Durup dururken nereden çıktı bu yeni Anayasa meselesi diye sakın hayrete düşmeyin. Bütün sorun iktidara geldiklerinden beri gündemlerinde olan “Laiklik” ilkesi. Çünkü eğitim aldıkları kurumlarda beyinlerine  kazınmış! Çünkü Cumhuriyet’ten, demokrasiden ve laiklikten rahatsızlar! Özellikle Laiklik, onlara göre dinsizlikle eşdeğer. Yıllardır tüm siyasi söylemlerinde mutlaka bu konu var, hiç bitmedi, bu gidişle de bitmeyecek!...

2016 yılında Sayın İsmail Kahraman ne diyordu? Dindar Anayasa, diyordu. Yeni anayasada Laiklik olmasın, diyordu.

Yani Sayın AKP Genel Başkanı yeni Anayasa derken, bu bugünün düşüncesi değildi. Ama muhalefete bakarsanız, bu gündem değiştirme! Bunun gündem değiştirme ile ilgisi olmadığı gerçeğini bir türlü kabul edemiyorlar. Bu konu yıllardır iktidarın bagajında bekletiliyor ve zaman zaman da değişik kesimlerde bu konu dillendiriliyor.

Laiklik, dinsizliktir!..

Laiklik ve Anayasa konusunu gündeme taşıma sırası kimlere geldi dersiniz? Partinin arka bahçesi haline gelen din adamlarına !... Onların anlatımıyla, bu konunun dindar kesim üstünde daha etkili olacağını biliyorlar. O yüzden de yönetenlerden hiçbiri çıkıp da, siz din adamı mı, yoksa siyasetçi misiniz, işinize bakın demedi, diyemedi. Çünkü dedikleri anda diyenin ağzına biber sürülür, gereği yapılırdı.

İlginç olan ise 19 yıldan beri bir defa olsun, Diyanet’in herhangi bir cuma hutbesinde, yurttaşların ekonomik olarak ne denli zor günler geçirdiğini, işsizliği, açlık ve pahalılıktan dolayı intihar eden insanları ya da pandemiden dolayı aşılanamama konusunun dile getirildiğini duydunuz mu? Ve ya fakir fukaranın haklarını gasp eden rantçılardan söz ettiklerini duyanınız var mı? O oturdukları koltukları borçlu oldukları, Cumhuriyeti kuran kahramanları, milli bayramlarda bir kez olsun  dile getirip rahmet okuduklarını duydunuz mu? Duyamazsınız! Geçenlerde bir imamın hutbede Atatürk’ü andığı için anında görevden alındığını sanıyorum medyadan okudunuz!...

Günlerden 10 Şubat 2021  Ayasofya baş imamı Prof. Mehmet Boynukalın bakın Anayasa konusunda nasıl ahkam kesiyor; “Anayasa’da var olan vesayetin en büyüğü bazı kanunların değiştirilmesinin teklif dahi edilememesidir. Hakimiyet, kayıtsız şartsız milletinse, milletin anayasasını istediği zaman değiştirme hakkına sahip olması gerekir. Milletin böyle bir hakkı yoksa o zaman hakimiyet miletin değil”. Ve bunları demekle de kalmıyor, Yalova İslami İlimler Fakültesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Ebubekir Sifil’in Laik Demokratik Cumhuriyet’in yılmaz savunucuları olan Yılmaz Özdil ve Cüneyt Akman’ın cesetleri camilere alınmasın çağrısını da destekliyor! Kardeş, sen din adamı mısın yoksa Anayasa hukukçusu mu? Peki Diyanet bu kişiye niye sen kendi işine bak demiyor?

Değerli Okurlar; iktidarın küçük ortağı, açık bir ifadeyle bu Anayasa Mahkemesi ne  işe yarar, bu AYM’yi kapatıp Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne uygun bir AYM kuralım diye ekranlardan dile getirmedi mi?

İlginçtir devamlı eski Türkiye yok, yeni Türkiye var deyip dururken birden bire 1921 ve 1924 Anayasalarına sarıldılar. Çünkü o Anayasa’da  Laiklik yoktu ve devletin dini İslam’dı, onlar için de önemli olan tek şey buydu.

Yani, Askeri Anayasa’ya son verip, sivil bir Anayasa yapılmalı. Zira bu Anayasa askeri bir Anayasa idi. Peki, bu Anayasa’nın askeri yönü mü kaldı Allah aşkına? Muhteremler defalarca değiştirdi. Hele hele kendi iktidarlarında kaç kez değiştiğinin sayısını bile unuttuk.

Son dönemlerde ülkeyi yönetenlerde bir kavram kargaşası yaşanıyor.

Devlet ve Hükümet!..

Yönetenler; bu kavramları iyi anlayın ve öğrenin. Devlet bakidir, hükümet siyasi bir yapıdır. Halk sandığa gider ve yeni bir siyasi yapıyı yönetime getirince hükümet değişir. Devleti, Anayasa tanımlar.

Yani Anayasa gereği, ülkeyi yönetmek için Türk Milleti’nin oyları ile seçilen iktidar, yasaların belirlediği süreçte ülkeyi yönetir. Başarılı olursa devam eder, olamazsa gider, başka bir yönetim gelir.

İktidarın yönetimdeki başarısızlıkları ise asla devlete mal edilemez. İktidarın başarısı da, başarısızlığı da kendini bağlar. Siz hiç başarılı bir iş yapıp da bunu Devlet’e mal eden bir siyasi iktidar gördünüz mü? Göremezsiniz!.. Çıkarlar meydanlarda anlatır da anlatırlar…

Ülkemi Yönetenler; 19 yıldır ülkede yaşananlar halkın tüm kesimlerini çok yordu. Hele hele son yıllardaki pandemi ve ekonomideki zorluklar, işsizlik, yoksulluk, hukuksuzluklar, adam kayırmacılık dayanılmaz boyutlara ulaştı. Bu denli olumsuzluklardan dolayı sizlerde de ciddi bir metal yorgunluğu olduğu aşikar. Özellikle Sayın Cumhurbaşkanı’nın son dönemlerdeki aşırı gerginliği ve yorgunluk belirtileri de bundan dolayı olsa gerek.

Çözüm mü? Erken seçim!...

Allah korusun, zaman kaybı, bu yorgunlukları daha da arttırıp sağlık sorunlarına yol açmasın.

SON SÖZ: BU DEVİR, SIRADAN İNSANLARIN EN PARLAK ZAMANI; DUYGUSUZLUĞUN, BİLGİSİZLİĞİN, TEMBELLİĞİN, YETERSİZLİĞİN, HAZIRA KONMAK İSTEYEN BİR KUŞAĞIN DEVRİDİR. DOSTOYEVSKİ