2 ALTIN madalya ile genel sıralamada 35. olabildiğimiz olimpiyatlar ile ilgili sosyal medya üzerinden yapılan bir araştırmaya göre Türkiye, Tokyo’da başarılıymış! Ankete katılanların yüzde 92’si bu görüşte. Bundan iki anlam çıkarılabilir. Birincisi: Klavye kahramanları spordan gerçekten hiç anlamıyor... İkincisi: Bakanlığın ‘hür’ medya ile birlikte yürüttüğü ‘tarihin en başarılı olimpiyatı’ başlıklı algı operasyonu, olumlu sonuç verdi...

SPORUN en prestijli organizasyonunda koskoca ülkenin İstiklal Marşı topu topu 2 kez çalınmış, Türk Bayrağı en üstte 2 kez dalgalanmış; buna seviniyorlar!

FEDERASYON seçimleri, olimpiyatın yansıması olacak. 10 Kasım’a kadar yeni başkanlar belirlenecek. En kötü yönetilen spor kurumu olmak için futbol ile yarışan branşlarda kimin, neye göre, nasıl başkan seçileceğini göreceğiz. Güreş ve yüzme başta olmak üzere Tokyo’dan fiyasko sonuçlarla dönen ve düşüşte olan branşların kaderi, seçimlere bağlı.

FUTBOLDAN sonraki en önemli branş basketbola ayrı değinmek lazım. ‘Süper’ dedikleri liglerin fikstür çekimlerinde, federasyonu yönetenlerin karşısında, bir elin parmaklarından az sayıda gazeteci vardı. Bu spor için emek harcayan az sayıdaki gazeteciyi küstürmeyi başardılar nihayet! Basketbolun marka değerini o kadar düşürdüler ki yayıncı kuruluş bulamıyorlar.

HAL böyleyken... Mevcut başkan, adaylıktan ve demokratik seçimlerden söz ederek camiayı sevince boğdu!

OLİMPİYATTAN sonra farklı kadroyla Avrupa Şampiyonası’nda da uygun adım ilerleyen voleybolculardan öğreneceği çok şey var basketbolun. Sokağa çıkıp sorun bakalım; Erkek Basketbol Milli Takımı oyuncuları mı, Kadın Voleybol Milli Takımı oyuncuları mı daha çok tanınıyor? Basketbol, voleybolun gölgesinde kalmaya başlamışsa sorun çok demektir. Yazık...