Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu (YİK) üyesi Cemil Çiçek’in SÖZCÜ’ye yaptığı “Anayasa toplantısında 50 +1’in hem bugün hem de gelecekte önemli sıkıntılara sebebiyet vereceğini ve Türkiye’yi bir kaosa sürükleyeceğini söyledim yine söylüyorum...” sözleri tartışılmaya devam ediyor. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin “Bu sistemin meşruiyet temeli yüzde 50+1’dir” cümlesi ve Çiçek’i eleştirmesinin ardından AKP MKYK Üyesi Şamil Tayyar’ın sosyal medya paylaşımı dikkat çekti. AKP’li Tayyar, “Geçmişte karşı çıkmış, ağır eleştirilere muhatap olmuş biri olarak söz hakkım var. 50+1, Cumhurbaşkanımıza ve sisteme kurulan tuzaktı. Düzeltilebilirdi, vakti geçti. Yeni tartışma, seçimle ilişkilendirilir. Kazanmaya odaklanmalı, kazanınca biz değiştirmeliyiz” mesajını paylaştı. Dün de Cumhurbaşkanı Erdoğan, yüzde 50+1 konusunun parlamentonun konusu olduğunu söyledi ve Külliye’de MHP lideri Bahçeli’yle buluştu.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan-Faruk Çelik


 

“DANIŞIKLI DÖVÜŞ DİYENLER OLDU”

Aslında bu tartışmanın başlangıcı iki yıl öncesine dayanıyor. 2019’da, AKP’nin kurucularından ve eski bakan Faruk Çelik, cumhurbaşkanı seçilmek için gereken yüzde 50+1 oranının değiştirilmesi önerisinde bulunmuş ve “İlk turda yüzde 40 ve üzeri oy alan seçilsin. Yüzde 50+1 formülü Türkiye’yi yorar” demişti. Eski bakan Faruk Çelik’i aradım ve “2019’da bu tartışmayı başlatmıştınız. Neden o açıklamayı yapmıştınız? Ne öngörmüştünüz” diye sordum. Çelik şu yanıtı verdi: “Benim yedi sosyal medya paylaşımım (tweet) olmuştu. O çok farklı yorumlara tabi tutulmuştu. Danışıklı dövüş diyenler oldu. Bunun aslı astarı yok. Tamamen meselede 50+1 görüşülürken de kanaatim aynıydı. Oylama sürecinde de böyle düşünüyordum. Türkiye sosyolojisinin buna hazır olmadığını savundum. Bugünden bakarsanız geriye doğru, Tayyip Erdoğan açısından bakılmasını da doğru bulmuyorum. AKP’nin oyu düştüğü için bunlar tartışılıyor diyorlar. Sizin oyunuz yükseldiyse benim söylediğim sistem senin işine daha çok yarıyor. Yani kimsenin aleyhine bir durum değil ki! 50+1, Türkiye’de siyasi partilerde ciddi stres artışına neden oluyor.”

“BAŞKANLIK SİSTEMİNİN DOĞASINA TERS”

Bakan Çelik’ten “Stres artışını” açmasını istedim: “Şu anda, sizlerin yazılarınıza, tartışmalara yansıyan yüzde 50+1’e ulaşma mücadelesi var. Muhalefet, ittifak alanını genişletmeye, iktidar da mevcut durumunu korumaya çalışıyor. Bu oranın, başkanlık sisteminin algısına ters bir durum olduğunu düşünüyorum. Başkanlık sistemi partileri merkezde bütünleştirecekti ama olmadı. Şu anda 50+1’den dolayı nasıl bir pay alabilirim düşüncesiyle parlamentodaki partilerden beş parti çıktı. Nedeni bu sistem! Bu oran olmasaydı, başkanlık sistemiyle ilgili başka konuları tartışacaktık ve çok daha sağlıklı olacaktı. Bu durum, stres ortamı getiriyor. Olmadık diyaloglar yaşanıyor. İYİ Parti, HDP’yle olsun mu olmasın mı? Tartışmalar yaşanıyor. CHP, HDP’yi sahiplenemiyor. İktidar tavır koyamıyor! Oranı, sistemlerle karıştırmamak lazım. Ben diyorum ki: Oran, siyasetin rahatlaması için yeniden ele alınmalı. Kim gelirse olsun, başkan kim olursa olsun, mali disiplin, ekonomi konusu ne olacak?”

“Erdoğan’la görüşmedim”


Faruk Çelik’e “Bu konuşmayı, tespitleri yaparken AKP’den kimseyle görüştünüz mü?” sorusunu yönelttim: “AKP’de kimseyle görüşmedim. Altını çiziyorum. Ama buraya geleceğini tahmin ettim. Erdoğan’la görüşmem olmadı. 2018’den itibaren sistemin sorun yaratacağını konuştum. Benim yapım şudur: Kimseyle çatışmaya girmedim! Kavga ortamı içinde değil aklı selim içinde değerlendirmek gerekiyor.”

“Sistemin esas konuları konuşulamıyor”


Bugün kuvvetler ayrılığı tartışılıyor. Yasama, yargı, yürütmenin birlikteliği hep gündemde. Çelik’e “Sadece yüzde 50+1 mi sorun? Sistemde, yargıda sorun yok mu?” dedim, şu yanıtı verdi: “Oran meselesi sistemle ilgili değil. Bu konu çözülürse siyasi partiler rahatlayacak. İki blok var. Oy oranları var. Erişilebilir durumdalar. Yüzde 50+1 olmasa bu partilerin eriştiğini görüyoruz. O da alabilir bu da alabilir. Bu rahatlığı sağlayamazsınız, yüzde 0.5’luk partilere siyaseti mahkum ederseniz. Diğer konuları tartışamazsınız. Sistemin esas konuşulması gereken konuları maalesef geride kalıyor.” Sorumu bir kez daha yineledim, Çelik şöyle konuştu: “Sistemde eksiklikler var. Yeni bir sistem çünkü. Bugün sistem konuşulsa, kimin haklı olduğu ya da olmadığı ortaya çıkacak. Başkanlık sisteminin de artıları var. Parlamenter sistemin eksilerini yaşadık. Bu sistemde düzeltilmesi gereken adımlar nedir? Muhalefet bunları anlatmalı. Güçlendirilmiş parlamenter sistem diyorlar. Bu yetkiyi başbakana vermek demek! Evet... Muhalefet yargı konusunda sorun olduğunu söylüyor. Bence bu konular masaya yatırılmalı. Muhalefet bunu yapmıyor, masaya oturmuyor. ‘Tümden kaldırın’ denildiğinde olmuyor. Hem anayasa hem yeni sistemle ilgili çok şey konuşulabilir.”

“Ekonomi, yüzde 50+1’i çekemez” demişti


Faruk Çelik, 2 Ekim 2019’da, sosyal medyasından yedi paylaşım yapmıştı: “... Son iki seçimi, yaşanan tartışmalarıyla birlikte dikkatle irdeledim. Vardığım sonuç şudur; Türkiye sosyolojisi ve ekonomisi yüzde 50 artı 1 oy yükünü çekemez. Bu benim görüşüm. Tespitimin, önünde veya arkasında bir şey aranmasını doğru bulmuyorum. Bazıları, (Cumhur İttifakı’nın oy oranı yüzde 50’nin altına düştü o nedenle bu öneri geldi) diyor. Ben de (Madem öyle, bu durumda demek ki başkaları da yüzde 50’nin üzerine çıkacak. Neden rahatsız olunuyor, birilerine gün doğdu, iyi ya)  diyorum. Bu önerimi ortaya koyarken, kimseyle konuşmuş, görüşmüş de değilim. Tamamen kişisel görüşlerimdir. Benim derdim, yüzde 50’nin altına düşülmesi çıkması değil. Derdim memleketim, milletimdir. Getirdiğim önerinin özü, seçimlerin ilk turda sonuçlanmasına yöneliktir. Unutmayalım ki çıtayı yüksek tutmanın elbette avantajları vardır ve önemlidir. Ancak çıtanın herkes için esnek ve erişilebilir olması, ülke sosyolojisi ve siyaset pratiğimiz açısından çok önemli, hayati ve sürdürülebilirdir.”

“Maalesef her şey çok ucuzladı”


“İlk turda yüzde 40 ve üzeri oy alan seçilsin. Yüzde 50+1 formülü Türkiye’yi yorar” tespitini bir kez daha sorduğumda Çelik, “50+1 yoracak tabi. ABD’de var mı? Oran var mı? Delegeyi alan kazanıyor. Yüzde 48’le alanlar var! 50+1 kaldırsanız bile seçilecek kişi yine yüzde 50’yle seçilir” dedi ve ekledi: “Bu tartışmalar yapılmalı. Daha geniş konuşalım. Şimdi siz yazacaksınız, gereksiz tartışmalar çıkacak. Maalesef her şey çok ucuzladı. Bu konuşmayı karşılıklı yapalım. Herkes herkesle oran kalktıktan sonra görüşsün. Sistemi konuşalım. Yüzde 50+1 kalkarsa partilerin yan yana gelip sistemi konuşabilir. Siyaset de rahatlar.”