Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan seçim barajının yüzde 7’ye düşürüleceğini söylediğinde 2021’in Ağustos ayıydı.

O günden sonra Cumhur İttifakı bileşenlerinin Seçim Yasası’nda değişiklik yapacağına dair açıklamalar oldu. O günlerde Cumhur İttifakı’nın şu dört konuda değişiklik yapmak istediği bildirildi:

- Seçim barajı yüzde 7’ye düşecek,

- Siyasi partiler için seçime girebilme şartı örgütlenme ile sınırlanacak. “TBMM’de grubu olma” durumu yeterli sayılmayacak,

- Seçim kurullarında kurul başkanının en kıdemli hakim olması gerekmeyecek. Seçim kurulu başkanı oradaki 1. derece yargıçlardan biri seçilecek,

- Seçimlerde daraltılmış bölge uygulanacak.

Bu değişikliklerin ekimde TBMM’ye sunulması bekleniyordu ama bugüne dek sunulmadı.

Son durum, Katar dönüşü Cumhurbaşkanı Erdoğan’a soruldu. Erdoğan şu yanıtı verdi:

“Bununla ilgili Cumhur İttifakı olarak yapılmış bir çalışma var. Bu çalışmaya bizim taraftan Hayati Bey riyasetinde bir ekip, MHP tarafından da Feti Bey riyasetinde bir ekip katıldı. Bu çalışmaların neticesini paylaşıp adımı atacağız. Mevcut durumu inşallah daha adil bir konuma getireceğiz.”

Bu açıklamadan sonra Hayati Yazıcı’ya durumu sordum. Yazıcı, takvim konusunda şunu söyledi:

“Seçim yasasındaki bir değişikliğin bir seçimde geçerli olabilmesi için kabulünün üzerinden en az bir yıl geçmesi gerekiyor. Seçim Haziran 2023’te olacağına göre Haziran 2022’ye dek yasalaşması gerekiyor.”

Belli ki seçimlerin zamanında yapılmasını isteyen Cumhur İttifakı’nın acelesi yok.

Peki içerik konusu netleşti mi?

Sayın Yazıcı, bu konuda da şu bilgileri paylaştı:

- Baraj konusunda liderler “yüzde 7” olacağını duyurdu. Artık bir değişiklik olmaz.

- Siyasi partiler için seçime girebilme şartı örgütlenme ile sınırlanacak. “TBMM’de grubu olma” durumu seçime girebilmek için yeterli olmayacak.

- Seçim kurullarında kurul başkanının en kıdemli hakim olması şartı vardı. Bazen en kıdemli yargıçlar bu görevi kabul etmiyor, sorun çıkıyordu. Bu şart da kaldırılacak. Seçim kurulu başkanı oradaki 1. derece hakimlerden biri arasından belirlenecek.

Yazıcı sadece bu üç başlıktan söz edince kendisine “daha önce konuşulan daraltılmış bölge uygulaması olmayacak mı?” diye sordum.

Kastettiğim, bir bölgede maksimum 7 ya da 8 milletvekili olması yönündeki düzenlemeydi. 2018 seçimlerinde İstanbul 98 milletvekili çıkardı. Bunların 35’i birinci, 28’i ikinci, 35’i üçüncü bölgedendi. Eğer daraltılmış bölge olur ve bir bölgede maksimum 7 milletvekili olursa, İstanbul’da 14 seçim bölgesi olacak.

Yazıcı, “Hayır olmayacak. O düzenlemeden vazgeçildi” karşılığını verdi.

Merak ettiğim bir konu da ittifak uygulamasından vazgeçilip geçilmeyeceğiydi. Yazıcı, seçimlerde ittifak uygulamasının devam edeceğini vurguladı.

Daraltılmış bölge uygulaması, anketlerde birinci parti görünen AK Parti’nin lehineydi ve daha fazla milletvekili çıkarabilmeleri için önemliydi. Bu düzenlemeden vazgeçmeleri ilginç bir gelişme olmuş. Gerçek nedeni ne acaba?

ASELSAN satıldı mı?


Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) tahtının veliahtı Muhammen bin Zayed (MbZ) Türkiye’ye gelince “ASELSAN, BAE’ne satılacak” diye haberler çıktı ve çok ses getirdi.

Ses getirmesinden daha doğal bir şey yok. Zira, Türkiye’nin gurur duyduğu şirketler olan savunma şirketlerinin yaptığı ihracat 3 milyar doları aşmış vaziyette ve bunun yaklaşık dörtte biri ASELSAN tarafından yapılıyor.

Savunma Sanayi Başkanı İsmail Demir iddiayı net bir şekilde yalanladı. İstanbul Borsası’nda ASELS koduyla işlem gören, halka açık bir şirket olan ASELSAN satılsaydı zaten önce Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) bildirmeleri gerekirdi ve biz de oradan öğrenirdik.

Peki durum bu kadar netken bu dedikodular nereden çıktı?

Hemen söyleyeyim. MbZ Türkiye’ye gelince, Savunma Sanayi Başkanlığı’nın BAE’deki muadili olan kurumdan bir heyet de Türkiye’ye geldi ve TSK Güçlendirme Vakfı’nın çatısı altındaki Havelsan, Roketsan, TUSAŞ gibi savunma şirketleriyle görüşmeler yaptı. Heyet, ASELSAN’ın Ankara’daki tesislerinde de inceleme yaptı.

Madem satın alma niyetleri yok o halde bu ziyaretlerin amacı ne? Bu soruya kaynağından aldığım yanıtı aynen aktarıyorum:

“Projelerde iş birliği ya da ortaklıklar olabilir. Bu şirketlerin bazı projelerde yurt dışında ortak iş yaptığı şirketler var. Satma söz konusu olmaz ama BAE’nin ilgili kurumlarıyla da benzer iş birlikleri olabilir.”