Başaramadılar. Halktan destek bulamadılar. Sadece Türkiye’yi, “Derin ekonomik krize soktukları” için değil asıl, “Cumhuriyeti temel hedefinden saptırıp, tüketip, dönüştürmek istedikleri” için kaybettiler.

Cumhuriyet.

Cumhuriyeti.

Vermedi.

Bugün halkın Cumhuriyet’e nasıl bir büyük özlemle, coşkuyla, sevgiyle sahip çıktığını izleyeceğiz. Cumhuriyeti “Parti devleti modeline” dönüştürenleri de yapılacak ilk seçimde halkın nasıl sandığa gömeceğini yine hep birlikte göreceğiz.

★★★

98 yıl önce Kurtuluş Savaşı ile arkasından gelen devrimler, Anadolu tarihinin tanık olduğu çok büyük atılımlardı. “Otoriter ve dindar sultan, partili başkan, şeyh görünümlü lider, hoca efendi aramak” geride kalmıştı. 29 Ekim’in hedefinde; ulusun başına, “Eskiyi özleyen başkan oturtmak” arayışları yoktu. 29 Ekim’in hedefleri arasında; ordunun içine “cinlere, mucizelere, dogmalara inanmış şu veya bu cemaat bağlantılı subayları sokmak, sızdırmak,  sokulmasına ve sızdırılmasına göz yummak da” bulunmuyordu. Bugün çok açık, çok net olarak ortaya çıktı: “Darbe yapmaya kalkanlar” ordunun içine “tek adamcı başkan olma arzusu” taşıyanlar sayesinde sızdı, sokuldu. Bugün TÜGVA, Ensar, İlim Yayma, Birlik adları altında hortlatılan tarikatların devleti ele geçirmesine fırsat yaratan, yol açan ortam, “Otoriter ve dindar başkan olmak arzusu taşıyanlar” sayesinde oluştu. Halk, olanları gördü, yaşadı. Cumhuriyete ilk kuruluş amacıyla sahip çıktı.

Cumhuriyet!

Cumhuriyeti.

Veremdi.

★★★

98 yıl önceydi.

Cumhuriyet!

Eskimiş olanı attı.

Saltanatı kaldırdı.

Emperyalizme karşı verilen Kurtuluş Savaşı ile arkasından gelen devrimler sayesinde; gerici “Kulluk bilincinden” ileri adım olan “Fikri hür irfanı hür vatandaşlık bilincine” geçildi. 29 Ekim, hukukta, eğitimde, sağlıkta, sosyal hayatta, ekonomide dogmaları terk edip atan ve yerine “Eleştirel bakmayı ve ilmi koyan” değişimin anahtarıydı. Eğitim yenilendi; okullar, “Bilim ve özgür akıl üzerine” kuruldu. “Sadece Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşları değil bütün dünya yurttaşları çekememezlik, açgözlülük ve öç alma duygusundan uzaklaşacak biçimde eğitilmelidir” cümlesini Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal söyledi.

★★★

29 Ekimi sevenler.

29 Ekimi sevmeyenler.

Son 19 yıl bu ayrımla, kamplaştırma ile geçti, geçirildi, sürdü, sürdürüldü. 29 Ekim’i sevmeyenler; “Laiklik dinsizliktir” diye anlatılar, “camiler yasaklandı” diye yalanlar söyleyip, “Keşke Yunan galip gelseydi de laik Cumhuriyet hiç kurulmasaydı…” diyen feslileri yükseltip yüceltiler. 19 yılın sonunda  29 Ekim’e nefretle bakanlar taraftar bulamaz noktaya geldiler, hızla geliyorlar. 19 yılın sonunda sadece “yoksulluk-işsizlik- pahalılık yarattıkları” için değil “Cumhuriyet’e de 98 yıl önce kuruluş amaçlarından dolayı kinle baktıkları için…” halk desteğini kaybettiler.

Cumhuriyet.

Cumhuriyeti.

Vermedi.

★★★

Zihniyet devrimi oluyor.

Hak ve özgürlerin en üst düzeyde yaşandığı, iyi eğitimli, başarmış, çalışkan insanların Türkiye’yi terk edip yabancı ülkelere gitmediği, alın teri ve emeğin karşılığını bulduğu, gelir uçurumlarının kapandığı, hukukun üstünlüğünün yeniden hakim kılındığı, hakim ve savcıların iktidardaki tek adamın ağzına bakmadığı, torpil, iltimas, kayırma, hısım akraba seçme ve siyaseti zenginleşme araca yapma çürümüşlüğünün bitip son bulduğu, söz ve ifade özgürlüğünün çağın ölçülerine göre işlediği, üniversitelerin susturulmadığı, dinin istismar aracı yapılıp, mevki ve koltuk kapma aleti haline getirilmediği, Türkiye’nin “düşman azaltan- dost çoğaltan dış politika temelinde ve ’yurtta barış-dünyada barış’ ilkesi çizgisinde başı dik, anlı açık bölünmeden, parçalanmadan “Türk-Kürt ayrımına” düşmeden tam bağımsızlığını koruduğu, iktidar partisi başkanının, muhalefet partisi lideri için “bu kez yarım bırakmam tam linç ettiririm video görüntüleri yayınlamayacağı” bir yeni Türkiye doğuyor.

Cumhuriyet.

Cumhuriyeti.

Vermedi.

Bayramınız kutlu olsun.