Pennsylvania Üniversitesi’nin “Wharton” (Maliye ve Ticaret) Fakültesi’nin yayınladığı aynı isimli dergisinin son sayısında yer alan bir makalede, Amerika’da bu yıl doğan bebeklerin üçte birinin 100 yaşına kadar yaşamasının beklendiğini okuyunca cidden şaşırdım. Bu oran, kız bebeklerde 1/2 imiş. Doğan bebeklerin yarısının kız, yarısının oğlan olduğu kabulüne göre, erkeklerde bu oran 1/4 oluyor. Makale, esas olarak uzayan emeklilik sürelerinde, yaşlı insanların geçimlerini nasıl temin edeceğine odaklanmış. Bunun için yaşlıların sahip oldukları gayrimenkulleri “ters ipotekle” nakit akımına dönüştürme ve emlak vergilerin “ölüm sonrasına” ertelenmesi gibi iki yaratıcı finansman modeli anlatılıyor.

İSTİHDAMSIZ BÜYÜME

Covid-19 salgını yavaş gelişmekte olan “uzaktan çalışma-uzaktan eğitim” süreçlerini çok hızlanırdı. Bundan daha önemlisi “bilişim” (iletişim ve bilgi işleme)  teknolojilerinin gelişmesi. Yapay zeka ile birleşince ortaya yepyeni bir “finansal teknoloji” endüstrisi çıktı. Bunun anlamı “Kendin pişir-kendin ye” gibi herkesin, her tür bankacılık ve sigorta işlemlerini ve hatta tasarruf değerlendirme yatırımlarını, başka insanlara ihtiyaç duymadan yapabilecek hale gelmesidir. Zaten imalat sanayisi ve sanayileşen tarım “daha az insan emeğiyle daha çok ve daha hatasız üretim” yapmanın yollarını açmıştı. Pandemi, bu alandaki gelişmeleri de hızlandırdı. Tüm değişimler bir arada ele alnırsa, önümüzdeki yıllarda “milli gelir artışı” ile “istihdam” (çalışılan toplam adam saat) arasındaki doğru orantılı ilgileşimin düşeceğini söylüyor.

YAŞLILAR ÇOĞALIYOR AMA İŞSİZLERİN ÇOĞU GENÇ

Uzunca bir süredir birçok düşünür (?) “Kadınlar az sayıda çocuk doğurmaya başlayınca nüfus artışı yavaşladı; üstelik beklenen ömür uzadı; ileride üretimi yapacak ve yaşlılara bakacak insan bulunamayacak” diye dertlendi durdu. Bizim böyle bir derdimiz yoktu. Çünkü kadınlarımız doğurgan ve aldığımız göç, nüfusumuza göre yüksekti. Bizim sorunumuz gençlere iş bulmaktı. Tuhaf olan, nüfusu artmayan ve emeklisi hem çoğalan hem de ihtiyarlayan Fransa veya İspanya gibi ülkelerde de “gençlerde işsilik oranının” genel işsizlik oranından yüksek olmasıydı. Demek ki, gözden kaçan bir şeyler vardı. Anlaşılan yaşlılık denen dönem ötelenmişti. İnsanlar geç yaşlanıyordu. Daha uzun yaşıyor ve daha uzun yıllar çalışıyordu. Kaldı ki; zengin ülkeler yavaş büyüyordu (Allah’tan). Üstelik ekonomide “üretim tarzı” değişiyordu. Sanayide büyüme istihdam yaratmıyordu. Pandemiyle birlikte şimdi de hizmetler sektörünün “istihdamsız” büyümesi ortaya çıktı. Bizim işsizlik sorunumuzun çözümü daha da zorlaştı. “Atamalar yapılsın, devlet herkese iş versin” önerisi çözüm değildir. Çözümü “işverensiz çalışma”da aramak gerek. Bu arada Türkiye’de doğurganlığın yavaşlaması iyi haberdir.

Son söz: Doğa, ferman dinlemez.