Dün... Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (DİAYDER) iddianamesi gönderildiği İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. 10’u tutuklu 23 şüpheli 18 Şubat tarihinde hâkim karşısına çıkacak.

335 sayfalık iddianameyi okudum...

Savcılık, PKK terör örgütünün 1978’de Diyarbakır’da kurulduğunu, 2007’de de yapılanmanın KCK olarak varlığını sürdürdüğünü kaydediyor. Bu tespitleri okurken aklıma geçen ocak ayında kabul edilen diğer bir iddianame geldi. 6-8 Ekim Ayn el Arap (Kobani) olaylarıyla ilgili Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kabul ettiği 3 bin 530 sayfalık iddianameden bahsediyorum.

O iddianamenin 3444’üncü sayfasında aynen şu ifade var:

“... PKK/KCK silahlı terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın bölücü örgüt kurma yolundaki ilk girişimleri 21 Mart 1973 yılında Ankara Çubuk Barajı yakınlarında yapılan toplantı ile başladığı... Burada yapılan ilk toplantıda, Abdullah Öcalan tarafından Kürdistan olarak tabir edilen Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin Kürdistan olarak isimlendirilmesi gerektiği...”

İddianamenin 3444’üncü sayfasında, Irak’ın kuzeyinde bulunan örgüt kamplarında 16-22 Mayıs 2007 tarihleri arasında KONGRA-GEL 5. Genel Kurulu adı altında bir toplantı gerçekleştirildiği ifade ediliyor ve örgütün adının KCK olarak değiştirildiği anlatılıyor. Bir de şema var... Örgüt şemasında sözde ‘Genel Başkan’ Abdullah Öcalan yazıyor!

Buradan nereye mi geleceğim?

2008’de kurulan dernek!


DİAYDER iddianamesinin 38 ayrı yerinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), dört yerinde İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, iki yerinde de CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu geçiyor. (CHP liderinin soyadı bir yerde yanlış yazılmış/Kılıçtaroğlu)

Yani...

2008’de AKP döneminde, dönemin İçişleri Bakanı Beşir Atalay tarafından onaylanarak kurulan DİAYDER’den daha çok İBB ve İmamoğlu’nun hedef alındığını görüyoruz. İBB tarafından işe alınan dernek üyeleri, derneğe verilen market yardımlarının terör örgütü sempatizanlarına dağıtıldığı iddiası vs... Tabii ki bu iddiaların üzerine gidilmeli ve terör-terörist konusunda taviz verilmemeli! Ancak...

6-8 Ekim Ayn el Arap (Kobani) olaylarıyla ilgili Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kabul ettiği 3 bin 530 sayfalık iddianame ile dün kabul edilen DİAYDER iddianamesine bakınca görüyorum ki örgütün sözde lideri Abdullah Öcalan! Peki... Aynı Öcalan 31 Mart 2019 seçimleri öncesinde kamuoyuna duyurulan mektubunda ne demişti? Anadolu Ajansı’nın, 20 Mart 2019’da “Teröristbaşı Öcalan’dan HDP’ye İstanbul seçimlerinde tarafsızlık çağrısı” başlığıyla geçtiği habere göre Öcalan’ın mektubu şöyleydi:

“... Önümüzdeki dönemde gerek iç toplumsal, gerek bölgesel ve küresel sorunların daha da ağırlaşacağını göz önünde bulundurarak bu üçüncü yol tavrının korunması büyük bir önem ve anlam ifade etmektedir. Bu çerçevede HDP’de vücut bulan demokratik ittifak anlayışı güncel seçim tartışmalarına taraf ve payanda yapılmamalıdır. Demokratik ittifakın önemi ve tarihsel anlamı mevcut ikilemlere kendini angaje etmemesi ve şimdiye kadar olduğu gibi seçimlerdeki tarafsız çizgisinde ısrar etmesidir.”

Devletin çelişkisi


Peki bu mektupla ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan ne demişti: “... Burada aslında bir iktidar mücadelesi var. Bu iktidar savaşında tabii HDP-PKK kanadında yaşanan bu savaş, tabii Öcalan ve Selahattin Demirtaş noktasında da ciddi bir iktidar mücadelesine doğru bir kayma gösteriyor. Yani onların kendisine ihanet ettiği inancında. Ve bu ihaneti sebebiyle onlara kesin tavırları var. Yaptığı açıklamada, ‘eğer siz beni destekliyorsanız, eğer benim arkamda olan bir partiyseniz, ben sizin ne oraya ne şuraya değil, siz kendi gücünüzü ortaya koymalısınız ve burada bunların herhangi birinden yana değil, kendi tarafsızlığınızı ortaya koymalısınız’ gibi bir hava içinde.”

Bu mektubun devletten izin alınmadan yayımlanması mümkün mü? Değil! KCK’nın başı kim? Öcalan!

Peki... 31 Mart seçimlerine müdahale etmesine izin verilen Öcalan’ın talimatıyla kurulan DİAYDER’in İBB ilişkisini masaya yatıran devlet bu çelişkiyi nasıl açıklıyor? Bu mektupla ilgili bir soruşturma var mı?