerin de aynı şekilde etkilenmesi, çiçek ve meyve oluşturamaması nedeni ile üreyememesi sonucunda besin zincirinde kırıklar meydana gelecek. Besin zinciri içerisinde bitkiler ile beslenen yabani hayvanlar ve ardından zincirin diğer tüm halkaları birer birer yok olacak. Bunun anlamı dünya ekosisteminin tamamen çökmesi, yani insanlar dahil tüm canlıların yok olmasıdır” diye konuştu.

“ALTINCI YOK OLUŞ SÜRECİ DAHA BÜYÜK OLACAK”

Çetin, tüyler ürperten tehlikeyi şöyle dile getirdi:

“Görünen o ki, insanlığın başlattığı bu süreç (6. kitlesel yok oluş süreci) önceki yok oluşlardan çok daha büyük olacak. İnsanoğlu sadece kendisi için değil, gezegen için kıyameti başlattı. Yılda yaklaşık 30 bin tür yok oluyor, yani saat başı 3 tür. Yaşam tarihinde 5 kez kitlesel yok oluşlar gerçekleşti, bunların her biri önemli jeolojik olayların sonucuydu.

Örneğin 5. kitlesel yok oluş süreci bundan 65 milyon yıl önce bir gök taşının dünyaya çarpması nedeni ile gerçekleşti ve dinozorların 150 milyon yıllık süren egemenliği sona ermiş oldu. Hiç şüphe yok ki, şu anda 6. kitlesel yok oluşu yaşıyoruz. Ortada büyük bir jeolojik olay da yok, sadece dünyadaki türlerden işgalci olan biri, yani insanoğlu, doğal ortama bir daha onarılması güç bir şekilde sürekli zarar veriyor.”