Hafıza önemli... Neden mi?

Bugün ‘hukuk’ dediğiniz zaman “Vay... Sen HDP’yi mi savunuyorsun? Selahattin Demirtaş güzellemesi mi yapıyorsun?” gibi eleştiriler geliyor! Gelsin! Çünkü... HDP veya Demirtaş’la ideolojik tartışma yapmadığınız sürece... Program üzerinden eleştiri yöneltmediğiniz sürece ‘kayıkçı kavgası’ sürecek... Mesele, ‘kayıkçı kavgası’ndan uzak, olayları gazeteci kimliğiyle, hakikat üzerinden konuşmak! Bundan 10, 15 yıl önce ‘Batı ve ABD üzerinden bakan’ iktidara bugün ‘Ne değişti de farklı bakıyorsun?’ sorusunu sormak önemli!

Hafıza önemli!

Leyla Zana


Dün yazdım: “... Tarih 17 Temmuz 2001... Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), kapatılan Demokrasi Partisi’nin 4 eski milletvekilinin başvurusunu değerlendirdi. Mahkeme, yargılamanın adil olmadığına karar verdi. AİHM, Leyla Zana, Selim Sadak, Hatip Dicle ve Orhan Doğan’ın başvurusuyla ilgili olarak, eski milletvekillerini yargılayan DGM’nin tarafsız ve bağımsız olmadığı gerekçesiyle, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinin Türkiye tarafından ihlal edildiği görüşüne vardı...”

Sonra... AKP’nin çıkardığı AB uyum yasalarının ardından Zana ve arkadaşları tahliye edildi! 2004’te... Leyla Zana ve bugünün HDP’sinin önünü açan AKP... Çözüm sürecini aslında 2004’te başlatan AKP... AİHM kararını uygulayan AKP... AB’nin ve ABD’nin baskısına direnemeyen AKP...Peki... ABD, Leyla Zana ve arkadaşlarının tahliye edilmeleri için ne yaptı?

Anlatalım...

“Bu dava baş ağrısı” İyi ki Wikileaks var...


Julian Assange’nın ortaya çıkardığı kriptolar önemli...

21 Ekim 2003... 16 Ocak 2004... 27 Şubat 2004... 16 Mart 2004... 22 Nisan 2004... 9 Haziran 2004...

ABD Ankara Büyükelçiliği bu tarihlerde DEP Milletvekili Leyla Zana ve arkadaşlarının davasına ilişkin ayrıntılı kriptolar kaleme alıp Washington’a iletti.

Tarih  3 Mayıs 2004...

ABD Ankara Büyükelçisi Eric Edelman’ın kaleme aldığı “GİZLİ” ibareli uzun telgrafa bakın. Edelman, dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’le 30 Nisan 2004’te yaptığı görüşmeyi Washington’a gönderiyor. Edelman, telgrafın Leyla Zana ile ilgili bölümünde şu cümleleri kuruyor:

“... İngiltere Ankara Büyükelçisi Peter Westmacott, Leyla Zana konusunu gündeme getirdi ve bunun AB’de bir cause célèbre (Fransızca ‘meşhur dava’ anlamına gelen bu söz, herkesin ilgilendiği, tartıştığı, uğruna kampanya yaptığı bir olayı ifade eder) halini aldığını söyledi. Bunun mümkün olup olmadığını bilmese de, eğer Türk hükümeti meseleyi çözüme kavuşturmanın bir yolunu bulabilse, bunun, aralık ayında (AB Konseyi’nin Türkiye’nin tam üyelik başvurusuyla ilgili karar vermesi beklenen zirvesi kastediliyor) Türkiye’nin davasına muazzam yardımı olacaktı.”

Telgrafın devamı daha da önemli...

Dışişleri Bakanı Abdullah Gül şöyle diyor: “... Biz bunu çözmek istiyoruz. Bu bizim için büyük bir baş ağrısı. Devlet Güvenlik Mahkemesi’nin kararını tersine çevirmesi için ne kadar çok çalıştığımıza inanamazsınız ama mümkün olmadı.”

Telgrafa devam edelim...

‘Onlara ve avukatlara gittik’


Abdullah Gül, ABD ve İngiltere büyükelçilerine, hakimlerin, Zana davasının yeniden görülmek üzerine önlerine geri gönderilmesi üzerine kişisel bir başarısızlıkla itham edildikleri hissine kapıldıklarını anlatıyor. Gül’ün ne dediğini okuyalım: “... Ben kişisel olarak bu davadan çok endişe duyuyorum. Leyla Zana Nobel Barış Ödülü’nü kazanan ilk Türk olursa ne yaparız? Bu nasıl görünecektir?”

Telgrafın devamını  araya girmeden görelim:

“... Abdullah Gül, Leyla Zana’nın ve birlikte yargılanan diğer sanıkların hapis yattıkları sürenin yeterli sayılarak ‘iyi hal’ gerekçesiyle serbest kalacaklarını ümit etmiş olduğunu söyledi. ‘Onlara ve avukatlarına gittik ve dedik ki Allah rızası için, lütfen hâkimlere hakaret etmeyi bırakın da sizi dışarı çıkarabilelim. Ama reddettiler.’ Ardından, Dışişleri Bakanı (Gül) ilerlemenin tek yolunun yeni bir Anayasa paketi olduğunu söyledi. Bunun iki hafta içinde olacağını öngördü. O zaman, Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nin kaldırılması suretiyle bir çözüm yolu açılacaktı. Dava başka bir mahkemede yeniden görülecekti ve Gül, orada sonucun farklı olacağını umuyordu.”

SONUÇ: 2004’ten 2021’e 16 yıl geçti... ABD ve AB’yle yakın olmak için Leyla Zana’yı kurtarmak isteyen iktidar ‘hukuk’ konusunda bu kadar savrulmamalı! Hukuk, Batı için değil, bu toprakların insanı için olmalı! Yerli ve milli olmanın bir koşulu da ‘adalet’ değil mi?