Adana’daki Seyhan Baraj Gölü çevresi Türkiye’nin en güzel yerlerinden birisidir.

Seyhan mavi sularının arkasında, karşıda Torosların heybetli görüntüsünü izlemenin seyrine doyum olmaz.

Bahar ve yaz aylarında on binlerce Adanalının kendisini bu kıyılara atması boşuna değildir.

Ancak bu güzelim kıyılar maalesef halktan kopartılmış, işgale uğramış durumdadır.

Eski yıllardan bu yana kontrolsüzce yapılan, gölün karşısındaki bakir cephelerine bir hançer gibi saplanan yüksek binaların, çirkin site ya da müstakil evlerin yanı sıra son yıllarda bir başka çirkinlik de had safhaya çıktı.

Göl çevresi son zamanlarda kimilerinin içinde baraka türü yapıların da bulunduğu tel örgüler tarafından çevrilip kapatılmış.

Adana Valisi Süleyman Elban.


Buralar elbette birilerine ait.

Birileri buraların arsasını bir şekilde almış ve etrafını da çevirmiş.

Ancak buraların neden alındığı ve ne yapılacağı da çok önemli.

Buraların bir kısmı Milli Emlak Müdürlüğü’ne bir kısmı da şahıslara ait.

Ancak bu alanlarla ilgili ortak bir uyulması gereken kural var ki o da bütün bu alanların DSİ’nin kontrolünde olan göl taşkın sahası içinde bulunmaları.

Yani Seyhan Baraj Gölü Taşkın Sahası nedeniyle burada yapılaşmak belli izin, mesafe ve esaslara bağlı.

Tabi bu arada zaten kıyı Kenar Kanunu’nu unutmamak gerek.

Bu kanunla belirlenen Kıyı Kenar Çizgisi, buraya yaklaşma ve yapılaşma mesafesini ortaya koyuyor.

Ve bütün bunlar düşünüldüğünde buralara yapı yapılması neredeyse imkansız.

Ama buna rağmen bakıyorsunuz insanlar buralara tel örgülerle çevirmişler ve içlerine de baraka türü bir şeyler yapmışlar.

Eğer ruhsat alamayacaklarsa neden yapmışlar?

Bunu anlamak zor değil.

Mutlaka bu kişiler de öncelikle gözlerini Baraj gölü’nün karşısına Menekşe, Dörtler, Topalak köyleri civarına dikip, “Buralarda da bir zamanlar hiç bina yoktu. Yapılaşma izni yok deniyordu. Ama bakın şimdi apartmanlar çıkıldı, villa siteleri inşa edildi. Elektrik, su hatları geldi. Demek ki yarın bir gün Gölün şehir tarafındaki yakasına da aynı izinler verilir” diye düşünmüşlerdir.

Böyle düşünmeleri de haksız değil hani.

Çünkü canlı örneği karşılarında duruyor.

“O zaman biz de şuradan bir yer çevirelim nasıl olsa yarın bir gün bize de izin çıkar” demeleri haksız da değil hani!

Fakat, arada şöyle bir fark var, gölün karşı kıyılarındaki yapılar Kıyı Kenar Çizgisi kanununa genelde uyan yapılar.



Belli bir mesafeden sonra, taşkın sahası dışında konumlandırılmışlar.

Fakat bu benim sözünü ettiğim tel örgü ile çevrilen yerler arasında göle sıfır yerler de var.

Yarın buranın yapılaşmasının önüne kim geçecek?

Bu insanlar buraları nasıl çevirmişler?

Yasalar “deniz ve göl kıyıları halka açıktır, halkın istifade etmesi engellenemez “der, fakat bu insanlar şimdiden bu kıyılara erişmeyi olanaksız kılmış.

Buralar DSİ’nin kontrolünde ve bitişik araziler genelde Milli Emlak’a ait olduğundan belediyelerin burada pek bir yetkileri yok.

O halde Valiliğe burada görev düşüyor.

Adana Valiliği bu konuyu araştırmalıdır.

Göl kıyısına bu tür tel örgülerin çekilmesine izin vermemeli.

Adana’nın hiçbir yerinde baraka türü yapılaşmaya, gecekondu türü binalara izin verilmemeli.

Adana Valiliği’nden bir Adanalı olarak bu yerlerin denetim altına alınmasını ve güzelim sahillerimizin bu tel örgülerden, işgalden kurtulmasını talep ediyoruz.

Adanalının en büyük eğlencesi ve tutkusu olan Seyhan gölü ile arasında set çekmeye kimsenin hakkı yok.

Vatandaş da gidip orayı çeviren şahıslarla muhatap olamayacağına göre, burada Adana Valiliği’nin esaslı bir temizlik yapması gerek.

Evet, Sayın Adana Valisi.

Buyurun görev sizin!....