Bugün iyimser beklentimi yazacağım. Cumhurbaşkanı bugün, bu gece, yarın, yarın gece, en fazla üç gün içinde bütün TV’lerden halka seslenecek ve “Bu büyük yangının çıkmasından ben sorumlu değilim ama böylesine uzun sürmesi ve yıkıcı sonuçlarından ben sorumluyum” diyecek.

Özeleştiri yapacak.

Hakikaten yanıldım.

Yanlışa düştüm.

Adı: “Bakan”

“Bakar” sandım.

Bakanları!

Ben “kör” yaptım.

Yanan ağaçtan.

Kavrulan hayvandan.

Sönen her ocaktan.

Ben sorumluyum.

Kendimi uçak allamesi!

Yangın allamesi!

Orman allamesi!

Sandım.

Olmadığım ortaya çıktı.

Milletim beni affet!

Diyecek.

★★★

Eli mahkum.

Dili mecburi.

Çünkü Orman Bakanı, yangının dördüncü gününde yanan orman manzarasını arka fona alıp yaptığı açıklamada; “Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla envanterimize yangın söndürme uçağı alacağız” dedi.

Bu ne demek?

Aslında ben Orman Bakanı olarak bağıra bağıra, uyara uyara, haber vere vere gelen orman yangınlarına karşı ilk bitirici sortileri atacak yangın söndürme uçakları alacaktım. Fakat Sayın Cumhurbaşkanı kendini uçak allamesi, orman allamesi, yangın allamesi kabul ettiği için “alma talimatı” verdi, ben de almadım. Şimdi orman yangınlarını görünce uçak al talimatını” verdi. Ben de şimdi “Cumhurbaşkanımın talimatıyla uçak alacağım, envanterimize koyacağım.

Bakan açıkça söylüyor.

Çok net anlatıyor.

Ben orman bakanıyım.

Ben ormana bakmam.

Ben ağaca bakmam.

İklimin ritmine bakmam.

Küresel ısınmaya bakmam.

Değişen şartlara bakmam.

Yangın riskine bakmam.

Ben talimata bakarım.

Cumhurbaşkanımız talimatı verir; “uçak alma kirala” der ben uçak almam, Rusya’dan kiralarım. Cumhurbaşkanı, “uçak al” talimatı verir, ben uçak alırım.

Cumhurbaşkanı.

Akıl veriyor.

Fikir veriyor.

Bakış veriyor.

Bakan, bakan oluyor.

Ben talimat bakanıyım.

★★★

Onlar “Bakan” değil.

Talimat köleleri.

Bütün yetkileri elinde toplayan olarak Cumhurbaşkanı’nın talimatına bakıyorlar. Orman yangınları gösterdi ki “talimatlar yetkilileri, yetersiz yapıtı, yapıyor” ve yapmaya devam edecek. Tek adam düzeni, Türkiye’yi Karadeniz Bölgesi’nde sel sularına atıp boğdu, Akdeniz ve Ege Bölgesi’nde orman yangınlarına sürükleyip kavurdu. Sonunda “Türkiye’nin cennet köşeleri Akdeniz ve Ege sahillerini yakıp kavuran yangının bugün dokuzuncu gününü doldurmasına rağmen hâlâ söndürülememiş olmasından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan sorumlu” oldu.

Cumhurbaşkanı!

1- Kendine 13 VIP uçak alacak parayı, saray çoğaltacak kaynağı, dikkati, beceriyi buldu. Ama bağıra bağıra gelen orman yangınına ilk ateş düştüğünde sorti yapacak uçağı alacak parayı bulamadı, beceriyi gösteremedi.

2- Orman yangını söndürsünler diye alınmış Türk Hava Kurumu uçak filosunu da bizzat Cumhurbaşkanı talimatına köle olmuş “kayyum” eliyle felç edildi, ettirildi.

İşte eser ortada:

Zurnayı en iyi ben çalarım. Davulu en iyi ben tokmaklarım. Sazın tellerine en iyi ben vururum. Trompeti en iyi ben üflerim. Piyanonun tuşlarına en iyi ben hükmederim. Tayyip Erdoğan’ın kurduğu Talimat kölesi tek adam düzeni” her şeyin en iyisini tek adam bilir körlüğü ve köleliği üzerine kuruldu. Sonunda orman yakan düzene geldi dayandı.

Bekliyorum.

Özeleştiri yapacak.

“Yanıldım” diyecek

Yanan ağaçların çıplak çığlıkları altında Orman Bakanı, “Cumhurbaşkanımızın talimatıyla uçak alacağız...” dedi. Yani “Cumhurbaşkanının talimatıyla uçak almadık” demek istedi.

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



Ne yapılmadı? Ne yapılmalıydı? Şimdi ne yapılmalı?


Ben bu köşeyi, bir süre orman yangınları ve ormanın korunması üzerine uzmanlık bilgisi olan profesör, doçent, akademisyen, uzman insanlarımızın görüşlerine ayırabilirim. Çözüm konuşmalıyız. Türkiye küllerinden yeniden doğmalı. Ne yapılmadı? Ne yapılmalıydı? Bundan sonra ne yapılabilir? Kısa öz yazılarınızı beklerim. İşte ilk yazı Mehmet Ali Akalın’dan: “Orman yangınları ile karadan Orman Bakanlığı havadan Hava Kuvvetleri doğrudan sorumlu olmalıdır. AB ülkelerinde Hava Kuvvetleri’ni orman yangınını söndürmeden sorumlu tutuyorlar. THK geçmişte Hava Kuvvetleri’nin arka bahçesi idi, maalesef kötü yönetim ile bugünlere gelindi. Orman yangınlarına karşı görevlendirilmek üzere tehdidin olduğu bölgelerde yangın üsleri kurulmalı ve devletin hava meydanları bünyesinde kullanılmalı. Yeterli sayıda ve tonajda amfibi uçak ve helikopter satın alınmalı. Deniz Kuvvetleri’nin 16 adet deniz karakol uçağı, TAI de modernize edilmeli. TSK’nın ve jandarmanın sahip olduğu tüm helikopterlere bambi basket su söndürme kiti” ikmal bakım merkezleri ile ana bakım fabrikasında imal edilerek takılmalı. Türkiye’nin artık kuraklıkla ve aşırı sıcaklar ile karşılaşacağı açıktır. Fırat Nehri’nden saniyede 1500 m3 su akarken Temmuz 2021 de saniyede 213 m3 su ancak akıyor. Suriye’de Haseke ve Tabka bölgesinde 1.5 milyon insan susuz kaldı, durum feci. Havzalar arası su aktarma dahil, “su yönetim planı” yapılmalı. Kurak iklime karşı Kıbrıs Adası’na Ceyhan ve Seyhan Nehri’nden de su aktarıp Ada’da daha fazla nem yaratması sağlanmalıdır (Bu fikir Korgeneral Karakuş’a ait kendisi bu konuyu iyi biliyor) MARMARİS VE MANAVGAT’ta yanan 40-50.000 HEKTAR arazi 10 yılda düzelir, 30-40 yılda eski halini alır. Bilimin ışığında bütün imkanlarımızı seferber ederek birlikte yürümeliyiz. Türkiye başarabilir.”