Sevgili okurlarım, eşim Tansel Çölaşan önceki akşam eve geldiğinde çok bitkindi...

Elleri titriyor, başı dönüyor, ayağa zor kalkıyordu.

Ağzının çevresi uyuşuyordu.

Tansiyonu da hep yüksektir.

Korktuk.

Ne yapmalı...

Hemen koşturduk Başkent Üniversitesi hastanesine...

Başta Prof. Dr. Mehmet Haberal ve Prof. Dr. Ali Haberal, bütün değerli doktorlar, gecenin o saatlerinde bizimle yakından ilgilendiler.

Tansiyonu gerçekten de acayip yükselmişti. İlk teşhis olarak bütün bu olumsuz belirtiler tansiyondan kaynaklanıyor olabilirmiş de, o yükselişin nedeni acaba neydi...

★★★

Tansiyonu ilaçlarla düşürdüler ama akşam saatlerinde başlayan tetkikler bitmedi...

Geceyi mutlaka hastanede geçirmesi gerektiğini bildirdiler.

İyileştik, çıkalım dedikçe buraya insanlar kendileri gelir ama bizim iznimiz olmadan çıkamaz dediler!

Bendeniz de refakatçi yatağına uzandım ama uyku tutmuyor ki!

Gelen giden doktorlar, hemşireler...

Sabaha karşı bir saat sızmışım!

Saat 7 dolaylarında başucumda Mehmet Haberal ve hemen ardından Rektör Ali Haberal’ın sesleriyle uyandım.

Uzman ekipleriyle vizite çıkmışlardı.

Bu satırları yazdığım sırada Tansel’in tetkikleri devam ediyordu.

Beyin MR’ı, kalbe eko testleri, kan almalar falan filan...

Bari bir şeyler yazıp mazeretimi okurlara bildireyim diye dün sabah gazeteye geldim ve bu kısa satırları yazıyorum.

Birazdan yine hastaneye döneceğim.

Elimde olmayan bu aksama nedeniyle sizlerden özür diliyorum sevgili okurlarım.