Sağlık Bakanlığı, geçen hafta illerin Covid değerlerine göre bir risk haritası yayınladı. Haritada düşük riskli iller mavi, orta riskliler sarı, yüksek riskliler turuncu ve çok yüksek olanlar ise kırmızı ile renklendirildi.

Haritaya göre Güneydoğu’daki 13 il düşük riskin rengi olan maviye boyandı.

Doğal olarak, herkes “Güneydoğu neden mavi?” sorusuna yanıt arıyor.

‘PANDEMİ ZATEN YAPACAĞINI YAPTI’

Diyarbakır’da görev yapan Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi üyesi Dr. Halis Yerlikaya, “Pandemi zaten bize yapacağını yaptı” diyor.

“Nasıl yani?” diye sordum.

Şöyle devam ediyor:

“Pandemi Güneydoğu’da yaz ayları boyunca ciddi düzeyde etki gösterdi. Her aileden bir kişi sevdiğini kaybetti. Ameliyathaneler yoğun bakıma çevrildi. Diyarbakır’da servislerde hasta seçmek zorunda kaldığımız oldu. Görünen o ki her iki kişiden biri hastalığa yakalanmış. Yani, sürü ve toplum bağışıklığı gerçekleşmiş denebilir.”

Yerlikaya’ya göre hastalığın yayılması ve insanların yakınlarını yitirmesi sonucu farkındalık oluştu.

Kısıtlamalar sayesinde toplumsal hareketlilik azaldı.

Yerlikaya, “Türkiye genelinde iki haftalık tam kapanma olsun istiyoruz. Mümkünse tedrici açılma talep ediyoruz. Kısmi kısıtlamaların
etkili olduğunu görüyoruz. Şehirler arası ulaşımın azalması da etkilemiştir.”


TEST KUŞKUSU

Bir diğer neden de, test sayısının düşük olması...

Yerlikaya, şunları söylüyor:

“Pozitif kişi ile temas etmiş bütün insanlar test olmalı. Taramazsanız bulamazsınız. Bölgede test oranında düşüş var” diyor.

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol da Güneydoğu’daki mavi tabloyu kitle bağışıklığına bağlıyor.

Şenol, “Bu bölge yazın yüksek düzeyli salgın geçirdi. Aile hekimlerinin tespitine göre insanlar ürküp sosyalleşmedi” diye konuşuyor.

Günde en az 400 bin test yapılması gerekirken
Şenol’a göre bu rakam, 110 bine kadar geriledi.

Şenol, şöyle devam ediyor:

“Haritada, illerde binde kaç test yapıldığını belirtmedikleri sürece bilemeyiz. Yüksek olasılıkla daha az test yapılıyordur. Temaslı takibi iki aydır aksadı. Siz sadece hastaneye gelenleri yaparsanız ancak yüzde 20’yi yakalarsınız. O zaman bunu beşle çarpacak-
sınız.”


KARA KIŞ ETKİSİ

Bilim Kurulu üyesi olan Ankara Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Alpay Azap ise kitle bağışıklığının yanı sıra kış koşullarından ötürü sosyal ilişkinin azalmış olabileceğini ifade ediyor.

Azap, “Burada kara kış var. İnsanlar evden çıkamıyor, ilçe ve köyler arasında insan hareketliliği olmamış olabilir” diyor.

ÜÇ NOKTA

Üç bilim insanı üç noktada uzlaşıyor:

-Bölgede kitle bağışıklığı oluşmuş olabilir.

-Kısıtlamalar, farkındalık ve kış koşullarından ötürü toplumsal hareketlilik azalmış olabilir.

-Test sayısı düşük olduğu için harita gerçeği yansıtmıyor olabilir.

Emir: Keymen harcamayı paylaşmalı


Geçen cuma Sinovac’ın Türkiye Distribütörü Keymen İlaç Anonim Şirketi’nin sahibi Cantürk Alagöz ile bir söyleşi gerçekleştirmiştim. Alagöz, Çin’den bedelsiz gönderilen bir milyon dozluk aşının Sağlık Bakanlığı’na fatura edildiğini açıklayan CHP Ankara Milletvekili Murat Emir’e dava açacağını söylemişti.

Emir, yanıt hakkını kullanmak istedi.

İddiasının doğrulandığını ifade eden Emir, şöyle diyor:

1- Sinovac, 1 milyon dozun teminat mektubu gerekliliğini karşılayabilmek amacıyla bedelsiz verildiğini söylemişti. Alagöz, 12 milyon doların, teminat vermiş olmakla birlikte masraflar için de kullanıldığını söylüyor. Bu çelişki giderilmeli.

2- 12 milyon dolar, masrafa harcandıysa Keymen’den beklenen, harcamayı kamuoyu ile paylaşılmasıdır. Bizim görevimiz, aşının maliyetini ve aracıların ne kadar kazandığını sormaktır.

BİLİM İNSANLARINDAN İTİRAZ VAR

Öte yandan, birden çok bilim insanı Alagöz’e itiraz etti.

Eleştiriler şöyle:

-Alagöz’ün iddiasının aksine ‘Science’ dergisinde Sinovac’ın geliştirdiği CoronaVac aşısına dair makale yayınlanmadı.

-Faz 1 ve Faz 2 çalışmasının makalesi 17 Kasım 2020’de The Lancet’te çıktı.

-Şirketler klinik çalışma için Sağlık Bakanlığı’na başvuramaz.

-Alagöz’ün “Ölüm oranları düştü. Aşının yüzde 50 etkisi var” sözü gerçeği yansıtmıyor. Aşı ikinci dozdan iki hafta sonra etkili oluyor. İkinci doz ancak 2 milyon insana yapılabildi.

-Haziran ve temmuza kadar toplumun tamamının aşılanacağı doğru değil. Çünkü 50 günde ancak 10 milyon doza ulaşılabildi.